31 Aralık 2012 Pazartesi
30 Aralık 2012 Pazar
GECE VE TEHECCÜD NAMAZI
Allah(cc) indinde her vaktin ayrı bir hususiyeti vardır. Bazı vakitler diğer vakitlere nazaran daha ziyade kıymetlidir ki, onların lâyığıyla değerlendirilmesi hususu pek mühimdir. İşte bu kıymetli zamanlardan biri de âyet-i kerimelerde ve hadis-i şeriflerde bilhassa ifade buyurulan gece vakitleridir.
27 Aralık 2012 Perşembe
HÂCET NAMAZI
Allah Resûlü(sav), kulun dünyevi ve uhrevi hâcetlerine nâil olması bakımından Allah'a(cc) namaz ile iltica eylemesini beyanla şöyle buyurur;
''Her kimin Allah'tan bir dileği olursa, yahut insanlardan herhangi birinden bir dileği bulunursa, önce güzelce abdest alsın ve iki rekât namaz kılsın. Sonra Allah'a hamd ve senâda bulunsun. Sonra Hz.Peygamber'e salât-ü selâm eylesin. Sonra şu duayı okusun;
''Allah'ım rahmetini mucib olan şeyleri, mutlak affını, (hayrın zirvesi olan) birre ulaşmayı, herdem türlü günahtan uzak olmayı Senden niyaz ediyorum. Affetmediğin hiçbir günah, feraha çıkarmadığın hiçbir keder ve Senin rızana muvaffak olup da karşılamadığın hiçbir hacet bırakma. Ey Merhametlilerin En Merhametlisi olan Allah'ım!''
24 Aralık 2012 Pazartesi
TERÂVİH NAMAZI
Hz.Âişe(ra) şöyle buyurur; ''Allah Resûlü Ramazan ayında ibadete gösterdiği düşkünlüğü başka hiçbir ayda göstermemiştir. Ramazan'ın son on gününde gösterdiği düşkünlüğü ve gayreti de diğer günlerde göstermemiştir.''
Nitekim hadis-i şerifte buyurulur; ''Kim Ramazan gecesini sevabını (umarak) inanarak ve bunu elde etmek niyetiyle namazla ihya ederse, geçmiş günahları affedilir.''
23 Aralık 2012 Pazar
DUHA NAMAZI
Efendimiz(sav) hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar; ''Biriniz âzâlarının her birine sadaka vermesi gerekir bir vaziyette sabahlar. Her tespih (Sübhânallah) bir sadakadır. Her tahmid (Elhamdülillah) bir sadakadır. Her tehlil (Lâ ilâhe illallah) bir sadakadır. Her tekbir (Allah-ü ekber) bir sadakadır. Mârufu emretmek bir sadakadır. Münkerden alıkoymak bir sadakadır. Kılınacak olan iki rekat Duha Namazı işte bütün bunların yerini tutar.''
18 Aralık 2012 Salı
NAFİLE NAMAZLAR
Cenâb-ı Hak bir hadis-i kudside buyurur; ''Kim Benim velî kullarıma düşmanlık ederse, Ben de ona harb ilân ederim. Kulumu Bana yaklaştıran şeylerin arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım şeyleri edâ etmesidir. (Bununla birlikte) kulum Bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder. Neticede muhabbetime nâil olur. Onu bir sevdim mi, artık Ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı(akıl ettiği kalbi) (konuştuğu dili) olurum. Benden birşey isteyince ona veririm. Benden sığınma talep etti mi onu himaye ederim, korurum. Ben yapacağım birşeyde mümin kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddütüm kadar hiç tereddüte düşmedim. O ölümü sevmez. Ben de onun sevmediği şeyi sevmem.'' (Buhari-Rikâk 38)
16 Aralık 2012 Pazar
9 Aralık 2012 Pazar
İSLÂM BÜYÜKLERİNİN NAMAZI
Hz.Ömer'i(ra) bir Mecûsi yaralamıştı. Devamlı kan kaybediyordu. Bir müddet sonra kendinden geçti ve bayıldı. Bu bir ölüm baygınlığı idi. Fakat namaz vakitleri girdiğinde kulağına eğilip, ''Namaz Ya Ömer!'' dediklerinde, Hz.Ömer(ra) hayret verici bir irade ile ayılıyor ve haliyle namazını eda ederek ''Namazı olmayanın İslâmiyeti yoktur'' ifadesini tekrarlıyor, sonra yine kendinden geçip bayılıyordu.
