30 Aralık 2011 Cuma

TÂLUT VE CÂLUT

Hz.Davud'un(as) kıssasında, Tâlut'la Câlut arasında tezâhür eden bir savaş anlatılır. Bu savaşta Allah(cc) îman edenleri imtihan etmeyi murad eder. O zamanın peygamberi olan İşmoil(as) vasıtasıyla Cenâb-ı Hak'tan bir tâlimat gelir.

29 Aralık 2011 Perşembe

ASHÂB-I SEBT(CUMARTESİ ASHÂBI)

Ashâb-ı Sebt(cumartesi ashâbı) Mısır ile Medine-i Münevvere arasında, Kızıldeniz kenarında Medyen şehrinde yaşarlardı. Sayıları 70.000 kadardı. Bunlar cumartesi günleri ibadetten başka birşey yapmazlardı. Çünkü ibadetin dışındaki işler o gün için haram kılınmıştı.

28 Aralık 2011 Çarşamba

HZ.DAVUD(AS)

Hz.Davud(as) Kudüs'te doğmuş, tahminen yüz sene yaşamıştır. Hz.Davud(as)'a hem peygamberlik, hem de hükümdarlık verilmiştir. Hz.Davud'un(as) Kur'an'da 16 yerde adı geçmektedir. O'na(as) İbrani lisanıyla Zebur indirilmiştir. 

23 Aralık 2011 Cuma

HZ.İBRAHİM(AS)

Hz.İbrahim(as) Keldâni kavmine gönderilmiş, Hz.Muhammed Mustafa Efendimiz'den(sav) sonra, insanların en faziletlisidir. Hak Tealâ O'na(as) 'Halilim' yani 'dostum' diye taltif buyurmuştur. Kendisine on suhuf indirilmiştir.

20 Aralık 2011 Salı

HZ.SALİH(AS)

Hz.Salih(as), Hz.Âdem'in(as) 19.kuşaktan torunudur. Hz.Salih(as) Semud kavmine gönderilmiş bir peygamberdir. Semud kavminin helâk edilişleri dillere destandır. 

19 Aralık 2011 Pazartesi

HZ.HÛD(AS)

            Hz.Hûd(as) Sam'ın torunlarındandır. Âd kavmine peygamber olarak gönderilmiştir. Hz.Hûd(as) Ahkâf diyarında doğup, yetişti. Helâk oluşları bütün insanlığa ibret olan Âd kavminin yaşadığı bu diyar Yemen, Aden ve Umman arasındadır. Kur'an-ı Kerim'de Arâf, Hûd, Müminûn, Şuarâ, Fussilet, Ahkâf, Zâriyât, Kamer, Hâkka ve Fecr sûrelerinde Âd kavminden bahsedilmektedir.

16 Aralık 2011 Cuma

HZ.İDRİS(AS)

            Kur'an-ı Kerim'de ismi geçmeyen, ancak kendisine suhuf gönderilen Hz.Şit'in(as) torunlarındandır. İnsanlık tarihinde ilk defa dikiş dikme yani terzilik, İdris(as)'la başlamıştır.Kur'an-ı Kerim'de kendisiyle ilgili dört ayet vardır. 

14 Aralık 2011 Çarşamba

HZ.NÛH'UN(AS) KISSASINDAN

            Hz.Nûh(as) ulül azm peygamberlerdendir. Hz.İdris(as) semaya ref edildikten sonra insanlar hakikâti kaybederek, putlara tapmaya başladılar. Bunun üzerine Hz.Nûh(as) kavmine peygamber olarak gönderildi.

12 Aralık 2011 Pazartesi

YERYÜZÜNDE İLK CİNAYET

            O zamanın şartları ve Allah'ın(cc) emr-i ilâhisi ile evlenme usulü şöyleydi; Bir batından doğan çocuklar kardeş sayılırlardı ve evlenmeleri haramdı. Ancak diğer batından doğanlarla evlenebilirlerdi. Bu durum şöyle beyân olunur;

7 Aralık 2011 Çarşamba

CENNETTEN TARD EDİLİŞ

            Allah-ü Tealâ kullarını imtihan etme muradını, Hz.Âdem'le(as) tatbik mevkiine koymuştur. İnsanın Allah'ın(cc) emrine tâbi olmasını engellemeye çalışan nefis, onunla ilk mücadelesine şeytanın vesvesesiyle cennette başladı. 

6 Aralık 2011 Salı

HZ.HAVVA'NIN(RA) YARATILIŞI

            ''Sizi tek bir candan(Âdem'den) yaratan, ondan da, yanında huzur bulsun diye eşini(Havva'yı) yaratan O'dur.'' Araf Sûresi(189)

5 Aralık 2011 Pazartesi

İBLİS'İN DURUMU VE İMTİHAN

            İblis bir zamanlar meleklere hocalık edecek derecede ilim sahibiydi. Bu sebeple mümtaz bir mevkii vardı. İbadet hususunda da çok hırslı olup, içinde bulunduğu varlıklar arasında en çok ibadet edenlerdendi. Bu açıdan ona 'haris' yani 'hırslı' manasına gelen bir isim de izâfe edilmiştir.

4 Aralık 2011 Pazar

MUHABBET

1.Cenab-ı Hak ayet-i kerimede mealen şöyle buyurur; ''İman edenlerin Allah'a olan muhabbetleri gayet şediddir(çok şiddetlidir).'' Bakara Sûresi(165)

1 Aralık 2011 Perşembe

HZ.ÂDEM(AS) KISSASINDAN

1.Allah-ü Tealâ ezelde yalnız Kendisi mevcut iken bilinmeyi murad etti, sıfatlarının tecellisiyle bu kainatı yarattı. Cenâb-ı Hakkın bilemediğimiz ve idrak edemediğimiz bütün ilâhi sıfatlarının üç kâmil tecelli mekânı vardır. 
     a.Kâinat
     b.Kur'an-ı Kerim
     c.İnsan

30 Kasım 2011 Çarşamba

MENKIBE

           Rivayete göre; ''Malik, oğlun Avf esir düştü,'' dediler. Bu acı haberi alan baba ve annenin kalbine kor düştü adeta. Baba bu ateşe dayanamadı ve her derde derman Efendimiz'in(sav) yanına giderek, durumu anlattı. O(sav), ''Sabret, Allah Avf'a bir çıkış yolu yaratacaktır,'' buyurdu.

29 Kasım 2011 Salı

RABBİM BENDEN RAZI MI?

            Anne karnı ayrı bir dünya, dünyaya geldik burası apayrı bir dünya. Sonra kabir alemi, o da ayrı bir alem. Sonra mahşer yerinde toplanma ve hayatın hesabını verme. Ve, ya cennet ya da cehennem.

28 Kasım 2011 Pazartesi

TERBİYE

            Bu dünya bir ahiret dershanesidir. Bu dershane pek çok imtihan malzemeleriyle doludur. Bir yönüyle bu dünya bir vitrindir. Cenab-ı Mevla'nın El-Musavvir esmasının tecellileri ile doludur. Bunca insan, hayvanat, nebatat çeşit çeşit suretlerle yaratılmıştır. İki tane aynı şey yoktur. Hatta yapılan tespitlerle kar tanelerinin dahi ayrı ayrı motifler şeklinde olduğu vurgulanmıştır. Parmak izlerinin herkeste ayrı ayrı oluşu pek çok esma-i ilahinin tecellisi ile beraber, El-Musavvir esmasının azametinin sınırsızlığını izhar etmektedir.

TASAVVUF SANATI

            Mümin; ''Cenab-ı Hak ve Peygamber Efendimiz(sav)  benden ne istiyor, nasıl olmamı istiyor?'' diye çok düşünmelidir. Onların istediği; kamil insan, olgun insan, güzel insan. Mahlukatın en şereflisine yakışır vasıflara sahip bir insan modeli. Kur'an-ı Kerim bize kamil insan vasıflarını bildiriyor. Kur'an'ı yakından tanımamız lazım. Efendimiz(sav) Kur'an'ı tatbikatta zirve. Kur'an'ı yaşamak ve kamil insan olmak istiyorsak, hayatımızın her safhasını O'nun(sav) haliyle mizan etmek durumundayız. Cenab-ı Hak Nisa suresinde(80) ''Resulullah'a itaat edin'' buyuruyor. Allah Resulü'ne(sav) itaat, Allah'a(cc) itaat olmuş oluyor. 

25 Kasım 2011 Cuma

İSLAMIN ŞAHİTLERİ

            Edep, insanın bütün muamelatını içine alır. Yani, her muamelatımız edebe muhtaçtır. Edeple ameller taçlanır, değer üstü değer kazanır ve güzel ahlakın da zirveleşmesini sağlar. Güzel ahlak ve edep örneği bir kölenin kıssası;

23 Kasım 2011 Çarşamba

AMENTÜ BİLLAH

            Cenab-ı Mevla ''oku'' diyor. Allah'ın(cc) kitabını oku, kainatı oku, sebeplere nazar ederek müsebbibi oku, sanatta sanatkarı oku, nimette Mün'im-i Hakiki'yi oku, besmeleyi oku. Besmeleyi okuma, kalbe, hale ve halka yansıtabilme kulu selamete götürür. İlim kalbde olursa insanı selamete götürür. Kalbde olmazsa helaka sebep olur. Marifetullahta derinleşebilmek tefekkürle sağlanır. Esas ilim takvaya yaklaştırandır.

22 Kasım 2011 Salı

MÜCAHEDE

            ''Uğrumuzda mücahede edenleri, yollarımıza yöneltiriz. Gerçekten Allah, iyi davrananlarla beraberdir.'' Ankebut Suresi(69)     

MURAKABE

''Allah, gözlerin hain bakışını ve kalblerin gizlediğini bilir.'' Mü'min Suresi(19)
''Şüphesiz Rabbin, gözetlemededir.'' Fecr Suresi(14)
''Namaza kalktığında seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah'a tevekkül et.'' Şuara Suresi(217-218-219)

KALB

            ''Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar(putlar), fal ve şans oyunları birer şeytan işi pisliktir. Bunlardan uzak durun ki, kurtuluşa eresiniz.'' Maide Suresi(90) 
            ''Hayır, bilakis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir.'' Mutaffifın Suresi(14) 

18 Kasım 2011 Cuma

TAKVA

            Kur'an-ı Kerim'de kalbe nispet edilen kavramlardan biri de takvadır. Takva; nefse zarar verebilecek her şeyden, ciddi ve titiz bir şekilde korunmak ve sakınmak anlamlarına gelir. Şer-i örfte ise, kişinin taatte bulunması ve bu surette ahirette zarar ve elem verecek şeylerden kendini iyice koruması diye tanımlanır.

17 Kasım 2011 Perşembe

İLİM

            Hz.Enes'den(ra) rivayetle Efendimiz(sav) şöyle buyurmuştur; ''İlim öğrenmek için yolculuğa çıkan kimse, evine dönünceye kadar Allah yolundadır.'' İlim, bir nevi cihaddır. Çünkü cihadın gayesi insanlara İslam'ı duyurup, ulaştırmaktır. Bunun en önemli vasıtası da ilimdir.

16 Kasım 2011 Çarşamba

KABZ VE BAST

            Kabz(sıkıntı) ile bast(genişlik), geceyle gündüzün birbirini takip ettiği gibi, salikin halinde birbirlerini takip ederler. Salik bu iki halin dışına çok az çıkabilir. Her iki halde de en isabetli olanı, kulluğun gereklerini eksiksiz yerine getirmeye çalışmaktır. Her iki halin de geliş sebepleri vardır ki, salik bunları tespite çalışmalıdır. Bazılarını büyükler şöyle beyan etmişlerdir;

15 Kasım 2011 Salı

ŞÜKÜR

            Şükür üç yolla ifa edilir; hali, kali, fiili. Şükür; görülen her hangi bir iyiliğe karşı gösterilen memnuniyet ve minnettarlık manalarına gelir. Istılahta ise, insana bahşedilen duygu, düşünce, aza ve cevarihi, yaratılış gayesine uygun istikamette kullanmaya denir ki, kalple, lisanla ifa edilebileceği gibi bütün uzuvlarla da yerine getirilebilir.

14 Kasım 2011 Pazartesi

TEFEKKÜR

            Varlıkta görülen ilim, kudret, rahmet esintileri kendilerine ait değildir. Canlıların en büyüğü sayılan balina, denizde mikroskobik mahluklarla beslenir. Yavrusuna günde yüzlerce kilo süt emzirir. En büyüğü en küçüğe muhtaç eden, bir aslanı küçük bir yavruya boyun eğdiren kudret ve şefkat, hiçbir varlığın kendine ait değildir.

10 Kasım 2011 Perşembe

KİBİR İLE İLGİLİ MENKIBELER

            Beyazıd-i Bistami Hazretleri birgün uyuz bir köpeğin yanından geçerken eteklerini toplamış. Köpek tarafından bir ses duymuş; ''Ey Beyazıd! Bu etek toplayışın, eteklerinin kirleneceği endişesiyle ise, bir tas su ile temizlenir. Fakat dikkat et, eğer kibrinden ötürü ise, yedi derya birleşse gönlündeki kibir kirini temizleyemez.''

KİBİR

            Nefse ait sıfatlardan biridir kibir. Batıni ve zahiri olmak üzere ikiye ayrılır. Batıni kibir, nefisteki ahlaktır. Zahiri kibir ise, azalarda görülen kibirdir.

3 Kasım 2011 Perşembe

NEFİS İLE İLGİLİ MALUMATLAR

            ''Nefsini tanıyan Rabbini tanır!'' İnsan nefsini nasıl tanıyacak, nefis ne demektir? Bu dünyaya ne için geldin? Nereden geldin? Nereye gidiyorsun? Mevla seni ne için yarattı, saadetin ve şekavetin nedir? İnsan bu sorularla başbaşadır. Bu sorulara cevap verme mesuliyetindedir. Her akl-ı selim kişi bu soruları nefsine sorup, cevabını arama mecburiyetindedir. 

31 Ekim 2011 Pazartesi

KAFİR, MÜNAFIK, MÜRTED VE ŞEYTANA AİT SIFATLAR

               Hased, kibir, kin, isyan gibi hayra engel olup, şerre sebep olan şeytani vasıflar diyebileceğimiz bazı sıfatlar, iblisten zuhur etmiştir ve Cenab-ı Hakkın rahmetinden kovulup, gazabına uğramaya sebep olan sıfatlardır. Şeytanın, taşıdığı bu kötü vasıflar sebebiyle Allah'ın(cc) rahmetinden kovulması, ferasetle olaylara bakan insana büyük ders vermektedir. O iblisin de imanı vardı, itikatı tamdı. İlmi, ibadeti belki biz müminlerden fazlaydı. Ancak hiçbiri fayda etmedi. Hasedi, kibri sebebiyle maneviyatına ait herşey akim kaldı. Adeta alayı illiyyeden, esfeli safiline yuvarlandı.

26 Ekim 2011 Çarşamba

MUHABBETULLAH

            ''İman edenlerin Allah'a karşı sevgileri ise herşeyden daha sağlam ve kuvvetlidir.'' Bakara Suresi(165) 

24 Ekim 2011 Pazartesi

ZÜHD

1. Dünyevi hazları terk edip, cismani(helal olmayan) meyillere karşı koymak.
2. Dünya lezzetlerine karşı alakasız kalıp, kıymet vermemek. Davranışlarında takvayı esas tutup, şer-i hükümlerden taviz vermemek.

20 Ekim 2011 Perşembe

DÜNYA

            Dünya, içinde bulunduğumuz alemin adı olmakla beraber farklı anlamlara da gelir. ''Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden başka birşey değildir. Allah'ın azabından korkanlar için elbette ahiret yurdu daha hayırlıdır. Dünya hayatının faniliğine hala akıl erdiremiyor musunuz?'' En'am Suresi(32)

18 Ekim 2011 Salı

İNSAN-I KAMİL

            İnsan vücudu, kalbin süslü ve değerli bir örtüsüdür. İnsan kalbi, Allah-ü Teala Hazretlerinin sevgisinin yeri ve marifetullah hazinesinin merkezidir. Böyle olunca bu, cihanın özü hatta, özünün özüdür. Rabbini bilen, marifetullah, muhabbetullah deryasına dalan o insanın kalbi, Allah'ın(cc) beyti olmuştur.

11 Ekim 2011 Salı

MARİFETULLAH

MARİFETULLAH EHLİ OLMANIN BEŞ YOLU;
1. Sıfat ve esma-i ilahi ile,
2. Resulullah'ı(sav) tanımakla,
3. Kur'an-ı Kerim'i tanımakla,
4. Tefekkürle,
5. Vicdanla, bu da Allah-u alem akıl, nakil ve vicdanın birleşerek müzakeresi ile olur. 

10 Ekim 2011 Pazartesi

SEYR-İ SÜLUK VE NEFSİN MAKAMLARI



            Süluk kelimesi birçok anlamlar ifade etmekle beraber, tasavvufi anlamda seyr-i süluk bir yola girme, bir kimseyi veya bir yönü takip etmedir. Bir düşünce ve bir sisteme bağlanma anlamındaki süluk sözcüğünden mürekkep olan seyr-i süluk ifadesi, belli bir usul dairesinde hayvani ve cismani arzulardan uzaklaşıp, kalb ve ruhun hayat çizgisinde gönül ayağı ile Allah'a(cc) yürümenin ve O'na(cc) vasıl olma yollarını araştırmanın ve böyle bir vuslata erebilmek için mesavi-i ahlakta diyebileceğimiz fena huylardan uzaklaşmanın ve Kur'ani ahlakla ittisaf etmenin ünvanı olarak değerlendirilmesidir. 

7 Ekim 2011 Cuma

HASED VE HIRS

                 Hased, çok kötü bir vasıf olup, ilk şeytandan zuhur etmiştir. Şeytanın cennetten tard olmasına sebep olan hased,çok tehlikeli bir hastalıktır.

6 Ekim 2011 Perşembe

RİYA

            Riya; büyük bir hastalıktır, tedavisi vaciptir. Tam manası ile iyileşmez. Çünkü; öyle bir hastalıktır ki, insanın kalbinin mizacı ile karışmış ve kalbinde kuvvet bulmuştur. Çok zor tedavi olur.

5 Ekim 2011 Çarşamba

TEHECCÜD

             Gecenin siyah zülüfleri arasında gözyaşları ve teheccüd; gözyaşı, ihlas ve samimiyet sahibi, bağrı yanık, ciğeri dağlanan insanlar için bir boşalma ameliyesidir. O, dünyada dayanılmaz hale gelen aşk-ı ilahi ateşinin ızdırabını bir nebze dindirirken, ahirette cehennemin alevlerini söndürecek tek iksir de olacaktır.

İRADE-MÜRİD VE MURAD-MÜRŞİD

            İsteme, dileme, arzu ve isteklerin gerçekleşip ortaya konması yeteneği veya iki şeyden birini tercih etme manalarına gelen irade; hayatını kalb ve ruh seviyesinde yaşatanlarca nefsin isteklerini aşma, bedenin arzularına baş kaldırma, Hakk'ın rızasını ve hoşnutluğunu kendi istek ve dileklerine tercih ederek, kendine rağmen her yerde ve her durumda O'nda(cc) ve O'nun(cc) muradında fani olma şeklinde anlaşılmış ve tarif edilmiştir. 

4 Ekim 2011 Salı

ZİKİR

                      Zikir; anmak, hatırlamak, yadetmek manalarına gelir. Zikir; 'zikrullah' tanımıyla baktığımızda  Allah'ı(cc) anma, yadetme, hatırlama anlamındadır. Zikrullah kelimesi pek çok nev-i zikri içine alır.   Kur'an okumak, namaz, Allah'ın(cc) zat ismi ve diğer esma ve sıfatları ile zikretmek, ilm-i ilahi tahsili, tefekkür kanalı ile Allah'ın(cc), azamet ve ceberutunu, sanat-ı ilahiyeyi temaşa  bir zikrullahtır.

İDEAL İNSAN

                                                                                               
                    İdeal insan, başkasının derdi ile dertlenendir. Allah Resulü'nün(sav) hali böyle idi. Birgün mübarek başını yere koymuş, alnı secdede ağlıyor, ağlıyor ve 'ümmetim, ümmetim', diyordu. Derken Cebrail(as) geliyor ve ''Allah'ın(cc) selamı var Ya Resulallah!'' diyor, neden ağladığını soruyordu. Cenab-ı Mevla pekala, Resulünün neden ağladığını biliyordu.

3 Ekim 2011 Pazartesi

İRŞAD

                                              
EMR-İ BİL MARUF, NEHY-İ ANİL MÜNKER
                  İrşad, ilk insan ve ilk peygamber olan Hz.Adem'le(as) başlamıştır. Bu yol Hz.Adem'le(as) açılmış, ardından nice peygamberler takip etmiştir. Zira insanlığın nebilere ihtiyacı vardır. Gönderilen her peygamber o günün ve devrin şartlarına göre emr-i bil maruf, nehy-i anil münkerde bulunmuşlardır.

30 Eylül 2011 Cuma

TESLİMİYET

                  Ashab-ı kiramla Hz.Peygamber(sav) arasındaki sevgi ve saygıya dayalı teslimiyet ve eğitim anlayışı, tasavvufta şeyh-mürid ilişkilerinde gündeme gelmektedir. Müridden, şeyhine kayıtsız şartsız itaat ve teslimiyet istenmektedir. Manevi yükselişin, terakkinin, ancak bu muhabbet ve teslimiyetle olacağı vurgulanmaktadır.

29 Eylül 2011 Perşembe

SABIR

                     Sabır, insan hayatında en elzem olan bir vasıftır. Hemen her mahluk sabra muhtaçtır. Hassaten insanlık sabra muhtaçtır ki, sabrın olmadığı yerde başarı, zafer söz konusu olamaz. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de sabırla ilgili pek çok ayet-i kerime vardır ki, ehemmiyetine binaen Yüce Mevla sabra teşvik edici ve sabredenlerin akıbetini beyan edici mesajlarla kullarını haberdar etmiştir. İnsanın üç türlü sabra olan ihtiyacı hava kadar, su kadar elzemdir. Bunları kısaca şöyle özetleyebiliriz;

28 Eylül 2011 Çarşamba

RIZA-İ İLAHİ

                    Rıza; insan kalbinin başa gelen hadiselerle sarsılmaması ve kaderin tecellileri karşısında huzur duymasıdır. Diğer bir yönüyle, başkalarının üzülüp müteessir olduğu, şaşırıp dehşete düştüğü olaylar karşısında, gönül mekanizmasının sükun ve itminan içinde olmasıdır.

26 Eylül 2011 Pazartesi

SIDDIKİYET

                        Sadakat ve doğrulukta en ileri oluş, peygamberlik mertebesinin bidayeti, bütün peygamberlerin müşterek sıfatı, velilik mertebesinin nihayeti olan makam, Hz.Ebubekir'in(ra) namı ve sıfatıdır. 

23 Eylül 2011 Cuma

TASAVVUFA YANSIYAN PEYGAMBER HASLETLERİ

 Tasavvuf sekiz peygambere ait şu sekiz haslet üzerine kurulmuştur;