10 Haziran 2011 Cuma

SADAKATLİ OLMAK

            Sadakat; sıdk, doğruluk anlamlarına geldiği gibi, verdiği sözde durmak, ahdini bozmamak anlamlarına da gelir. Bilindiği üzere, ruhlar aleminde Yüce Allah(cc) ruhları biraraya toplayıp, onlara şöyle bir sual sorar; ''Ben sizin Rabbiniz değil miyim?'' Ruhlar da; ''Evet, Sen bizim Rabbimizsin!'' diye yanıtlar. Rabbimiz; ''Siz kime kulluk eder, yardımı kimden dilersiniz?'' diye sual buyurunca ruhlar; ''Yalnız Senden yardım diler, yalnız Sana kulluk ederiz'' derler. Hatta Mevla'dan sorarlar; ''Bunun karşılığı ne?'', Allah(cc) buyurur; ''Cennet''.
Şu ayet-i kerime bu ahitleşmeye kamildir; denmiştir ki, ''Evfu bi ahdi, ufi bi ahdiküm'' yani ''Siz sözünüzü tutun bana karşı vefalı olun ki, Ben de size vefalı olayım''. Bilindiği üzere insanın şu dünyaya geliş ve yaşayış sebebi; imtihandır, ruhlar aleminde verdiği sözde durup, durmamasıdır.Allah(cc) kulunu imtihan etmeyi murad buyurmuştur. Belli zamanlarda ve belli bir müddet kalmak için dünyaya göndermiştir ki, kullarının imtihanı başarıp başaramayacağı işte bu alemde yaptıklarıyla alakalıdır. Kullardan öyleleri olur ki; o misak günü ruhlar aleminde Rabbine verdiği söze sadık kalarak, kulluğundan asla taviz vermez, ya da taviz vermemeye gayret eder. Böylece sıdk ve sadakatini izhar eder. Bazıları da o anlaşmayı, verdiği sözü hiç hesaba katmaz veya ciddiye almaz, kulluk sınırlarını korumaz, sadakatsizliğini gösterir. Denebilir ki, hayat boyu sadakat  gereken her hayırlı mevzunun temelinde ,Allah(cc)'a verilen kulluk vaadi yatmaktadır.
            ''Mü'minler içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var ki, işte onlardan kimi sözünü yerine getirip, o yolda canını vermiştir. Kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde sözlerini değiştirmemişlerdir.''Ahzab Suresi(23) 
            Allah(cc)'ın rızasını elde etmiş olanların dünyadaki vasıflarının başında sadakat sahibi ve sabırlı olmaları gelir. ''(Onlar) sabredenler, sadıklar, gönülden kulluk eden, hayır yolda infak eden ve seher vakitlerinde bağışlanma dileyenlerdir.'' Al-i İmran Suresi(17)
            ''Allah doğruları, doğrulukları yüzünden mükafatlandıracaktır.''Ahzab Suresi(24) Efendimiz(sav) buyurur; ''Ahdinde durmayan, verdiğini geri alan kişi kusmuğunu yalayan köpeğe benzer.'' 
            Ahde vefa İslam'ın şiarıdır. Allah(cc)'ın ahkamına riayet, sadakat; ibadet-i taatte sadakat ve devamlılık İslam'ın prensiplerinin temelini teşkil eder. Sadakat olmayan amel ve muamelatlar devamsızdır ve arzu edilen hedefe ulaştıramaz. Sadakatsiz insanlar başlattıkları işleri yarıda bırakmış ve sonuca varamamış kimselerdir. Onun içindir ki herhangi bir amaca ulaşmanın şartı, sabır ve sadakattir. Sadakatli insan; baş koyduğu işi sonuna kadar götüren veya götürme çabasında olandır ki, başta Allah(cc)'a kulluk olmak üzere 'hayırlı işi devam ettirirken ölmek var, fakat bu işten asla dönmek yok' der ve başlattığı hayırlı işi azimle yürütmeye, hedefe ulaştırmaya çalışır. 
            Konunun diğer bir yönü ise, ehl-i sadakat olan mü'min terk ettiği bir günaha asla dönmemekte kararlı olup,tevbesini bozmamakla da sadakatini izhar eder. Tevbe de, sebatta bir sadakat işidir. Doğruluk Rabbani sıfatların en büyüklerindendir. Doğruluk nerede, hangi konuda olursa olsun, kıyamette felahın vesilesidir. Allah(cc) şöyle buyurmuştur; ''Allah'tan daha doğru sözlü kim olabilir?''Nisa Suresi(87)
            ''Bu Rahman'ın vadettiğidir, peygamberler gerçekten doğru söylemişler, derler.''Yasin Suresi(52)
            Başta peygamberler olmak üzere, peygamberine yakınlıkları nispetinde mü'min istikamette olup, verdiği sözde sadık ve sadakatlidir. Bu vasıf Rabbani bir sıfattır ki, olmayanda hayır yoktur. Kararsız, güvensiz, istikrarsız  kimseler ne Hakk katında ne de halk arasında itibarı olmayan kimselerdir. Allah-ü Zülcelal'in cennetleri vadettiği kullar, Rabbine verdiği kulluk sözünde sadakatli olup, insanlar arasında da sıdk ve sadakatiyle tanınan takvalı kullardır. 
            ''Kitapta İsmail'i de an, O sözünde dosdoğruydu.''Meryem Suresi(54)
            ''Kitapta İdris'i de an, O dosdoğru bir nebiydi. O'nu yüksek makamlara yücelttik.'' Meryem Suresi (56-57)
            ''Ey özü sözü doğru Yusuf!''Yusuf Suresi(46)
            ''Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğrularla beraber olun.''Tevbe Suresi(119)
            ''Gerçek mü'minler onlar ki, ancak Allah ve Resulü'ne iman eden, ondan asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır.''Hucurat Suresi(15)
            Efendimiz(sav) buyurur; ''Siz doğru söylemeye(doğru sözünüzde sadakatli olmaya) söz verin, hayatınıza yalan karıştırmayın, Ben de size cenneti söz vereyim.''
            ''Daima doğruluğu araştırın. Doğrulukta helakinizi görseniz bile, muhakkak onda sizin kurtuluşunuz vardır.''
            Peygamberlik hakikati; sıdk dediğimiz, doğruluk ve sözünde durma gibi doğruluk çarkı ve esası üzerinde döner. Her peygamber doğru söyler ve söylediği doğruyu hayatında tatbik eder. Böyle olması da zaruridir. Zira, gayb aleminden emirler getirerek insanlığa tebliğ eden bu şahıslardan herhangi birinde en küçük bir yanılma ve yanlışlık olsaydı herşey alt-üst olurdu.
            Allah(cc) buyurur; ''Eğer (peygamber) Bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı, elbette onu kuvvetle yakalar, sonra da onun can damarını koparırdık(onu yaşatmazdık, sizden hiçkimse buna mani olamazdı)''Hakka Suresi(44-47) O(sav) ilahi emir ve nehiyler karşısında 'gassalın elinde bir meyyit' gibiydi. Rabbimiz bizleri de sıddıklardan eylesin inşallah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder