17 Haziran 2011 Cuma

KIRMAYAN, KIRILMAYAN, KOLAY KOLAY DARILMAYAN OLMAK

            İslamın değer verdiği konulardan biri de kırıcı olmamanın yanında, kırılan da olmamaktır. İnsan yerli yersiz hadiselerden dolayı çevresindekileri kırmamalı, en azından bunu asgariye indirmeye çalışmalıdır. Kırmak ve kırılmak, haksızlığa ve zulme maruz kalındığında gazab, öfke kanalıyla ortaya çıkar.                        
            ''İyilik ve kötülük bir değildir. Ey inanan kişi! Sen fenalığı en güzel şekilde sav. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kişinin, yakın bir dost gibi olduğunu görürsün. Bu haslete ancak, sabredenler kavuşturulur. Buna ancak hayırdan büyük pay sahibi olan kavuşturulur.'' Fussilet Suresi(34-35)
            ''Kötülüğü en iyi ile sav. Onların yakıştırmalarını Biz daha iyi biliriz. De ki, Rabbim şeytanların kışkırtmalarından da Sana sığınırım.''Müminun Suresi(96-97)
            Bir başka ayet-i kerimede ise; başkaları tarafından saldırıya uğrayan, eziyet gören, çeşitli yollarla rencide edilen kimselere sabredip, öç almaya kalkışmaması, hatta bu insanlara iyilikte bulunması tavsiye ediliyor. ''İşte onlara sabırlarından dolayı ecirleri iki defa verilir. Onlar kötülüğü iyilikle savarlar. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da sarf ederler. Onlar boş(yersiz) söz işittiklerinde de onlardan yüz çevirirler. Bizim işlediğimiz bize, sizin işlediğiniz de sizedir. Size selam olsun. (Biz) cahillerle ilgilenmeyiz derler.'' Kasas Suresi (54-55) Görüldüğü gibi Cenab-ı Hakk bu ayette de kötülüklerin affedilmesini, kötülük yapanlara iyilikle karşılık verilmesini emrediyor. Hatta bizden, kötü davrananlara hayır duada bulunmamızı istiyor. 
            Efendimiz(sav) buyuruyor; ''Akrabalığın hakkını yerine getirmek, onların iyiliklerine iyilikle karşılık vermek  değildir. Asıl akrabalık hakkının edası, onların kötülüklerine, fena davranışlarına karşı iyilikle ve iyi davranışlarla karşılık vermektir.'' Bu konuda tasavvufi bir görüş olarak şöyle bir açıklama getirilir; '' Bir din kardeşin sana karşı kusur işlese, sana düşen o ki, o kardeşin namına yetmiş özür kapısı açasın. Yani nefsine yetmiş özür beyan edesin. Bu yanlışı şu şu sebepten yapmıştır, aslında o iyi bir insandır, diyesin. Nefsin hala kabul etmiyorsa nefsine dönüp diyesin ki, asıl suçlu sensin. Kardeşim yetmiş özür beyan ettiği halde hala kabul etmiyorsun.'' Bu görüşteki bir insan elbette kolay kolay kırılmaz. 
             Efendimiz(sav) bu hususta da en güzel örnektir. Yapılan onca zulüm karşısında kırmadığı gibi, kolay kolay kırılmıyor, sineye çekiyor, onların cahilliğine veriyor ve Rabbine dualar ederek ''Kavmim bilmiyor, onlara mühlet tanı, azab etme'' diyor ve onların hidayeti için hep yalvarıyor, yakarıyordu. Çok hassaslık, İslami prensiplere riayette ve takvada güzeldir. ''Bir hata yapmayayım, edebe aykırı davranışta bulunmayayım, Rabbime karşı, koyduğu kurallara karşı saygısız davranmayayım'' diye düşünüp hassasiyet göstermek, '' kimseyi kırmayayım, incitmeyeyim'' düşüncesine sahip olmak, iyi bir şeydir.
            Bu tür bir ruh haletine nailiyat takdire şayandır, fakat insanın nefsi namına olur olmaz herşeyden kırılması ve incinmesi doğru değildir. Böyle insanlar pek arkadaş, dost edinemezler. Aile fertleri arasında muhabbet sağlayamazlar. Sürekli gamlı, kederli olmalarına da sebep olur. Bir diğer yandan ise su-i zanlara sebebiyet verir. Dolayısı ile kul hakları ve pekçok maddi manevi felaketlerin kaynağı haline gelir. 
            Birgün sahabeden biri Efendimiz(sav)'e gelerek; ''Ya Resulallah! Bana bir nasihat lütfunda bulun'', deyince, O(sav) cevaben ''Kırılma, incinme'', diyor. Sahabenin soruyu her tekrar edişinde verdiği cevapta aynı oluyor. Bu tavsiyeden anlaşılan o ki, o şahıs çabuk kırılan, hassas, alıngan bir mizaca sahip idi.
             Yine bir zat nasihat için Efendimiz(sav)'e başvurunca, ''Kırma, öfkelenme, gazaplanma'' tavsiyesinde bulunuyor. Görüldüğü üzere kırmak doğru olmadığı gibi, kırılmakta doğru değildir. Mümkün olduğu kadar vasatı korumaya özen gösterilmelidir. 

2 yorum:

  1. Gerçekten çok güzel bir konuya temas etmişsiniz Allah razı olsun. Günümüzün en büyük sorunlarından biri. İnşaallah kırmayan, kırılmayan ve kolay kolay darılmayan bir gönül dünyasına sahip oluruz...

    YanıtlaSil