27 Mayıs 2014 Salı

MENKIBE


Cennetliklere komşu yapan 'Kazaya Rıza'

İnsan bazen ekonomik darlıklara, ailevi zorluklara, sıhhi rahatsızlıklara maruz kalabilir. İşte bu zorluk ve darlıkların yaşandığı devrelere 'kazaya rıza devri' denir ki, hayatımızdaki gerçek imtihanlar da bu zorluklarla dolu devrelerde söz konusu oluyor. 

Sıkıntı ve musibetlere maruz insan Rabbin rızasını kazanmayla yüz yüzedir ve bir fırsattır. Hz.Musa(as) Tur'daki münacatında der ki; Rabbim sen kullarından ne zaman razı olursun bildir de ben de kullarına onu bildireyim, hal ve hareketlerini rızanı kazanacak şekilde düzeltsinler. 

16 Mayıs 2014 Cuma

SABIR

Sabır beraberinde neler getirir?
1.Sabırlı insan merhametlidir.
2.Sabırlı insan affedicidir.
3.Sabırlı insan geçimlidir.
4.Sabırlı insan infak ehlidir.
5.Sabırlı insan kanaatkârdır.
6.Sabırlı insan kolay kolay kimseyi kırmaz ve kırılmaz.
7.Sabırlı insan kul haklarına karşı duyarlıdır.
8.Sabırlı insan şükür ehlidir. Sıkıntı içinde olsa da şikayet etmez. 
9.Sabırlı insan günah işlememe hususunda azimli olur. Takvalı olma konusunda sabrın yeri büyüktür.
10.Sabırlı insan ibadet-i taata devam hususunda da başarılı olur velhasıl sabır bütün güzelliklerle beraberdir

2 Mayıs 2014 Cuma

MUAMELÂTTA TAKVA

Muamelâtımız hususunda da takvaya muhtacız. Muamelâtımızda takva dairesi içinde olursak hem günahtan korunmuş oluruz, hem de ibadet hükmüne geçer.

1 Mart 2014 Cumartesi

İBADETTE TAKVA

İbadetlerde takva esastır. Takvası olmayanın ibadetleri geçersiz olma ihtimaliyle baş başadır. İbadeti geçerli kılan ihlas ve takvadır. Hatta denilebilir ki, ihlasla icra edilen bir ibadet takvaya muhtaçtır. Takva bir zırh gibi ihlasla eda edilen ibadettin sevabını koruyacaktır.

26 Şubat 2014 Çarşamba

İMANDA TAKVA

İman takva ile mayalanmazsa kişinin amellerindeki bozukluklar devam eder. Sonra da iman zayıflayıp faydasız bir hale gelir. Cehalet ve hurafeye teslim olur. Bu bakımdan imanda takva son derece mühimdir.

18 Şubat 2014 Salı

İNTİSAB VE BEYAT

İntisab, tasavvufta talip denilen mürid adayının şeyhe ve onun vereceği emirlere bağlı kalması, bağlı kalacağına dair söz vermesi demektir. İntisab, insanın daima hürmet ve bağlılık duyacağı bir büyükle bulunmaya azmetmesi ve onun nasihatlerini ve manevi eğitimini tamamlamaya bir taahhüdde bulunmasıdır.

4 Şubat 2014 Salı

MEVLÂNA HÂLİD ZİYÂÜDDİN BAĞDÂDİ(KS)

İlmi, irfanı ile meşhur bu Hak Dostu hac farizasını edâ maksadıyla yola çıkar ve Şam'a uğrar. Bir Kadîri şeyhinden Kadîri dersi alır. Aynı zamanda icazet de verilir. Haccı edâ ettikten sonra dönüşte Süleymaniye'ye gelir. Muhammed Derviş Azimâbâdi Hazretleri ile görüşür. O da Hindistan'da Abdullah Dehlevi Hazretleri'yle görüşmesini ve O'nun hizmetinde, sohbetinde bulunmasını ısrarla tavsiye eder.

25 Ocak 2014 Cumartesi

HACE ALÂADDÎN-İ ATTÂR(KS)

Buhara'lı zengin bir ailenin oğludur. Zahir ilme meraklı olup; devam ettiği Buhara Medresesi'nde altında eski bir hasır, başı için tuğladan bir yastık ve kitabını koymak için tahtadan bir rahlesi mevcuttu. 

Genç yaşında derviş olmuş, aileden gelen zenginlik gururunu kırmak için Hazret ona elma satmasını emretmişti. Alâaddîn söyleneni yaptı. Fakat kardeşleri gururlarına ve zenginliklerine yediremeyip Alâaddîn'e hitapta bulundular, dayak attılar. 

Bunun üzerine Alâaddîn ağlayarak; ''Benim efendim elma sat dedi. Satacağım, hem nerede derse orada. Dükkânınız önünde bağıra bağıra satacağım. Ne yaparsanız yapın, ben efendimin emrini yerine getireceğim,'' dedi. 

Sonra dergâha geldi. Onun nefsini kırdığını gören Hace Hazretleri ''Oğlum Alâaddîn! Elma satma işi tamam. Kardeşlerinin nefsinin kabardığını, senin nefsinin geberdiğini gördüm. Bundan böyle sohbetlere devam et, ilmini irfanını tamam et. Cenâb-ı Hak muinimizdir,'' buyurmuş. 

Böylesi teslimiyeti, sadakât ve azmi sebebiyle Hak dostları kervânına dahil olmuş ve pek çok kimsenin hidayetine vesile olmuştur 

Sözleri;
Bu yola giremeyenlerin yolunu kesen, kendi benlikleridir. İnsanların külli ilme ulaşamayışları kendi cüz'i ilimlerinden  geçemeyişlerindendir. İradesini Hakkın iradesinde, kudretini Hakkın kudretinde yok etmeyen Hakka varamaz. 

14 Ocak 2014 Salı

ŞEYH BAHAÜDDİN NAKŞİBEND(KS)

Bahaüddin Nakşibend Hazretleri'nin teslimiyetinden bir örnek; Bir gün Bahaüddin Nakşibend Hazretleri hocasını görme arzusuyla yollara düşer. Mevsim kış, omuzunda kürk ve ayağında çarıkla binbir çile ve zorlukla hocasının bulunduğu mescide ulaşır.

Bundan sonrasını Hazret'ten dinleyelim; Oraya vardığım zaman Seyid Hazretleri'ni ve dervişleri toplu olarak oturmuşlar buldum. Şeyhim Emir Külal Hazretleri'nin mübarek nazarları bana ilişince; ''Bu kimdir?'' diye sordu. Beni tanıyınca da; ''Onu buradan derhal dışarı atın!'' diye işaret etti.

1 Ocak 2014 Çarşamba

HİZMET

Kur'an-ı Kerim'de Mevlâ buyurur; ''Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.'' Â-li İmran Sûresi(104)

Müfessirler genelde bu ayetin farz-ı kifaye olduğuna hükmetmişlerdir.

Tebliğde dikkat edilecek en mühim husus ise yine Kur'an'daki şu ayet-i kerime ile belirlenmiştir; ''Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz? Allah katında en büyük günah, yapmayacağınız şeyleri söylemenizdir.'' Saff Sûresi(2-3)

Bu ayetten yola çıkan Hak dostu müfessirin beyânı ise şöyledir; yapmadığını ve yapma cehdi, gayreti, azmi içinde olmadığı halde emr-i ilâhiyi başkalarına tebliğ etmenin vahyin bereketinin, feyzinin kesilmesine sebep olacağıdır. Tutarsız sözler, kuru ve yavan hale gelir ki böylesi bir tebliğ de Allah'ın(cc) kanunlarına terstir. Yapılan işin tesir ve devamlılığı da ihlaslı olmaya bağlıdır. İhlas ve samimiyet olmadan yapılacak böyle kudsi bir vazife asla istenen neticeyi vermeyecektir. Netice vermesi bir yana ahirette sahibine vebal olacaktır.