31 Aralık 2012 Pazartesi

CEMAATLE NAMAZ

Namaz mevzuunda en mühim noktalardan biri de farz namazların cemaatle kılınmasıdır. Namazın cemaatle kılınması, vacip hükmünde müekked bir sünnettir. Hz.Peygamber(sav) vefatına yakın son günlerin dışında cemaati hiç terk etmemiştir.

30 Aralık 2012 Pazar

GECE VE TEHECCÜD NAMAZI

Allah(cc) indinde her vaktin ayrı bir hususiyeti vardır. Bazı vakitler diğer vakitlere nazaran daha ziyade kıymetlidir ki, onların lâyığıyla değerlendirilmesi hususu pek mühimdir. İşte bu kıymetli zamanlardan biri de âyet-i kerimelerde ve hadis-i şeriflerde bilhassa ifade buyurulan gece vakitleridir.

27 Aralık 2012 Perşembe

HÂCET NAMAZI

Allah Resûlü(sav), kulun dünyevi ve uhrevi hâcetlerine nâil olması bakımından Allah'a(cc) namaz ile iltica eylemesini beyanla şöyle buyurur; 

''Her kimin Allah'tan bir dileği olursa, yahut insanlardan herhangi birinden bir dileği bulunursa, önce güzelce abdest alsın ve iki rekât namaz kılsın. Sonra Allah'a hamd ve senâda bulunsun. Sonra Hz.Peygamber'e salât-ü selâm eylesin. Sonra şu duayı okusun; 

''Allah'ım rahmetini mucib olan şeyleri, mutlak affını, (hayrın zirvesi olan) birre ulaşmayı, herdem türlü günahtan uzak olmayı Senden niyaz ediyorum. Affetmediğin hiçbir günah, feraha çıkarmadığın hiçbir keder ve Senin rızana muvaffak olup da karşılamadığın hiçbir hacet bırakma. Ey Merhametlilerin En Merhametlisi olan Allah'ım!''

24 Aralık 2012 Pazartesi

İSTİHÂRE NAMAZI

Cabir bin Abdullah(ra) diyor ki; ''Allah Resûlü bize Kur'an'dan bir sûre öğretir gibi istihâreyi öğretirdi.''

TERÂVİH NAMAZI

Hz.Âişe(ra) şöyle buyurur; ''Allah Resûlü Ramazan ayında ibadete gösterdiği düşkünlüğü başka hiçbir ayda göstermemiştir. Ramazan'ın son on gününde gösterdiği düşkünlüğü ve gayreti de diğer günlerde göstermemiştir.'' 

Nitekim hadis-i şerifte buyurulur; ''Kim Ramazan gecesini sevabını (umarak) inanarak ve bunu elde etmek niyetiyle namazla ihya ederse, geçmiş günahları affedilir.''

TAHİYYETÜ'L-MESCİD NAMAZI

Efendimiz(sav) hadis-i şeriflerinde buyurur; ''İçinizden biri bir mescide girince oturmadan önce iki rekat namaz kılsın.''

EVVÂBİN NAMAZI

Efendimiz(sav) hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur; ''Kim ki akşam ile yatsı arasında namaz kılarsa, işte o evvâbindir. (Allah'a dönenlerin) namazıdır.''

23 Aralık 2012 Pazar

DUHA NAMAZI

Efendimiz(sav) hadis-i şeriflerinde şöyle buyururlar; ''Biriniz âzâlarının her birine sadaka vermesi gerekir bir vaziyette sabahlar. Her tespih (Sübhânallah) bir sadakadır. Her tahmid (Elhamdülillah) bir sadakadır. Her tehlil (Lâ ilâhe illallah) bir sadakadır. Her tekbir (Allah-ü ekber) bir sadakadır. Mârufu emretmek bir sadakadır. Münkerden alıkoymak bir sadakadır. Kılınacak olan iki rekat Duha Namazı işte bütün bunların yerini tutar.''

18 Aralık 2012 Salı

NAFİLE NAMAZLAR

Cenâb-ı Hak bir hadis-i kudside buyurur; ''Kim Benim velî kullarıma düşmanlık ederse, Ben de ona harb ilân ederim. Kulumu Bana yaklaştıran şeylerin arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım şeyleri edâ etmesidir. (Bununla birlikte) kulum Bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder. Neticede muhabbetime nâil olur. Onu bir sevdim mi, artık Ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı(akıl ettiği kalbi) (konuştuğu dili) olurum. Benden birşey isteyince ona veririm. Benden sığınma talep etti mi onu himaye ederim, korurum. Ben yapacağım birşeyde mümin kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddütüm kadar hiç tereddüte düşmedim. O ölümü sevmez. Ben de onun sevmediği şeyi sevmem.'' (Buhari-Rikâk 38)

16 Aralık 2012 Pazar

BEŞ VAKİT FARZ NAMAZ

Farzlar Cebrail(as) tarafından Peygamberimize(sav) bildirilmiştir. Fakat beş vakit farz olan namaz, Miraç gecesi bizzat Cenâb-ı Hak tarafından Âlemlerin Efendisi'ne(sav) bir hediye kâbilinden takdim buyurulmuştur.

9 Aralık 2012 Pazar

İSLÂM BÜYÜKLERİNİN NAMAZI

Hz.Ömer'i(ra) bir Mecûsi yaralamıştı. Devamlı kan kaybediyordu. Bir müddet sonra kendinden geçti ve bayıldı. Bu bir ölüm baygınlığı idi. Fakat namaz vakitleri girdiğinde kulağına eğilip, ''Namaz Ya Ömer!'' dediklerinde, Hz.Ömer(ra) hayret verici bir irade ile ayılıyor ve haliyle namazını eda ederek ''Namazı olmayanın İslâmiyeti yoktur'' ifadesini tekrarlıyor, sonra yine kendinden geçip bayılıyordu.

1 Aralık 2012 Cumartesi

RESÛLULLAH'IN(SAV) NAMAZI

Hz.Ali(ra) şöyle anlatır; ''Bedir harbinde Resûlullah'ın(sav) bir ağaç altında ağlayarak namaz kıldığını gördüm. Hatta öylece sabahladı. Âlemlerin Efendisi'nin(sav) göğsünden namaz esnasında zaman zaman tencere kaynar gibi bir takım sesler işitilirdi.''

30 Kasım 2012 Cuma

NAMAZDA HUŞÛ NASIL GERÇEKLEŞİR?

Hatem-i Esam Hazretleri namazın hakkıyla edâsı hakkında şöyle der; ''Evvela namaz için gerekli hazırlığı en güzel şekilde yerine getir. Kâbe'yi iki kaşının arasına al. Sırat'ı ayaklarının altına, Cennet'i sağına, Cehennem'i soluna al. Arkanda Azrail'in(as) canını almak için beklediğini tefekkür et. Bu namaz son namazım olabilir diyerek korku ve ümit halinde, Cenâb-ı Rabbül Alemin'in huzuruna dur. Tahkik ile tekbir al. Ağır ağır ve manasını düşünerek Kur'an oku. Tevâzu ile rükû, huşû ile secde eyle. Bedenin, namazın tabî erkânına devam etsin. Ancak ruhun, daima secde halinde kalsın. O vuslattan bir nefes ayrılmasın. Dolayısıyla namaz için vücûdun yönünü Kâbe'ye çevirirken, kalbin yönünü de Allah'a(cc) çevirebilmek icab eder. Zira gönlün Kâbe'si Allah'tır(cc).''

20 Kasım 2012 Salı

HUŞÛ

Namazın zahiri tarafını fıkıh tanzim eder. Fıkıhsız bir namaz mümkün değildir. Ancak huşûdan uzak, darmadağınık bir kalp ile de namaz muteber olmaz. Dolayısıyla namazın zahirini tanzim eden fıkhî kâideler kalp âlemini tezyin eden manevi kâidelerle bir araya geldiğinde ancak muteber bir namaz kılınabilir.

19 Kasım 2012 Pazartesi

NAMAZA HAZIRLIK

Namaz gibi büyük bir ibadetin kâmil manada îfası için elbette kâmil manada hazırlık zarûreti vardır. Mesela Efendimiz(sav) ''Kim abdesti güzelce alırsa'' buyurur. Bir diğer hadislerinde ise ''Misvak hem temizleyici hem de Allah rızasını kazandırıcıdır,'' buyurur. 

Bu hadis-i şerifler ağız ve diş temizliğine işaret ederek bu hususun ehemmiyetini izah etmektedir. Diş macunu ve fırçası ile dişlerin temizliği temin edilmekle beraber, misvak kullanmakta pekçok sıhhi faydalar mevcuttur. Bugün tıp bunu ispat etmiştir. 

17 Kasım 2012 Cumartesi

NAMAZ

İnsan hayatı Kâinatın Yaratıcısı'na ulaşmak üzere bir hakikat arayışının tezahürü ile doludur. Bu tezahürler insan yaratılışında mevcut ve değişmez bir keyfiyet olup, iman ve ibadet etme temayülünün tabi bir tecellisidir.

12 Kasım 2012 Pazartesi

İHLASIN ÖNEMİ

Amelin geçerli olması ihlasa bağlıdır. O halde gerçek iman, sırf lafızda kalan bir sözden ibaret değildir. Ameller de bir takım kuru ve ruhsuz hareketlerden ibaret değildir. Gönlün ta derinliklerinden taşan samimi duygularla Yaradan'a inanmak ve O'na(cc) bağlanmak, emir ve nehiylerini şevk ve zevkle kabullenmek ve bu duygu ile amel-i salih icra ederken O'nun(cc) rızasından gayrı bir maksada asla iltifat etmeyip, değer vermemek icap eder. O halde bütün mesele, Allah'a(cc) karşı samimi olmaktır.

6 Kasım 2012 Salı

ŞEHADETİ ZEDELEYEN DAVRANIŞLAR

1.Allah'tan(cc) başkasına güvenip, tevekkül etmek: Ayet-i kerimede şöyle buyurulur;''Andolsun ki Allah birçok yerde ve Huneyn harbinde size yardım etti. Hani çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat sizi hezimete uğramaktan kurtaramamıştı. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti.'' Tevbe Sûresi(25) Bunun için kul ''İyyake na'büdü ve iyyake nestain''de bulunacak.

31 Ekim 2012 Çarşamba

KELİME-İ ŞEHADET'İN FAZİLETİ

Allah Resûlü(sav) buyurur; ''Yaratılmış olan her şeyle Allah'ın arasında bir perde vardır.'' Yine Efendimiz(sav) buyurur; ''Beş çeşit karanlık ve bunların mukâbili beş çeşit de aydınlık vardır; Dünya sevgisi karanlık, aydınlığı ise takvadır. Günah bir karanlık, ışığı ise tövbedir. Kabir bir karanlık, ışığı 'Lâ ilâhe illallah' zikrine devamdır. Ahiret karanlık, ışığı amel-i salihadır. Sırat köprüsü karanlık, onun ışığı da kesin ve kuvvetli imandır. Bu aydınlıklar iklimine giren kişi ebedi saadete nail olur.''

19 Ekim 2012 Cuma

SON NEFESTE

Kelime-i şahadeti son nefeste söyleyebilmek çok büyük bir nasiptir. Onun için gönlümüzde yer etmesi zarûridir. Kelime-i tevhid, onun icabı üzere yaşanan bir hayat neticesinde kalbe yerleşir. Şayet kul Allah'ın(cc) emirleri ve nehiylerine karşı ihmalkâr, kusurlu veyahut tamamen uzaksa; onunla, kelime-i tevhid arasında büyük bir uçurum açılır.

14 Ekim 2012 Pazar

MİZANDA EN AĞIR KELİME

Allah Resûlü(sav) buyurdu; ''Allah şüphesiz ümmetimden bir şahsı kıyamet günü ortaya çıkaracak. Sonra herkesin gözünün önünde, her biri gözün görebileceği kadar büyük olan tam 99 dosya açılacak.  Ve şöyle diyecek; 'Bunlardan bir şeyi inkâr edebilir misin? Yazıcı ve korucu meleklerin sana haksızlık mı yaptı?' 

12 Ekim 2012 Cuma

CENNETİN ANAHTARI

Kelime-i tevhidin kalpte mekân bulması için şu hususlar zarûridir; 

1. Kalbin Rabbi ile beraber olması, bu da ancak zikrullah ile mümkündür. Ayet-i kerimede ''Biliniz ki kalpler ancak Allah'ı anmakla mutmain olur,'' Rad Sûresi(28) buyurulur.

9 Ekim 2012 Salı

REHBERİMİZ(SAV)

O(sav); canlardan aziz, cananlardan üstün, her vecihle muhabbete en lâyık, müstesna bir yaratılıştır. Gelmiş ve geleceklerin en faziletlisi, yegâne mürşit ve rehberdir. Kız çocuklarını diri diri toprağa gömecek kadar vahşet zindanına düşenleri gözü yaşlı aşıklar haline getirmiş, onlara kitap ve sünnetin sırrını, hikmetini öğretmiştir.

5 Ekim 2012 Cuma

ZİKİR CEVHERİ

Zikir cevheri, kalp mekânında tecelli ederse kulluk Cenâb-ı Hakka olur. Enfal Sûresi'nde(2) ''Allah zikredildiği zaman kalpler titrer'' beyânındaki mâna gerçekleşir. Hakiki iman gerçekleşmiş olur. Bunun ehemmiyetine binaen Efendimiz(sav) buyurur; ''Elbise nasıl yıpranır, eskirse; kalbindeki iman da öylece yıpranır ve eskir. O halde kelime-i tevhid ile imanınızı yenileyin.''

29 Eylül 2012 Cumartesi

İKİ VECHE

Kelime-i şehadet iki vechedir. Birincisi tevhid; yani Cenâb-ı Allah'ın varlığına, birliğine iman, ikincisi de Hz.Muhammed'in(sav) kulluk ve risâletini tasdiktir. İman bu iki vechenin gönülde bir bütün halinde yerleşmesi neticesinde tahakkuk eder.

26 Eylül 2012 Çarşamba

KELİME-İ TEVHİD

Şahadeti sadece lafızlardan ibaret zannedip, onun derûnunda bulunan esas manâdan bîhaber olmak büyük bir gaflettir. Onun hakikatinin büyüklüğünü hisseden kâmil gönüller ömürlerini hissettikleri yüceliğe lâyık olma yolunda îfa ederler. Bir an dâhi Hak'tan gafil olmama gayreti içerisinde nûra bürünürler. Fakat yine de mahviyet, hiçlik ikliminden sıyrılmayıp daima terakki halinde olurlar.

23 Eylül 2012 Pazar

EF'ÂL-İ İHTİYARİYYE


Cenâb-ı Hak kendi iradesinden tefrik ile kullarına cüz'i ve izafi bir irade lütfetmiştir. Kulun iradesini kullanması ile vücuda gelen fiillerden dolayı, onlar hayırsa mükâfata nail olur. Şerse mücâzâta düçar olur.

22 Eylül 2012 Cumartesi

EF'ÂL-İ İZTIRARİYYE

Ef'âl-i iztırariyye(zarûri fiiller); Bunlar kendi arzu ve isteğimiz dışında cereyan eden, gerçekleşen fiillerdir ki tamamen kader ve kazanın tecellisinden ibarettir. Bunun aksine hareket asla mümkün değildir. 

TECELLİ EDEN FİİLLER

Allah-ü Tealâ insan için takdir buyurduğu fiilleri iki kısımda tecelli ettirmiştir;

1.Ef'âl-i iztırariyye(zarûri fiiller)

2.Ef'âl-i ihtiyariyye(tercihe bağlı fiiller)

16 Eylül 2012 Pazar

KADERE İMAN

Allah'ın(cc) irâdesi bütün oluşlarda mevcuttur. O'nun(cc) irâde ve kudretinin dâhil olmadığı hiçbir şey gerçekleşemez. Bir toz tanesi, bir sineğin kanadı bile  yerinden kıpırdayamaz.

14 Eylül 2012 Cuma

AHİRETE İMAN

Cenâb-ı Hak beşer hayatı için beş safha takdir buyurmuştur. Bunlar âlem-i ervah, ana rahmi, dünya hayatı, berzah kabir âlemi, ahiret ve onun neticesi olan cennet veya cehennemdeki ebedi hayattır.

5 Eylül 2012 Çarşamba

EFENDİMİZ(SAV)

Peygamberlerin bu beş sıfatının dışında yalnız Peygamber Efendimiz'e(sav) ait 3 büyük sıfat daha vardır;

4 Eylül 2012 Salı

İSMET

Peygamberler gizli ve âşikâr her türlü masiyet ve günah işlemekten uzaktırlar. Ancak onların da acziyeti tatmaları için ve beşer olduklarını unutup, kendilerine ulûhiyet izafet edilmemesi açısından bazen zelle dediğimiz gayr-i irâdi beşeri tezâhürler olmuştur.

31 Ağustos 2012 Cuma

TEBLİĞ

İlâhi emirleri dosdoğru olarak, emredildikleri şekilde insanlara tebliğ ederler. Onların tebliğlerinde kendilerinden ne ilâve, ne de eksiklik vardır.

30 Ağustos 2012 Perşembe

FETANET

Peygamberler insanlar içinde her bakımdan; bilhassa, akıl ve uyanıklık açısından en üst derecededirler. Kuvvetli bir hafıza, yüksek bir mantık ve ikna kabiliyetine sahiptirler.

28 Ağustos 2012 Salı

EMANET

Peygamberler beşeriyetin en emin kimseleridir. Ehl-i iman olmayanlar bile onlara sonsuz bir güven içindedir. 

Nitekim Hz.Peygamber(sav) hakkında söylenen ''Muhammed'ül Emin'' tabiri müşriklerin de dillerinden düşmez ve onlar emanetlerini Resulullah'a(sav) teslim ederlerdi. 

Hatta Mekke'ye hicret edeceği zaman O'nda(sav) müşriklerin emanetleri vardı. Ölüm tehlikesine rağmen Hz.Ali'yi(ra) Mekke'de bırakıp, emanetleri sahiplerine teslim etmesini buyurdu. 

16 Ağustos 2012 Perşembe

SIDK

Peygamberler söz ve fiillerinde daima doğruluk üzeredirler. Söz ve fiilleri birbirinin aynası durumundadır. Onların doğruluğunu düşmanları dahi tasdik etmiştir. Nitekim Peygamber Efendimiz(sav) hakkında malûmat edinmek için henüz iman etmemiş olan Ebu Süfyan'a Bizans imparatoru Heraklüyus ''Muhammed'in hiç yalan söylediği ya da sözünde durmadığı oldu mu?''  diye sorduğunda, Ebu Süfyan'ın cevabı ''Hayır, O verdiği sözü tutar'' olmuştur ki, o günlerde Efendimiz'e(sav) karşı baş düşmanlardan idi. Sıdk peygamberlerin müşterek sıfatıdır. 

12 Ağustos 2012 Pazar

PEYGAMBERLERE İMAN

Peygamberler hidayet rehberidirler. İnsanoğlu kendi başına sırat-ı müstakimde dosdoğru yürümek hususunda zafiyet gösterip, nice hatalara düşer ve düşmeye müsait bir varlıktır. Onun içindir ki Cenâb-ı Hak onu kendi fazlından peygamberler ile takviye etmiştir.

11 Ağustos 2012 Cumartesi

KİTAPLARA İMAN

Cenâb-ı Hak ilk insan ve ilk peygamber Hz.Âdem'den(as) itibaren beşeriyete emir ve nehiylerini evvel zamanlarda suhuflar halinde göndermiş, sonra nesiller çoğaldıkça içtimai meseleler arttıkça da katından büyük kitaplar göndermiştir. Bunlar 4 tanedir; ZEBUR, İNCİL, TEVRAT, KUR'AN. Hepsi kendi döneminin hak kitaplarıdır. Dolayısıyla kitaplara iman onların Allah'tan(cc) indirildiği asıl şeklinedir. 

10 Ağustos 2012 Cuma

MELEKLERE İMAN

Melekler nurdan yaratılmış latif varlıklardır. Onun için biz onları kendi sûret ve şekilleri ile göremeyiz. Fakat onlar istedikleri şekil ve sûretlerde görünmek kabiliyetindedirler.

5 Ağustos 2012 Pazar

TEKVİN

Cenâb-ı Hakkın yaratma sıfatıdır. Bu yoktan var etme demektir. Yalnız O'na(cc) mahsustur. Sayısız alâmetler O'nun(cc) eseridir. Diğer fiili sıfatlar da tekvin sıfatı içerisindedir. Mümit, Muhyi, Rezzak ve diğerleri, bütün esma ve sıfatları tekvin sıfatında cem olmuştur. 

Ayet-i kerimede; ''O Allah ki yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı, sonra (Kendisine has bir şekilde) semaya yöneldi, onu yedi kat olarak yaratıp düzenledi. O herşeyi hakkıyla bilendir.'' Bakara Sûresi(29) 

''Yeşil ağaçtan sizin için ateş çıkaran O'dur. İşte siz ateşi ondan yakıyorsunuz.'' Yasin Sûresi(80)

Tekvin sıfatı diğer sıfatlardan farklıdır. Kâinatın sır ve esrarı tekvin sıfatında gizlidir. Bu itibarla yaratılan her zerre Cenâb-ı Hakkı şehadet halindedir. 

2 Ağustos 2012 Perşembe

KELÂM

O Allah(cc) kelâm sahibidir. Bunun için sese, harflere ve bunlardan meydana gelen kelime ve cümleleri tertiplemeye muhtaç değildir. Yani O'nun(cc) konuşması harf ve sesten de münezzehtir.

28 Temmuz 2012 Cumartesi

KUDRET

O(cc) sonsuz kudret sahibidir. O'nun(cc) için hiçbir güçlük yoktur. Kur'an-ı Kerim; ''Hiç şüphesiz ki Allah herşeye kâdirdir,'' şeklinde bir hülâsa ile ifade eder. 

Bu hususta Hz.Mevlâna buyurur; ''Her ne kadar bu dünya senin nazarında çok büyük ve nihayetsiz görünse de, bilesin ki ilâhi kudret karşısında o bir zerre bile değildir. Gözünü aç da bir bak! Bir zelzele, bir kasırga, bir sel felâketi dünyayı ve içindekileri ne hâle getiriyor. Unutma ki bu dünya ilâhi kudret önünde adeta bir saman çöpüne benzer. İlâhi irade bazen onu yükseltir, bazen de alçaltır, bazen gül bahçesine, bazen diken haline kor.''

''Bilmez misin göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnızca Allah'ındır. Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.'' Bakara Sûresi(107)

25 Temmuz 2012 Çarşamba

İRADE

Allah-ü Tealâ dilediğini murad eyler ve dilediğince işler. O'nun(cc) olmasını murad ettiği şeye emri sadece ''OL'' demekten ibarettir. O şey hemen oluverir.

19 Temmuz 2012 Perşembe

BASAR

Cenâb-ı Hakkın görmesi de diğer sıfatları gibi zât-ı ilâhisinin müktezâsıdır. O(cc) herşeyi hakkıyla görür, El-Basir'dir. O'nun(cc) nazarında gizli kalan hiçbirşey yoktur. 

Gerçek müminler gizli, aşikâr her zaman ve mekânda bu ilâhi sıfatlara vukûfiyet halinde olur ve kendilerinin daima ilâhi murakebe altında olduklarından gâfil olmazlar. 

''Gözler O'nu idrâk edemez, O ise gözleri idrâk eder. O lâtiftir ve habîrdir.'' En'am Sûresi(103) 

18 Temmuz 2012 Çarşamba

SEMÎ

Allah(cc) herşeyi işiticidir. O'nun(cc) işitmesi bizim işitmemizden münezzehtir. O'na(cc) gizli kalan hiçbir ses yoktur. İşitme sıfatına hâiz bütün varlıklar Cenâb-ı Hakkın bu sıfatının tecellisi ile işitirler. 

Cenâb-ı Hak, Es-Semî sıfatını El-Basar sıfatı ile birlikte Kur'an-ı Kerim'de defalarca zikretmekte ve insanoğluna ilâhi müşahedesini hatırlatmakta, böylece beşerin sırat-ı müstakimden ayrılmamasını ferman buyurmaktadır.

17 Temmuz 2012 Salı

İLİM

Allah(cc) ilim sahibidir ve O'nun(cc) ilmi herşeyi kuşatmıştır. O'nun(cc) ilmi dışında kalan hiçbirşey yoktur. O(cc) olmuş, olacak herşeyi hakkıyla bilendir. Herşey O'na(cc) uyar ve aşikârdır. Ayet-i celilede şöyle buyurur; ''Şüphesiz ki ne yerde, ne de gökte hiçbirşey Allah'a gizli kalmaz.'' Âl-i İmran Sûresi(5)

16 Temmuz 2012 Pazartesi

HAYAT

Allah(cc) hayat sahibidir ve bu hususiyeti Kendi zâtıyla kâimdir. Esmâ-i hüsnâda Hayy tabiriyle bilinen devamlı, mutlak hayat sahibidir. Bütün hayatlar O'nun(cc) bu yüce sıfatının bir tecellisi olarak vardır ve izâfidir. 

14 Temmuz 2012 Cumartesi

KIYÂM Bİ'NEFSİHİ

Allah-ü Tealâ bizâtihi vardır. Kayyûm'dur. Esmâ-i ilâhiyeden olan Kayyûm; ezelden, ebede kendi zatıyla kayyûm, kâim ve dâim var olan, varlığından hiçbir kimseye, hiçbir şeye muhtaç olmayan demektir. 

Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de ''Ey insanlar! Hepiniz Allah'a muhtaçsınız. Allah ise (herşeyden) müstağnidir. Hiçbir şeye muhtaç değildir ve övülmeye lâyık olandır.'' Fatır Sûresi(15) 

Eğer kul Cenâb-ı Hakkın zâtının müktezası olan bu sıfat-ı âliyesini müdrik ve ona kâmil manada iman halinde olmazsa, Allah(cc) hakkındaki inancı eksik ve geçersiz olur.  

12 Temmuz 2012 Perşembe

MUHALEFETÜN Lİ'L-HAVÂDİS

Allah'ın(cc) eşi ve benzeri yoktur. Yani, yaratılmışların hiçbirine benzemez. Dolayısıyla O(cc) her türlü beşeri sıfatlarla tasviften münezzehtir. 

Bu hususta Allah(cc) şöyle buyurur; ''Onlar(müşrikler ve münkirler) Allah'ı hakkıyla tanıyıp, bilemediler. Kıyamet günü bütün yeryüzü O'nun tasarrufundadır. Gökler O'nun kudret eliyle dürülmüş olacaktır. O, müşriklerin ortak koştuklarından yüce ve münezzehtir.'' 

10 Temmuz 2012 Salı

VAHDÂNİYET

Yaratıldığı andan itibaren akıp giden, ahenkli, seyri hiç aksamayan, nizâm içinde ve içiçe  olan kâinat sadece tek bir kudretin eseri olduğunu ifade ve izah için kâfidir. 

9 Temmuz 2012 Pazartesi

BEKÂ

Allah'ın(cc) varlığının sonu yoktur, ebedîdir. Kur'an-ı Kerim'de buyurulur; ''O'ndan başka ilâh yoktur, O'nun zatından başka herşey yok olacaktır. Hüküm O'nundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz.'' Kasas Sûresi(88) 

''Yeryüzünde bulunan her canlı yok olacak, ancak azâmet ve ikram sahibinin zâtı bâki kalacak.'' Rahman Sûresi(26-27)

Bekâ sıfatının bu dünyada tecellisi yoktur. Bunun için dünyada herşey adeta bir devremülk gibidir. Zira Cenâb-ı Hak bu sıfatını, yani bekâ sıfatını yalnız Kendisine tahsis buyurmuş ve mahlûkâtını fanilikle memul kılmıştır. 

6 Temmuz 2012 Cuma

KIDEM

Varlıkların sebep, netice münasebetlerine bağlı olarak, onların bir ilk sebepten başlaması da mantıkî bir zarûrettir. O Allah(cc) ki, O'nun(cc) yüce varlığının başlangıcı yoktur. Herşeyin başlangıcı O'dur(cc). O(cc) kadim ve ezelidir. 

Âyet-i kerime buyurur; ''O evvel, âhir, zâhir ve bâtındır.'' Hadid Sûresi(3) 

Efendimiz(sav) buyurur; ''Bidâyette Allah vardı, O'ndan önce bir şey yoktu.''

4 Temmuz 2012 Çarşamba

VÜCÛD

Allah(cc) vardır ve varlığı hiçbirşeye muhtaç değildir. Bu itibarla Vacib'ul Vücûd denir. Cenâb-ı Hakkın dışında bütün mahlûk, O'nun(cc) yarattığı  mahlûkâttır. ''Allah ki, O'ndan başka ilâh yoktur, O diridir, Kayyûm'dur. Kendisine ne uyku gelir, ne uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi O'nundur.'' Bakara Sûresi(255)

3 Temmuz 2012 Salı

ALLAH'A(CC) İMAN

Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri yoktan var eden kâinatın hâlıkı Allah-ü Teâla'yı kâmil manada idrâke insanın aklı kâfi gelmez ve âciz kalır. 

27 Haziran 2012 Çarşamba

KELİME-İ ŞEHADET VE İMAN ESASLARI

Kelime-i şehadet, bir ferdin İslâm'a dâhil oluşunda ilk merhaledir. O Allah'ın(cc) varlığı ve birliği ile birlikte Âhirzaman Nebisi'nin(sav) de risâletini tasdik edip, O'na(sav) kendi nefsini şahit tutması manasında mübarek bir inanç cümlesidir. Bu itibarla kelime-i şehadet dinin temeli ve istinahgâhıdır. 

25 Haziran 2012 Pazartesi

BEŞ TEMEL ESAS

İslâm, beş temel esas üzerine bina edilmiştir;

22 Haziran 2012 Cuma

İSLÂM'DA MÜKELLEFİYET

İslâm, itikat ve amel-i salihlerden oluşur. Buna göre İslâm nazarında insanoğlunun mükellefiyeti itikadi ve ameli olmak üzere iki kısma ayrılmıştır.

20 Haziran 2012 Çarşamba

İSLÂM'IN BEREKETİ

İslâm, aklı en güzel şekilde istikâmetlendirir. Onun vahye bağlı kalmasını ister. Çünkü vahye bağlı kalmayan ve vahiy ile terbiye edilmemiş aklın, tarih içinde ne saçmalıklar ortaya koydukları herkesçe malûmdur. İslâm; kula, kul hakkının affedilmediğini bildirerek, daima muhatabının da durumunu gözettirmiştir. Hatta ''Komşusu açken tok yatan bizden değildir,'' düstûru ile kendisinden evvel başkasını düşünmeyi öğretmiştir.

19 Haziran 2012 Salı

HAK VE HUKUK DİNİ

İslâm'ın üzerinde durduğu en önemli meselelerin biri de hak ve hukuktur. Öyle ki, Allah(cc) indinde şirkten sonra affedilmeyen ikinci husus kul hakkı olarak beyan edilir. Hatta Hz.Peygamber(sav) vefatı ile neticelenen ağır hastalığı esnasında dahi bu hususa dikkat çekmiş ve bizzat kendisi bitab haline rağmen mescide giderek, ashabı ile helâlleşmiş ve şöyle buyurmuştur;