1 Aralık 2012 Cumartesi
30 Kasım 2012 Cuma
NAMAZDA HUŞÛ NASIL GERÇEKLEŞİR?
Hatem-i Esam Hazretleri namazın hakkıyla edâsı hakkında şöyle der; ''Evvela namaz için gerekli hazırlığı en güzel şekilde yerine getir. Kâbe'yi iki kaşının arasına al. Sırat'ı ayaklarının altına, Cennet'i sağına, Cehennem'i soluna al. Arkanda Azrail'in(as) canını almak için beklediğini tefekkür et. Bu namaz son namazım olabilir diyerek korku ve ümit halinde, Cenâb-ı Rabbül Alemin'in huzuruna dur. Tahkik ile tekbir al. Ağır ağır ve manasını düşünerek Kur'an oku. Tevâzu ile rükû, huşû ile secde eyle. Bedenin, namazın tabî erkânına devam etsin. Ancak ruhun, daima secde halinde kalsın. O vuslattan bir nefes ayrılmasın. Dolayısıyla namaz için vücûdun yönünü Kâbe'ye çevirirken, kalbin yönünü de Allah'a(cc) çevirebilmek icab eder. Zira gönlün Kâbe'si Allah'tır(cc).''
20 Kasım 2012 Salı
HUŞÛ
Namazın zahiri tarafını fıkıh tanzim eder. Fıkıhsız bir namaz mümkün değildir. Ancak huşûdan uzak, darmadağınık bir kalp ile de namaz muteber olmaz. Dolayısıyla namazın zahirini tanzim eden fıkhî kâideler kalp âlemini tezyin eden manevi kâidelerle bir araya geldiğinde ancak muteber bir namaz kılınabilir.
19 Kasım 2012 Pazartesi
NAMAZA HAZIRLIK
Namaz gibi büyük bir ibadetin kâmil manada îfası için elbette kâmil manada hazırlık zarûreti vardır. Mesela Efendimiz(sav) ''Kim abdesti güzelce alırsa'' buyurur. Bir diğer hadislerinde ise ''Misvak hem temizleyici hem de Allah rızasını kazandırıcıdır,'' buyurur.
Bu hadis-i şerifler ağız ve diş temizliğine işaret ederek bu hususun ehemmiyetini izah etmektedir. Diş macunu ve fırçası ile dişlerin temizliği temin edilmekle beraber, misvak kullanmakta pekçok sıhhi faydalar mevcuttur. Bugün tıp bunu ispat etmiştir.
17 Kasım 2012 Cumartesi
12 Kasım 2012 Pazartesi
İHLASIN ÖNEMİ
Amelin geçerli olması ihlasa bağlıdır. O halde gerçek iman, sırf lafızda kalan bir sözden ibaret değildir. Ameller de bir takım kuru ve ruhsuz hareketlerden ibaret değildir. Gönlün ta derinliklerinden taşan samimi duygularla Yaradan'a inanmak ve O'na(cc) bağlanmak, emir ve nehiylerini şevk ve zevkle kabullenmek ve bu duygu ile amel-i salih icra ederken O'nun(cc) rızasından gayrı bir maksada asla iltifat etmeyip, değer vermemek icap eder. O halde bütün mesele, Allah'a(cc) karşı samimi olmaktır.
Etiketler:
kelime-i şehadet
6 Kasım 2012 Salı
ŞEHADETİ ZEDELEYEN DAVRANIŞLAR
1.Allah'tan(cc) başkasına güvenip, tevekkül etmek: Ayet-i kerimede şöyle buyurulur;''Andolsun ki Allah birçok yerde ve Huneyn harbinde size yardım etti. Hani çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat sizi hezimete uğramaktan kurtaramamıştı. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti.'' Tevbe Sûresi(25) Bunun için kul ''İyyake na'büdü ve iyyake nestain''de bulunacak.
Etiketler:
kelime-i şehadet
31 Ekim 2012 Çarşamba
KELİME-İ ŞEHADET'İN FAZİLETİ
Allah Resûlü(sav) buyurur; ''Yaratılmış olan her şeyle Allah'ın arasında bir perde vardır.'' Yine Efendimiz(sav) buyurur; ''Beş çeşit karanlık ve bunların mukâbili beş çeşit de aydınlık vardır; Dünya sevgisi karanlık, aydınlığı ise takvadır. Günah bir karanlık, ışığı ise tövbedir. Kabir bir karanlık, ışığı 'Lâ ilâhe illallah' zikrine devamdır. Ahiret karanlık, ışığı amel-i salihadır. Sırat köprüsü karanlık, onun ışığı da kesin ve kuvvetli imandır. Bu aydınlıklar iklimine giren kişi ebedi saadete nail olur.''
Etiketler:
kelime-i şehadet
19 Ekim 2012 Cuma
SON NEFESTE
Kelime-i şahadeti son nefeste söyleyebilmek çok büyük bir nasiptir. Onun için gönlümüzde yer etmesi zarûridir. Kelime-i tevhid, onun icabı üzere yaşanan bir hayat neticesinde kalbe yerleşir. Şayet kul Allah'ın(cc) emirleri ve nehiylerine karşı ihmalkâr, kusurlu veyahut tamamen uzaksa; onunla, kelime-i tevhid arasında büyük bir uçurum açılır.
Etiketler:
kelime-i tevhid
14 Ekim 2012 Pazar
MİZANDA EN AĞIR KELİME
Allah Resûlü(sav) buyurdu; ''Allah şüphesiz ümmetimden bir şahsı kıyamet günü ortaya çıkaracak. Sonra herkesin gözünün önünde, her biri gözün görebileceği kadar büyük olan tam 99 dosya açılacak. Ve şöyle diyecek; 'Bunlardan bir şeyi inkâr edebilir misin? Yazıcı ve korucu meleklerin sana haksızlık mı yaptı?'
Etiketler:
kelime-i tevhid
12 Ekim 2012 Cuma
9 Ekim 2012 Salı
REHBERİMİZ(SAV)
O(sav); canlardan aziz, cananlardan üstün, her vecihle muhabbete en lâyık, müstesna bir yaratılıştır. Gelmiş ve geleceklerin en faziletlisi, yegâne mürşit ve rehberdir. Kız çocuklarını diri diri toprağa gömecek kadar vahşet zindanına düşenleri gözü yaşlı aşıklar haline getirmiş, onlara kitap ve sünnetin sırrını, hikmetini öğretmiştir.
Etiketler:
Efendimiz(sav)
5 Ekim 2012 Cuma
ZİKİR CEVHERİ
Zikir cevheri, kalp mekânında tecelli ederse kulluk Cenâb-ı Hakka olur. Enfal Sûresi'nde(2) ''Allah zikredildiği zaman kalpler titrer'' beyânındaki mâna gerçekleşir. Hakiki iman gerçekleşmiş olur. Bunun ehemmiyetine binaen Efendimiz(sav) buyurur; ''Elbise nasıl yıpranır, eskirse; kalbindeki iman da öylece yıpranır ve eskir. O halde kelime-i tevhid ile imanınızı yenileyin.''
29 Eylül 2012 Cumartesi
26 Eylül 2012 Çarşamba
KELİME-İ TEVHİD
Şahadeti sadece lafızlardan ibaret zannedip, onun derûnunda bulunan esas manâdan bîhaber olmak büyük bir gaflettir. Onun hakikatinin büyüklüğünü hisseden kâmil gönüller ömürlerini hissettikleri yüceliğe lâyık olma yolunda îfa ederler. Bir an dâhi Hak'tan gafil olmama gayreti içerisinde nûra bürünürler. Fakat yine de mahviyet, hiçlik ikliminden sıyrılmayıp daima terakki halinde olurlar.
Etiketler:
kelime-i tevhid
23 Eylül 2012 Pazar
EF'ÂL-İ İHTİYARİYYE
Etiketler:
tercihe bağlı fiiller
22 Eylül 2012 Cumartesi
EF'ÂL-İ İZTIRARİYYE
Etiketler:
zaruri fiiller
TECELLİ EDEN FİİLLER
Allah-ü Tealâ insan için takdir buyurduğu fiilleri iki kısımda tecelli ettirmiştir;
1.Ef'âl-i iztırariyye(zarûri fiiller)
2.Ef'âl-i ihtiyariyye(tercihe bağlı fiiller)
1.Ef'âl-i iztırariyye(zarûri fiiller)
2.Ef'âl-i ihtiyariyye(tercihe bağlı fiiller)
16 Eylül 2012 Pazar
14 Eylül 2012 Cuma
5 Eylül 2012 Çarşamba
31 Ağustos 2012 Cuma
30 Ağustos 2012 Perşembe
28 Ağustos 2012 Salı
EMANET
Peygamberler beşeriyetin en emin kimseleridir. Ehl-i iman olmayanlar bile onlara sonsuz bir güven içindedir.
Nitekim Hz.Peygamber(sav) hakkında söylenen ''Muhammed'ül Emin'' tabiri müşriklerin de dillerinden düşmez ve onlar emanetlerini Resulullah'a(sav) teslim ederlerdi.
Hatta Mekke'ye hicret edeceği zaman O'nda(sav) müşriklerin emanetleri vardı. Ölüm tehlikesine rağmen Hz.Ali'yi(ra) Mekke'de bırakıp, emanetleri sahiplerine teslim etmesini buyurdu.
16 Ağustos 2012 Perşembe
SIDK
Peygamberler söz ve fiillerinde daima doğruluk üzeredirler. Söz ve fiilleri birbirinin aynası durumundadır. Onların doğruluğunu düşmanları dahi tasdik etmiştir. Nitekim Peygamber Efendimiz(sav) hakkında malûmat edinmek için henüz iman etmemiş olan Ebu Süfyan'a Bizans imparatoru Heraklüyus ''Muhammed'in hiç yalan söylediği ya da sözünde durmadığı oldu mu?'' diye sorduğunda, Ebu Süfyan'ın cevabı ''Hayır, O verdiği sözü tutar'' olmuştur ki, o günlerde Efendimiz'e(sav) karşı baş düşmanlardan idi. Sıdk peygamberlerin müşterek sıfatıdır.
12 Ağustos 2012 Pazar
PEYGAMBERLERE İMAN
Etiketler:
peygamberlere iman
11 Ağustos 2012 Cumartesi
KİTAPLARA İMAN
Cenâb-ı Hak ilk insan ve ilk peygamber Hz.Âdem'den(as) itibaren beşeriyete emir ve nehiylerini evvel zamanlarda suhuflar halinde göndermiş, sonra nesiller çoğaldıkça içtimai meseleler arttıkça da katından büyük kitaplar göndermiştir. Bunlar 4 tanedir; ZEBUR, İNCİL, TEVRAT, KUR'AN. Hepsi kendi döneminin hak kitaplarıdır. Dolayısıyla kitaplara iman onların Allah'tan(cc) indirildiği asıl şeklinedir.
Etiketler:
kitaplara iman
10 Ağustos 2012 Cuma
5 Ağustos 2012 Pazar
TEKVİN
Cenâb-ı Hakkın yaratma sıfatıdır. Bu yoktan var etme demektir. Yalnız O'na(cc) mahsustur. Sayısız alâmetler O'nun(cc) eseridir. Diğer fiili sıfatlar da tekvin sıfatı içerisindedir. Mümit, Muhyi, Rezzak ve diğerleri, bütün esma ve sıfatları tekvin sıfatında cem olmuştur.
Ayet-i kerimede; ''O Allah ki yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı, sonra (Kendisine has bir şekilde) semaya yöneldi, onu yedi kat olarak yaratıp düzenledi. O herşeyi hakkıyla bilendir.'' Bakara Sûresi(29)
''Yeşil ağaçtan sizin için ateş çıkaran O'dur. İşte siz ateşi ondan yakıyorsunuz.'' Yasin Sûresi(80)
Tekvin sıfatı diğer sıfatlardan farklıdır. Kâinatın sır ve esrarı tekvin sıfatında gizlidir. Bu itibarla yaratılan her zerre Cenâb-ı Hakkı şehadet halindedir.
2 Ağustos 2012 Perşembe
28 Temmuz 2012 Cumartesi
KUDRET
O(cc) sonsuz kudret sahibidir. O'nun(cc) için hiçbir güçlük yoktur. Kur'an-ı Kerim; ''Hiç şüphesiz ki Allah herşeye kâdirdir,'' şeklinde bir hülâsa ile ifade eder.
Bu hususta Hz.Mevlâna buyurur; ''Her ne kadar bu dünya senin nazarında çok büyük ve nihayetsiz görünse de, bilesin ki ilâhi kudret karşısında o bir zerre bile değildir. Gözünü aç da bir bak! Bir zelzele, bir kasırga, bir sel felâketi dünyayı ve içindekileri ne hâle getiriyor. Unutma ki bu dünya ilâhi kudret önünde adeta bir saman çöpüne benzer. İlâhi irade bazen onu yükseltir, bazen de alçaltır, bazen gül bahçesine, bazen diken haline kor.''
''Bilmez misin göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnızca Allah'ındır. Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.'' Bakara Sûresi(107)
25 Temmuz 2012 Çarşamba
19 Temmuz 2012 Perşembe
BASAR
Cenâb-ı Hakkın görmesi de diğer sıfatları gibi zât-ı ilâhisinin müktezâsıdır. O(cc) herşeyi hakkıyla görür, El-Basir'dir. O'nun(cc) nazarında gizli kalan hiçbirşey yoktur.
Gerçek müminler gizli, aşikâr her zaman ve mekânda bu ilâhi sıfatlara vukûfiyet halinde olur ve kendilerinin daima ilâhi murakebe altında olduklarından gâfil olmazlar.
''Gözler O'nu idrâk edemez, O ise gözleri idrâk eder. O lâtiftir ve habîrdir.'' En'am Sûresi(103)
18 Temmuz 2012 Çarşamba
SEMÎ
Allah(cc) herşeyi işiticidir. O'nun(cc) işitmesi bizim işitmemizden münezzehtir. O'na(cc) gizli kalan hiçbir ses yoktur. İşitme sıfatına hâiz bütün varlıklar Cenâb-ı Hakkın bu sıfatının tecellisi ile işitirler.
Cenâb-ı Hak, Es-Semî sıfatını El-Basar sıfatı ile birlikte Kur'an-ı Kerim'de defalarca zikretmekte ve insanoğluna ilâhi müşahedesini hatırlatmakta, böylece beşerin sırat-ı müstakimden ayrılmamasını ferman buyurmaktadır.
17 Temmuz 2012 Salı
İLİM
Allah(cc) ilim sahibidir ve O'nun(cc) ilmi herşeyi kuşatmıştır. O'nun(cc) ilmi dışında kalan hiçbirşey yoktur. O(cc) olmuş, olacak herşeyi hakkıyla bilendir. Herşey O'na(cc) uyar ve aşikârdır. Ayet-i celilede şöyle buyurur; ''Şüphesiz ki ne yerde, ne de gökte hiçbirşey Allah'a gizli kalmaz.'' Âl-i İmran Sûresi(5)
16 Temmuz 2012 Pazartesi
14 Temmuz 2012 Cumartesi
KIYÂM Bİ'NEFSİHİ
Allah-ü Tealâ bizâtihi vardır. Kayyûm'dur. Esmâ-i ilâhiyeden olan Kayyûm; ezelden, ebede kendi zatıyla kayyûm, kâim ve dâim var olan, varlığından hiçbir kimseye, hiçbir şeye muhtaç olmayan demektir.
Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de ''Ey insanlar! Hepiniz Allah'a muhtaçsınız. Allah ise (herşeyden) müstağnidir. Hiçbir şeye muhtaç değildir ve övülmeye lâyık olandır.'' Fatır Sûresi(15)
Eğer kul Cenâb-ı Hakkın zâtının müktezası olan bu sıfat-ı âliyesini müdrik ve ona kâmil manada iman halinde olmazsa, Allah(cc) hakkındaki inancı eksik ve geçersiz olur.
Etiketler:
kıyâm bi'nefsihi
12 Temmuz 2012 Perşembe
MUHALEFETÜN Lİ'L-HAVÂDİS
Allah'ın(cc) eşi ve benzeri yoktur. Yani, yaratılmışların hiçbirine benzemez. Dolayısıyla O(cc) her türlü beşeri sıfatlarla tasviften münezzehtir.
Bu hususta Allah(cc) şöyle buyurur; ''Onlar(müşrikler ve münkirler) Allah'ı hakkıyla tanıyıp, bilemediler. Kıyamet günü bütün yeryüzü O'nun tasarrufundadır. Gökler O'nun kudret eliyle dürülmüş olacaktır. O, müşriklerin ortak koştuklarından yüce ve münezzehtir.''
Etiketler:
muhalefetün li'l-havâdis
10 Temmuz 2012 Salı
9 Temmuz 2012 Pazartesi
BEKÂ
Allah'ın(cc) varlığının sonu yoktur, ebedîdir. Kur'an-ı Kerim'de buyurulur; ''O'ndan başka ilâh yoktur, O'nun zatından başka herşey yok olacaktır. Hüküm O'nundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz.'' Kasas Sûresi(88)
''Yeryüzünde bulunan her canlı yok olacak, ancak azâmet ve ikram sahibinin zâtı bâki kalacak.'' Rahman Sûresi(26-27)
Bekâ sıfatının bu dünyada tecellisi yoktur. Bunun için dünyada herşey adeta bir devremülk gibidir. Zira Cenâb-ı Hak bu sıfatını, yani bekâ sıfatını yalnız Kendisine tahsis buyurmuş ve mahlûkâtını fanilikle memul kılmıştır.
6 Temmuz 2012 Cuma
KIDEM
Varlıkların sebep, netice münasebetlerine bağlı olarak, onların bir ilk sebepten başlaması da mantıkî bir zarûrettir. O Allah(cc) ki, O'nun(cc) yüce varlığının başlangıcı yoktur. Herşeyin başlangıcı O'dur(cc). O(cc) kadim ve ezelidir.
Âyet-i kerime buyurur; ''O evvel, âhir, zâhir ve bâtındır.'' Hadid Sûresi(3)
Efendimiz(sav) buyurur; ''Bidâyette Allah vardı, O'ndan önce bir şey yoktu.''
4 Temmuz 2012 Çarşamba
VÜCÛD
Allah(cc) vardır ve varlığı hiçbirşeye muhtaç değildir. Bu itibarla Vacib'ul Vücûd denir. Cenâb-ı Hakkın dışında bütün mahlûk, O'nun(cc) yarattığı mahlûkâttır. ''Allah ki, O'ndan başka ilâh yoktur, O diridir, Kayyûm'dur. Kendisine ne uyku gelir, ne uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur.'' Bakara Sûresi(255)
3 Temmuz 2012 Salı
ALLAH'A(CC) İMAN
Etiketler:
Allah'ın sıfatları
27 Haziran 2012 Çarşamba
KELİME-İ ŞEHADET VE İMAN ESASLARI
Kelime-i şehadet, bir ferdin İslâm'a dâhil oluşunda ilk merhaledir. O Allah'ın(cc) varlığı ve birliği ile birlikte Âhirzaman Nebisi'nin(sav) de risâletini tasdik edip, O'na(sav) kendi nefsini şahit tutması manasında mübarek bir inanç cümlesidir. Bu itibarla kelime-i şehadet dinin temeli ve istinahgâhıdır.
Etiketler:
kelime-i şehadet
25 Haziran 2012 Pazartesi
22 Haziran 2012 Cuma
20 Haziran 2012 Çarşamba
İSLÂM'IN BEREKETİ
İslâm, aklı en güzel şekilde istikâmetlendirir. Onun vahye bağlı kalmasını ister. Çünkü vahye bağlı kalmayan ve vahiy ile terbiye edilmemiş aklın, tarih içinde ne saçmalıklar ortaya koydukları herkesçe malûmdur. İslâm; kula, kul hakkının affedilmediğini bildirerek, daima muhatabının da durumunu gözettirmiştir. Hatta ''Komşusu açken tok yatan bizden değildir,'' düstûru ile kendisinden evvel başkasını düşünmeyi öğretmiştir.
19 Haziran 2012 Salı
HAK VE HUKUK DİNİ
İslâm'ın üzerinde durduğu en önemli meselelerin biri de hak ve hukuktur. Öyle ki, Allah(cc) indinde şirkten sonra affedilmeyen ikinci husus kul hakkı olarak beyan edilir. Hatta Hz.Peygamber(sav) vefatı ile neticelenen ağır hastalığı esnasında dahi bu hususa dikkat çekmiş ve bizzat kendisi bitab haline rağmen mescide giderek, ashabı ile helâlleşmiş ve şöyle buyurmuştur;
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)