21 Haziran 2011 Salı

İKTİSATLI OLUP, İSRAF ETMEMEK

            İktisat ve israf birbirine zıt kavramlardır. İslam her hususta iktisatlı olmayı ve israftan kaçınmayı beyan eder.
''Bir de akrabaya, yolcuya, yoksula hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp, savurma.''İsra Suresi(26)
''Zira böylesine saçıp, israf edenler şeytanların dostlarıdır. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.''İsra Suresi(27)
''Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır(kaybettiklerinin hasretini çekersin).''İsra Suresi(29)
''Ve onlar ki, harcadıklarında ne israf(ederler), ne de cimrilik ederler. İkisi arası bir yol tutarlar.''Furkan Suresi (67)
            Malı Allah(cc)'ın uygun görmediği, yasakladığı yerlere dağıtmaya, harcamaya 'israf' denir. İslam'da israf haramdır, bir kalb hastalığıdır. Pekçok ayet ve hadiste cimrilik ve israf zemmedilmiştir. Buna mukabil Kur'an-ı Kerim'de ihsan eden(muhsin)ler methedilmiştir.
            Kıyamet gününde herkes şu dört suale cevap vermedikçe hesaptan kurtulamayacaktır;
            1.Ömrünü nasıl geçirdiği,
            2.İlmiyle nasıl amel ettiği,
            3.Nasıl kazandığı ve nerelere harcadığı,
            4.Cismini, bedenini nerede yorduğu ve hırpaladığı.
            Kur'an'da firavun için (o israf edenlerdendi) ve Lut(as) kavmi için de (Siz israf eden kavimsiniz) denmektedir. İsraf çok yönlü tezahür eder. Zamanı değerlendirmemek zaman israfı olduğu gibi, sağlığın, gençliğin, boş vaktin, ömrün kıymetini bilmeyip, yersiz, gereksiz, masivada kullanmakta ayrı ayrı israftır. Kur'an'da mü'minler için, 'onlar lağviyattan yüz çevirirler' buyurulur. Lağviyat; boş iş,  yersiz meşgale, nefesleri, zamanı gereksiz, yersiz şekilde zayi etme anlamlarına gelir ki, mü'minin bu duruma düşmeyeceği yada düşmemesi gerektiğine işaret edilir. Lağviyatın, masivanın her nev'i israftır. İsraf, zemmedilmiş bir şeytan sıfatıdır.
            İsraf; malı yok etmek, faydasız hale getirmek, din ve dünyanın mübah işlerine faydasızca sarfetmektir. Yani,  dince mübah sayılan şeyler olsa da bu mübahlarda aşırı, yersiz, gereksiz olarak harcamaktır. Bilhassa haramlara harcamak, yemede, giymede, ev eşyası, binek vb her hususta aşırılığa gitmek, ihtiyacın dışına çıkmak, israftır.
            Efendimiz(sav) bir dere kenarından geçerken, abdest alıyor. Suyu gayet itinalı kullanıyor. Yanındaki sahabeler 'Burdada mı iktisat Ya Resulallah?' deyince, 'Evet, dere de olsa iktisatlı olup, israf etmemeli' buyuruyor. Burada Efendimiz(sav) 'derya kadar mala mülke sahip olsanız da, bunları harcarken israf etmeyin, itidalli olun, yoksa sorumlu olursunuz' demek istemiştir.
            O Yüce Resul(sav) 'midenizin üçte birini yemek, üçte birini su, üçte birini de nefes için ayırın' buyurmuş ve yemek hususunda israftan uzak olmaya ve sağlıklı beslenmeye işaret etmişlerdir. Tasavvufta 'kıtlet-i kelam, kıtlet-i neam, kıtlet-i taam' kuralı vardır. Yani az konuşma, az uyuma, az yeme bir kaidedir. Böylece israf önlenmiş olur, bu tür israf mübah israflardandır. İnsanın en kıymetli sermayesi ömrüdür. O, kendisine ayrılan ömürle ya cennetleri kazanacak, yada ömrünü çarçur ederek, cezaya müstehak olacaktır. Onun içindir ki, o nefesleri, ömrü, zamanı israf çok büyük, telafisi mümkün olmayan kayıptır. Unutulmamalıdır ki, haramın cezası olduğu gibi, helalin de suali olacağının haberleri vardır. Evet, nasıl olsa helal, mübah deyip israf etmemeli, dikkatli olmalıyız. Bu hususta nefislerine yenik düşenlerden olmamalıyız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder