29 Haziran 2011 Çarşamba

HUKUK-U RESULULLAH'A RİAYET

            Resulullah(sav)'ın hakkına riayet, her mü'minin başlıca vazifelerindendir. O Yüce Resulullah(sav)'ın ümmeti üzerindeki hakkı, asla ödenemez. O Resulullah(sav) , bir ömür boyu ümmetinin saadeti, selameti, iki alemde huzur ve mutluluğu için çırpınmış, en ağır çile ve zorlukları göğüslemiştir. O(sav) ümmetine en büyük mirası bırakmıştır ki; örnek hayatı, sünneti, hadis-i şerifleri ve Kur'an-ı Azimüşşan'dır.


''Size iki miras bırakıyorum. Birisi Kur'an, diğeri sünnetimdir.'' Hz.Muhammed(sav) Bu kutsal emanetlere riayet edilip, hakkı gözetilirse inşallah Resulullah(sav)'ın hakkına riayet edilmiş olur. O Yüce Resul(sav)'ün hakkını ödemek imkansızdır. O(sav)'nu memnun etmekle, sünnetine ittiba ve salat-u selamlarla yad edip, vefalı olmakla umulur ki, Efendimiz(sav)'e saygılı ümmetlerden olabiliriz. O(sav); şefkat, merhamet, rahmet peygamberi daima ümmetinin selametini talep edip, ümmetinin affı, mağfireti için dua ve niyazlarla hidayetini dilemiştir. Bizler O(sav)'na ne denli saygılıyız, vefalıyız, hakkını nasıl ödeyeceğiz, bunun ne kadar idrakindeyiz? 

''Bir ara Resulullah(sav)'ta hüzün belirtileri sezen ashabı sebebini sorunca cevaben; 'Hud suresindeki bir ayet, Nebe suresi ve benzerleri adeta belimi kırdı,' buyurmuşlardır ki, bu ayet 'Emrolunduğun gibi dosdoğru, istikamet üzere ol' ayetiydi. O(sav) istikamet üzereydi. Allah(cc), Nebisinin şahsında ümmetine ikaz gönderiyordu. Nebe suresi, cehennemin keyfiyetini anlatıyordu ki, o hassas ve duyarlı insan 'ümmetim ya o cehenneme girerse' diye üzülüp, ağlıyor ve bitap düşüyordu. 

''Yine bir gün seccadeye kapanmış, ağlıyordu. Sebebini soranlara; ''Ümmetimin derdi'' buyuruyordu. Onların günahlar karşısında duyarsızlıkları, ciddi vazifeler karşısında ciddiyetsiz tutumları O(sav)'nu zaman zaman ağlatmış, hüzne, kedere boğmuştur. 
            Ne hakkımız var o Yüce Dost'u incitmeye! Bunca hakkın altından nasıl kalkacağımızı kendimize sormalı ve muhasebe yapmalıyız. Dünya ve ukba mutluluğumuzu Resul-i Kibriya Muhammed Mustafa Efendimiz(sav)'e borçluyuz. Rabbimizi O(sav)'nunla tanıdık, kitabımız Kur'an'a onunla vasıl olduk, yine İslam'ı tanıma ve yaşamayı da O(sav)'na borçluyuz. O(sav)'nun sünnet-i seniyyeleri ile güzeli, doğruyu, hakla, hukuku, affetmeyi, bütün güzellikleri öğrendik, bildik ve bu güzelliklere nail olduk. 
            O(sav), en güzel örnek! Zulmetten nura onun sayesinde çıkıldı. Hak, batıl, yanlış, doğru, izzet, zillet, kahır, lütuf O Yüce Nebi(sav) sayesinde öğrenildi. O(sav)'nun hakkının hiçbirşeyle kıyaslanması mümkün değildir. Allah(cc) hakkından sonra, Efendimiz(sav)'in hakkı gelir. O Yüce Resul'ün ümmetinden hak talep edeceğini zannetmiyorum. O(sav)'nun ümmetinin selameti, Allah(cc)'a itaat, sünnete riayettir. Emr-i ilahiyeye riayet,sünnet-i seniyyeye ictinab Resulullah(sav)'ın hakkına riayettir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder