27 Haziran 2011 Pazartesi

GÜLER YÜZLÜ OLMAK

            Güler yüzlü, sıcak seciyeli olmak insanlık icabı olduğu gibi, hassaten müslümanlığın da icabıdır. İnsanla hayvan arasındaki farklılıkların biri de,insanın güler yüzüdür. Bu müslümanın şiarıdır. Her mevzuda olduğu gibi bunda da en güzel örnek Resul-i Ekrem(sav)'dir.
            O(sav)'nun hayatındaki pekçok güzelliklerle beraber, daima tebessüm eden mübarek siması anlatılır. O(sav) acılı, tasalı, sıkıntılı demlerinde bile hep tebessümlüydü. Ümmetinden de O(sav)'na yakınlıkları nispetinde Hakk dostları da tebessümlü olup, asla asık suratlı değillerdir. İslam bu hususta da bir sınır getirmiştir ki, Efendimiz(sav) bunu kalen ve fiilen ortaya koymuştur, vasatı korumuştur. Efendimiz(sav) genelde tebessümlü olmasıyla birlikte, hiç kahkaha ile gülmemiş, daima vakarını korumuştur. Bir topluluğun kahkahayla güldüğünü gördüklerinde şöyle buyurmuşlardır; ''Bunlar benim bildiğimi bilselerdi çok ağlar, az gülerlerdi.''

''İnsanları güldürmek için yalan söyleyenlere yazıklar olsun.'' Hz.Muhammed(sav)
            
            Güler yüz, gönüldeki samimiyetin ve muhabbetin nişanıdır, denebilir. Güler yüzlü insan karşısındakilere huzur, samimiyet, memnuniyet, muhabbet, ilgi, saygı gibi pekçok güzellikleri bir arada verir ki, dostluğun bir remzidir adeta. Güler yüz sayesinde insanlar birbirleriyle daha kolay anlaşır, dostluk kurarlar. İrtibat, ilgi o nispette kolaylaşır ve güçlenir. İnsanoğlunun birbirinden beklentileri adına en çok arzu edilen, güler yüzdür. Darb-ı mesel halinde söylenen bir söz vardır, ''Biz onlardan aş-ekmek istemiyoruz, bir güler yüz, bir tatlı söz bekliyoruz'' denir ki, çok yerinde bir sözdür. Tanıdık, tanımadık herhangi biriyle karşılaşma esnasında ilk beklenen şey, güler yüzdür. Yerinde edilen bir tebessüm ecir kazandırdığı gibi, gönül kazanmaya, sevmeye, sevilmeye medar olabilir. 
            Abuk suratlılara, ' suratında meymenet yok(hayır yok), bundan gelecek hayır eksik olsun' denir. Efendimiz(sav) Hz.Aişe(ra)'a,  'Güler yüz ve tatlı söz sadakadır,' buyurmuşlardır. İnsan maddi sebeplerle sadaka veremeyebilir, fakat herkes güler yüz ve tatlı sözle sadaka vermiş olma sevabına nail olabilir. Bizi güler yüzle karşılayan kimselerin bizde bıraktığı etki daima olumlu görüştür. Velhasıl akraba, dost, büyük, küçük, bildik, bilmedik, fakir, zengin, alim, cahil herkes güler yüz ister. İnsanlık bunu iktiza eder. Çeşitli sebepler bu hususu tefrit veya ifrata götürebilir. 
            Kibirli, gururlu kimseler kendilerinden aşağı gördükleri kimselere tebessüm etmez ve kendilerince gayet ciddi bir tavırla tepeden bakarlar. Bazıları riyakardır. Bunlar da gösteriş için batından gelerek değil de, zahiren güler yüzlü gözükürler. Bazıları çıkarı, menfaati için güler ve güldürürler. Bazıları günah işlerken güler. Her bir  günah gülerek işlenir. Bu zavallılar da ilerde ağlamayı ve azabı, gülerek satın almış olur. Zamanımızda gülerek günah kazandıran şeylerin başında; tefrit ve ifrattan korunamama, nerede gülmek, nerede ağlamak gerektiğini hesap edememe ve bunun vebalinden habersiz olma gelmektedir. Bir tarafta sadaka olacak tebessüm kısıtlanırken, öbür tarafta nelere güldüğünün hesabını yapabilmek, her mü'minin görevidir. Ne acıdır ki, insanlar  gafletten, cehaletten , ciddiyetsizlikten veya duyarsızlıktan dolayı, malıyla canıyla gülerek pekçok günah işler, adeta cehennemin gayyalarına gülerek koşarlar. İnsanların, evlatlarının sünnet, nişan, düğün gibi özel günlerinde, İslami prensiplerin dışına çıkarak menfi davranışlar sergilemeleri buna örnektir.
            ''Kim ki hayra öncülük ederse(sebep olursa), o hayrı işleyenlerin ecrinin bir misli de ona verilir ve onların sevabından hiç eksilmez. Kim de şerre(günaha) delalet ederse(sebep olursa),  sebep olduğu kişilerin günahlarının bir kısmı da delalet edene yazılır ve o günahkarların günahından hiç eksilme olmaz,'' buyurur. İnsanlar tarafından beğenilme arzusuyla yapılan riyakarlıklar, ucbla kendini beğenip başkalarını küçümseme, alayvari gülmeler, hayasızlık içeren kılık kıyafetlerle caka satıp gülmeler, insanların gıybetini yapıp, eksik ve kusurlarına gülmeler, sahtekarlık yaparak kul hakkına girmekle, Allah(cc)'ın lütfettiği nimetleri haram yollarda ve israfta çarçur ederken gülmeler, nereden geldi, nereye gidecek, sorumlulukları nelerdir hesaba katmadan nefs-i emmare hesabına bir yaşantı içerisindeki gülmeler, adım adım nefes nefes ölüme yaklaşırken gafletin kalın perdesi altında zavallıca gülmeler, vs insanın gülerek kendisine yaptığı zulmüdür.  Ne acıdır ki ağlanacak hallere gülme, gülünecek hallere ağlamaktayız. 
            Efendimiz(sav)'i bir gün ağlarken görüyorlar ve ağlama sebebini soruyorlar. Buyuruyor ki, ''Ümmetim için korktuğum birşey var ki, şirk-i sağir, ümmetim puta, aya, güneşe vs tapmazlar, fakat amellerine riya karıştırırlar, bu da korktuğum şeylerin en korkuncudur. Allah içinde hardal tohumu kadar riya olan ameli kabul etmez.'' Efendimiz(sav)'in ümmeti adına ağlamasına karşılık, kanun-u ilahiyi hiçe sayarak saygısızca işlenen cürümler ve bununla gülme ve keyiflenmenin cevabını vicdanlara soralım.

2 yorum:

  1. İçimden çoğu zaman gülmek gelmez ama,bu konuyu hatırlayınca,gülümsemenin çok da güzel bi iş olduğunu farkediyorum.bugün berat kandili,dua edeceğim,siz de dua edin;Rabbimizin hoşnut olduğu kullardan olalım.

    YanıtlaSil
  2. Amin,Allah'ın razı olduğu kullarından olabilmek duasıyla, Allah razı olsun.

    YanıtlaSil