1 Haziran 2011 Çarşamba

HAYALI , EDEBLİ OLMAK

            Haya ve edeb 'güzel ahlak'ın cümlesini içine alan bir faktördür, denebilir. Efendimiz(sav) bir edeb sembolü ve haya abidesi idi şüphesiz. Haya, utanma duygusu olarak değerlendirilebilir. İslami prensiplere zıd davranış, iş, fiil, söz gibi hususlarda kendini gösterir. Hakk'tan ve halktan utanma duygusudur ki; takva ehli kullar, yaptıkları herhangi bir yanlış ve kusurda Hakk Teala'dan utanırlar. Çünkü; o yersiz davranışta bulunurken veya uygunsuz sözü söylerken, Alemlerin Rabbi'nin gördüğü, bildiği, duyduğu inanç ve şuurundadırlar. Onun içindir ki, haya ederek pişman olurlar.
            Hissedilen haya duygusu insanı tövbe ve istiğfara yöneltir. Hakiki haya, takvalı kulda böyle tezahür eder. Örneğin; ağzından kazara bir yalan, gıybet, yersiz ve manasız söz çıkması takvalı kulda utanma duygusuna sebep olur. Kul böyle durumlarda Rabbinden ve dolayısıyla kullardan utanıp, haya ediyorsa bu, insanı kemale götürür ve hatanın tekerrüründen alıkoyar. Gerçek anlamda hayalı kul, böyle zamanda utanan kuldur.
            Günah işlerken ve sonrasında utanma, sıkılma duygusundan yoksun kul, hayadan yoksun demektir. Bir insan rahatça gıybet ediyor, yalan söylüyor, sıkılmadan sahtekarlık ediyor, iffetsizce açılıp saçılıyor, türlü rezaletler yapıyor, ana-baba hukukuna riayet etmiyor, üstelik isyankar, kırıp incitiyor, benzeri haramları irtikap ederken utanmıyorsa; bu insanlar hem Hakk'tan, hem halktan utanmayan hayasız ve edepsizlerdir. 
            Haya İslam'ın bir şubesidir. Başta peygamberler, sonra onlara takva yönüyle en yakın olan ümmetleri evliyaullah, hepsi de haya ve edepte derinleşmiş, güzide şahsiyetlerdir. O zatlar bırak hata karşısında utanmayı, mübahları icra ederken dahi zaman zaman haya edip, terk etmişlerdir. 
            Efendimiz(sav) buyurmuştur; ''Haya imandandır ve hayalı olan kimse cennettedir. Hayasızlık ise kalb katılığındandır. Kalbi katı olan da cehennemdedir.''
            ''Haya ve iman bir aradadır. Biri gittiğinde diğeri de gider. Kaba söz, ayıptan başka birşey getirmez. Haya ve edep de girdiği yeri süsler.''
            ''Gerçek haya vücuttaki bütün uzuvları haramdan korumak, ölümü hatırdan çıkarmamaktır.'' O(sav) ancak böyle yapanın Allah(cc)'tan hakkıyla haya etmiş olabileceğini söylemiştir. Edep, akıllılık, usluluk, hal, tavır, davranış güzelliği, kibarlık, nezafet, nezaket; edeb-i şeriat, edeb-i hizmet, edeb-i Hakk diye üç ana mevzu olarakta tanımlanmıştır.


1. Edeb-i Şeriat; Dinin usulünü bilip, uygulamaktır.

2. Edeb-i Hizmet; İnsanlara hizmette önde, ücret ve takdirde arkada olmak; ayrıca esbaba(sebeplere) tevessülde kusur etmemenin yanında, bütün iyilik, güzellik ve muvaffakiyetleri Allah(cc)'tan bilmek, edeb-i Hakk'ta fani olmaktır. 
            Yine tasavvuf ıstılahında edeb-i şeriat, edeb-i tarikat, edeb-i marifet, edeb-i hakikat olarakta tarifi yapılır. Edeb-i şeriat; Allah Resulü(sav)'nün hususi, umumi, kavli, fiili, hali ve takriri bütün sünnetlerini hayata geçirip, yaşamaktır. Edeb-i tarikat; mürşide ve kurallarına karşı tam teslimiyet, muhabbet, O Resul'ün yolunda ölesiye hizmet ve sohbete devam, kalbinde itiraza asla yer vermemektir.

3. Edeb-i Marifet; (Edeb-i Hakikat) Yakınlık ve temkin dengesini, havf ve reca muvazenesini, lütuflara mazhariyet ve acz-u fakr mülahazasını muhafaza ederek,  tevazu üzere ve Rabb'in azameti karşısında daima iki büklüm olmaktır. 
            Aslında tasavvuf, edeb demektir. Edeb, bir kalb amelidir. Bu duygunun kuvveti insanın dışına yansır. Amel ve davranışlarında kendini gösterir. Hakikat erleri edebe son derece önem vermişler ve onu insan ruhuyla bütünleştirme istikametinde ,her türlü gayreti göstermişlerdir. Zira, nebiler katettikleri yolu edeple katettiler ve herbiri Allah(cc) dergahının seçkini haline geldiler. 

Mevlana(ks)'dan; ''Akıldan sordum, 'iman nedir' diye
                            Akıl, kalb kulağıma 'iman edebdir' dedi.
                            İnsanoğlu edebten yoksun ise, o insan değildir. 
                            Zira insanla hayvan arasındaki fark, edebtir. 
                            Aç gözlerini bak, Allah kelamı olan Kur'an, ayet ayet edebtir. 
                            Şeytanın başına ayağını koymak istersen, şeytanın canını çıkaran edebtir.''

Edebtir kişinin daim libası,
Edebsiz kişi üryana benzer,
Edeb ehli ilimden hali olmaz,
Edebsiz ilim okuyan alim olmaz,
Edeb iledir nizamı alem,
Edeb bir tac imiş, nur-i hüdadan,
Giy ol tacı, emin ol her beladan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder