30 Haziran 2011 Perşembe

GÜZELLER ŞAHINA ŞEBNEM OLMAK

            GÜL, HZ.PEYGAMBER(SAV)'İN SEMBOLÜDÜR. GÜLLERİN ŞAHI EFENDİMİZ(SAV)'DİR.  DAVRANIŞLARIMIZLA O GÜLÜN ŞEBNEMİ OLABİLSEK!

HUKUK-U İSLAMA RİAYET

            Kur'an-ı Azimüşşan'da Allah(cc) şöyle buyuruyor; ''Ey insanlar! İşte yürüyeceğiniz sırat-ı müstakim.''

29 Haziran 2011 Çarşamba

HUKUK-U HOCAYA RİAYET

            Hoca, üstad, mürşid ve alimler! Aralarında bazı farklılıklar olsa da, hemen hemen hepsi aynı manaya gelir.

HUKUK-U RESULULLAH'A RİAYET

            Resulullah(sav)'ın hakkına riayet, her mü'minin başlıca vazifelerindendir. O Yüce Resulullah(sav)'ın ümmeti üzerindeki hakkı, asla ödenemez. O Resulullah(sav) , bir ömür boyu ümmetinin saadeti, selameti, iki alemde huzur ve mutluluğu için çırpınmış, en ağır çile ve zorlukları göğüslemiştir. O(sav) ümmetine en büyük mirası bırakmıştır ki; örnek hayatı, sünneti, hadis-i şerifleri ve Kur'an-ı Azimüşşan'dır.

28 Haziran 2011 Salı

HUKUK-U KUR'AN'A RİAYET

             İnsan bilmelidir ki, herşeyin insan üzerinde hakkı olduğu gibi, Yüce Kur'an-ı Azimüşşan'ın da insan üzerinde hakkı vardır. O Kur'an ki, Yüce Allah(cc)'ın kelamıdır. O Kur'an vasıtası ile, Yüce Allah(cc) kullarıyla kelam etmektedir.

SELAM VERMEK

            Selam; Allah-ü Zülcelal'in isimlerinden bir ism-i şerifidir. Afetlerden, belalardan, ayıplardan salim ve beri olma manalarına gelir.

27 Haziran 2011 Pazartesi

VEFALI OLMAK

            Vefa; iyilik bilmek, kendisine yapılan iyilik karşısında büyük küçük ayrımı yapmadan iyilik yapmakta ciddi, azimli olmak, gördüğü iyilik ne olursa olsun(cüz-i de olsa) unutmamak, hiçbir şeyle karşılık veremese de o kişiyi hayırla yadetmek, gıyabında da olsa dualarıyla ona olan vefasını izhar etmek demektir.

GÜLER YÜZLÜ OLMAK

            Güler yüzlü, sıcak seciyeli olmak insanlık icabı olduğu gibi, hassaten müslümanlığın da icabıdır. İnsanla hayvan arasındaki farklılıkların biri de,insanın güler yüzüdür. Bu müslümanın şiarıdır. Her mevzuda olduğu gibi bunda da en güzel örnek Resul-i Ekrem(sav)'dir.

24 Haziran 2011 Cuma

İHLASLI OLUP, YAPTIĞI İYİLİĞE KARŞILIK BEKLEMEMEK

            İhlas, manada çok ehemmiyet arz eden bir husustur. Bedende ruh misali ,amelin ruhta yansımasıdır. İhlassız bir amel, ruhsuz ceset gibidir. Amelin zahiri, hatasız ve güzel de olsa, o amelde ihlas yoksa hiçbir kıymeti yoktur. İhlas; Cenab-ı Hakk'a yaklaşabilme, rızasına nail olabilme gayesiyle her türlü dünya menfaatlerinden yüz çevirmek, kalbi koruyabilmektir.

KÖTÜLÜĞE İYİLİKLE KARŞILIK VERMEK

            ''İyilik ve fenalık bir değildir. Ey inanan kişi! Sen fenalığı en güzel şekilde sav. O zaman, seninle arasında düşmanlık bulunan kişinin yakın bir dost gibi olduğunu görürsün.'' Fussilet Suresi(34)

GANİ GÖNÜLLÜ OLMAK

(Gani Gönüllü Olmak, Kısmetine Razı Olup, Hasetçi, Dünyaya Karşı Hırslı Olmamak)
             Genelde her konu maddi-manevi, zahir-batın diye tarif edilir. Gönül zenginliği(gani gönüllülük), bir peygamber vasfıdır. Cümle resuller gani gönüllüdürler. Peygamberlerine yakınlıkları nispetinde de ümmetleri bu güzel ahlakla ahlaklanmışlardır. Onlar ne varlığa sevinmiş, ne yokluğa üzülmüşler, varlık onları şımartmadığı gibi, azlık ve sıkıntı da şikayete götürmemiştir. Çünkü gönülleri zengin, kanaatkar, tevekkül ehli zatlardır.     

23 Haziran 2011 Perşembe

GIYBET EHLİ OLMAMAK

            Gıybet, İslam dininde yasaklanmış, kötü bir vasıftır. Bu kötü ahlak ayet-i kerimeyle haram kılınmıştır. Gıybetin her nev'i kerih görülmüş ve Kur'an'da açıkça bildirilmiştir. 

RIZA EHLİ OLMAK

            Efendimiz Hz.Muhammed(sav) buyurmuştur; ''Kanaat bitmez, tükenmez bir hazinedir.'' Rıza ehli olan kul, Rabbinin takdirinden, taksiminden razı olur, kanaat eder. Kimsenin malında, mülkünde gözü olmaz.

22 Haziran 2011 Çarşamba

SABIRLI OLMAK

            Sabır; imandan bir şubedir ki, büyükler imanı, yarısı sabır, yarısı şükür diye tarif etmişlerdir. Hz.Ali(ra) buyurmuştur; 'Sabır vücutta baş mesabesindedir. Nasılki, baş olmazsa vücut olmaz veya hayatiyeti olmaz, insanda da sabır olmazsa iman olmaz veya olsa da devam etmez.''

ŞÜKREDEN OLMAK

            Şükür; Cenab-ı Hakk'ın nimetlerini O'ndan bilmek, her ihsanı O'na izafe ederek hatırlamaktır. Bu nimetlerin ziyadeleşmesine vesile olur.

SAYGILI OLMAK

            Başta Alemlerin Rabbi'ne saygılı olmaktır ki; bu da imanla başlayıp, itaat, teslimiyet, emirlerine riayet, yasaklardan ictinabla tezahür eder. İslam prensiplerini kendine düstur edinen öyle mü'minler vardır ki, her emr-i ilahiyeye son derece saygılı ve edeplidirler. İşlenen amel ne kadar değerli olursa olsun, o ameli işleyen şahıs saygıdan, edepten uzaksa amel makbul sayılmaz. 

21 Haziran 2011 Salı

İKTİSATLI OLUP, İSRAF ETMEMEK

            İktisat ve israf birbirine zıt kavramlardır. İslam her hususta iktisatlı olmayı ve israftan kaçınmayı beyan eder.

MADDİ-MANEVİ TEMİZ OLMAK

            Maddi-manevi temizliğe önem vermek ve temiz olmak İslam'ın şartlarındandır. Efendimiz(sav) buyurur; ''Temizlik imanın yarısıdır''. Temizlik; maddi ve manevi olmak üzere mütalaa edilir. 

17 Haziran 2011 Cuma

KIRMAYAN, KIRILMAYAN, KOLAY KOLAY DARILMAYAN OLMAK

            İslamın değer verdiği konulardan biri de kırıcı olmamanın yanında, kırılan da olmamaktır. İnsan yerli yersiz hadiselerden dolayı çevresindekileri kırmamalı, en azından bunu asgariye indirmeye çalışmalıdır. Kırmak ve kırılmak, haksızlığa ve zulme maruz kalındığında gazab, öfke kanalıyla ortaya çıkar.                        

16 Haziran 2011 Perşembe

HİKMET EHLİ OLMAK

            Allah-ü Azimüşşan'ın 'el-Hakim' esması; her işinde, icraatında, hükmünde, yarattığında pekçok hikmet, sebep, gaye olan, abes birşey yaratmayan anlamlarına gelir. Allah(cc) 'Hikmet' sıfatını kulları üzerinde görmek ister. Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'inde ''Hikmet ve güzel öğüt ile Allah yoluna davet et'' Nahl Suresi(125) buyurmaktadır.

15 Haziran 2011 Çarşamba

DÜZENLİ, TERTİPLİ OLMAK

           Düzen, tertip, disiplin İslam'ın getirdiği prensiplerdendir. İbadet-i taat, dünyaya ait işler, söz ve davranışlarda düzenli ve disiplinli olmak mü'minin şiarıdır. Rabbimizin biz kullarına, günün belli  bölümlerinde  beş vakit namazı emretmesi, ibadet hayatımıza bir düzen getirmektedir.

ZEHİR Mİ, BAL MI?

            Hakikatler, hikmetler, güzellikler ve sohbetler sır dolu bir suya benzer. Öyle ki, o sudan arılar içer bal yapar, yılanlar içer zehir kusar. Salihlerle beraber olmak, sohbetlerden faydalanmak hususunda bal arısı gibi olmak mümkündür. Bunun için kendimizi doğru tanımak ve her halükarda nefsimizi ölmeden evvel muhasebe etmek durumundayız. Acaba Cenab-ı Mevla(cc)'yı dilden öte, kalb ile anabiliyor muyuz? Özümüz nereye bakıyor, gözümüz nereye? Halimiz Allah(cc)'ı mı hatırlatıyor, nefsaniyeti mi? Görüp müşahede ettiklerimiz kalbimize tesir edip, bizi tefekküre, ibrete ve hikmete mi, yoksa; fasıklığa, nifaka ve hasede mi götürüyor? Kulağımız hangi sesten haz alıyor, gözümüzün, kulağımızın ve diğer bütün azalarımızın şükrüne riayet hususunda ne nispette duyarlıyız? Dilimiz neler söylüyor? Zikir, şükür, salavat ve güzel sözlerle mi meşgul, yoksa; gıybet, yalan, kırıcı, zehirleyici sözlerle mi? Ağzımızdan ruhlara huzur veren, dertli ve yorgun gönülleri dinlendiren cümleler mi çıkıyor,  insanları zehirleyen bir yılan dili mi? Bal arısı gibi insanlara petek petek bal mı sunuyorsun, yok eşek arısı gibi fırsat buldukça iğne mi batırıyorsun? 
            Benlik, gizli şeker gibidir.Gözden kaçan özellikleri dolayısıyla benlik, pençesinden çok zor kaçılabilen bir hastalıktır. İnsan ne kadar olgunlaşırsa olgunlaşsın o, kalbin bir köşesinde saklı kalır. Sinsi bir tilki gibi fırsat kollar. Bir bakıma benlik, gizli şeker gibidir. İnsanı yatağa düşürmeden kendisini fark ettirmez. İnsan farkında olmayınca da tedbirsiz yaşar ve kolayca avlanır. Bu hastalığın reçetesi ise ancak, bir gönül tabibinin tahlilleri neticesinde anlaşılır. Tedavi de yine gönül tabibinin feyizli, manevi sofrasında kolaylaşır. Bunun için, insanın kemalat yolunda gayret etmesi gerekir. Bu da seher vakitlerini değerlendirmek, ölümü düşünmek, gönül sohbetlerinden istifade etmekle olacaktır. Sohbetlerden, nasihatlerden kendisine bir nasihat alacak, bu hususta ciddi olacak, nefsini sorguya çekecek, kendisini daima yenileyecektir. Bütün bunlar ise onu, Yüce Rabbine ve Peygamberine(sav) bir adım daha yaklaştıracaktır.

10 Haziran 2011 Cuma

MADDİ-MANEVİ YÖNDEN ÇALIŞKAN OLMAK

            Maddi ve manevi yönden çalışkanlık mü'minin şiarı olmalıdır. Kur'an-ı Azimüşşan'da Allah(cc) buyurur; ''Bilinsin ki, insan için kendi çalışmasından başka birşey yoktur. Ve çalışması da ileride görülecektir. Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir.''Necm Suresi(39-40-41) 
            Bu ayetlerden açıkça anlaşılıyor ki, insan çalışmak zorundadır. Dünyası için de çalışacak, ukbası için de çalışacak ki, karşılığını alabilsin. Kainatta hemen hemen her canlı bir çalışma temposu içindedir.

DOĞRU SÖZLÜ OLMAK

            Söz doğruluğu İslam'ın düsturudur, farzdır. Sözü yerine getirmek, ahde vefa göstermek de bu hususa dahildir. Dil ile söylenen herşey doğru olmalıdır. ''Allah, doğruları doğrulukları sebebiyle mükafatlandıracaktır.  Münafıklara dilerse azab edecektir. Yahutta tevbe edenlerin tevbelerini kabul edecektir.''Ahzab Suresi(24) Bu ayet-i kerimede 'sadık'ın(doğru sözlü) zıddı olarak, münafık kelimesi kullanılmıştır. Buradan anlaşılmaktadır  ki; sıdk, imanın sermayesi, yalan da nifakın(münafık) sermayesidir. Sahabeden bazıları Efendimiz(sav)'e sormuşlardır; 

SADAKATLİ OLMAK

            Sadakat; sıdk, doğruluk anlamlarına geldiği gibi, verdiği sözde durmak, ahdini bozmamak anlamlarına da gelir. Bilindiği üzere, ruhlar aleminde Yüce Allah(cc) ruhları biraraya toplayıp, onlara şöyle bir sual sorar; ''Ben sizin Rabbiniz değil miyim?'' Ruhlar da; ''Evet, Sen bizim Rabbimizsin!'' diye yanıtlar. Rabbimiz; ''Siz kime kulluk eder, yardımı kimden dilersiniz?'' diye sual buyurunca ruhlar; ''Yalnız Senden yardım diler, yalnız Sana kulluk ederiz'' derler. Hatta Mevla'dan sorarlar; ''Bunun karşılığı ne?'', Allah(cc) buyurur; ''Cennet''.

7 Haziran 2011 Salı

EMNİYET EDİLİR, GÜVENİLİR OLMAK


            Sıdk ve 'emniyet edilir olmak' aşağı yukarı aynı anlamlara gelir. Doğruluk demektir.Doğruluk, peygamberlerin müşterek sıfatıdır. Peygamberlik, doğruluk yörüngesi üzerinde hareket eder. Peygamberlerin ağzından çıkan her söz doğrudur ve tasdiklidir. Çünkü onlar hilaf-i vaki hiçbir beyanda bulunmazlar. Kur'an-ı Kerim bazı peygamberlerin büyüklüğünü anlatırken, bize onların bu vasıflarından sözeder.

2 Haziran 2011 Perşembe

MALAYANİDEN YÜZ ÇEVİRİP, VAKUR OLMAK

            Vakar, diğer güzel sıfatlar gibi başta peygamberler olmak,üzere bütün Hakk dostlarının vasfıdır. Vakarın zıddı; masiva, dağınıklık, kararsızlık gibi süfliyatlardır. Mü'minin vakur olması gerekir. Dürüstlük, sabır, şükür, hilm, şefkat, merhamet, kararlılık, sükut, hikmet gibi pekçok güzel vasıflara haiz olan kullar vakurlu olup, asla laubali değildirler. Malayaniden yüz çevirmeyen kişi, vakur olamaz.

1 Haziran 2011 Çarşamba

HAYALI , EDEBLİ OLMAK

            Haya ve edeb 'güzel ahlak'ın cümlesini içine alan bir faktördür, denebilir. Efendimiz(sav) bir edeb sembolü ve haya abidesi idi şüphesiz. Haya, utanma duygusu olarak değerlendirilebilir. İslami prensiplere zıd davranış, iş, fiil, söz gibi hususlarda kendini gösterir. Hakk'tan ve halktan utanma duygusudur ki; takva ehli kullar, yaptıkları herhangi bir yanlış ve kusurda Hakk Teala'dan utanırlar. Çünkü; o yersiz davranışta bulunurken veya uygunsuz sözü söylerken, Alemlerin Rabbi'nin gördüğü, bildiği, duyduğu inanç ve şuurundadırlar. Onun içindir ki, haya ederek pişman olurlar.