28 Haziran 2011 Salı

HUKUK-U KUR'AN'A RİAYET

             İnsan bilmelidir ki, herşeyin insan üzerinde hakkı olduğu gibi, Yüce Kur'an-ı Azimüşşan'ın da insan üzerinde hakkı vardır. O Kur'an ki, Yüce Allah(cc)'ın kelamıdır. O Kur'an vasıtası ile, Yüce Allah(cc) kullarıyla kelam etmektedir.
            İnsana değer vermiş ve muhatab kabul etmiştir ki, bu husus hiçbirşeyle kıyası mümkün olmayan ihsan-ı ilahidir. Onun içindir ki, insan bu değerin ciddiyetinde olmayıp, gafilane davranışlarla gayr-i ciddi bir tutumda olursa, Kur'an'ın hukukuna riayet etmemiş olur. Kur'an'ın Allah(cc) kelamı olduğunu kabul eden bir mü'mine düşen sorumluluk odur ki; Kur'an'a karşı duyarlı, saygılı olup, okumayı, anlamayı ve hükümlerine saygılı olmayı, hayatını ona göre nizama koyma gayretinde olmayı herşeyin önünde tutmalı ki, Kur'an'ın hukukuna riayet etmiş olsun.
            Kur'an kıyamet günü kimilerine şefaat edecek, kimilerinden de şikayetçi olacak, denmiştir. Demek ki, Kur'an insanlardan hak talep edecektir. Kur'an başlı başına İslam hukukunu bildirir. Kur'an'ın hakkı; onun Hakk kelamı olduğuna inanıp, kabul etmekle beraber, Kur'an'da bildirilen ahkam-ı ilahiyeye saygıyla riayet etmektir. Böyle bir davranış Kur'an'ın hukukuna riayet sayılırken, aksine Kur'an'dan ve onda bildirilen İslam hukukundan bihaber, gafilane, saygısızca davranışlar da Kur'an'ın hukukuna tecavüzdür. Kur'an'a saygı, Allah(cc)'a saygı, Kur'an'da bildirilen ahkama riayet, Allah(cc)'a itaatttir. Dolayısıyla Kur'an'ın hukukuna riayettir. 
            Kur'an'ı okuyup, mucibince amil olanlar için kıyamet günü Kur'an'ın o kişiye şefaat edeceğine dair hadiste müjde verilir. 

''Kıyamet gününde Kur'an ve dünyadaki hayatlarını ona göre tanzim eden Kur'an ehli kimseler, mahşer yerine getirilirler. Bu sırada Kur'an'ın önünde Bakara ve Al-i İmran suresi vardır. Her ikisi de kendilerini okuyanları müdafaa için birbirleriyle yarışırlar.'' Hz.Muhammed(sav)

            Kur'an-ı Kerim'de Bakara ve Al-i İmran sureleri içinde  ahkam yoğun olduğu içindir ki, kendilerini okuyup ahkamıyla amel edenler, Kur'an'ın hukukuna riayet etmelerinden dolayı, Kur'an'ın şefaatine nail olacaklar ve Kur'an bu kişilere lehte şehadet edecektir. Şu bir gerçek ki, Hakk'a saygılı olup, hakkı koruyanın hakkı korunur. 
            Kur'an'ın hakkına riayet, onu gereği gibi okuyup, asıl manasını öğrenip, hükmünce amil olmakla beraber imkanlar ölçüsünde o hükümleri başkalarına öğretmeye ciddi gayret etmekle olur. İnsan Kur'an'a ne kadar duyarlı olursa olsun, hakkını asla ödeyemez. Ne nispette bu hususta gayretli olursa ümit edilir ki, Yüce Allah(cc) rahmetiyle tecelli eder de, hukukuna riayet etmişler zümresine dahil eder. 
            Kur'an Rabbül Alemin'den kullara ulaşan, Yüce Allah'ın yüce kelamıdır. Onun hakkını korumak herşeyin üstündedir. Yüce Allah onu tanıtıp, tarif ederken; ''Kendisinde hiçbir şekilde şüphe olmayan o kitap, muttakiler için bir hidayet kaynağı ve yol göstericidir.'' Bakara Suresi(2) buyurarak Kur'an'ın gönderiliş ve varoluş sebebini açıkça beyan eder. İnsanın hidayeti, selameti Kur'an'ı rehber edinmeye bağlıdır. Bu da Kur'an'ın hakkına riayet demektir. 
            ''Efendimiz(sav)'in ahlakını Hz.Aişe(ra)'ye sorduklarında cevaben; 'Siz Kur'an okumuyor musunuz? O(sav)'nun ahlakı Kur'an'dır demek olan(hukuk-u Kur'an'dır) buyurmuşlardır. İşte Resul-i Kibriya ''Beni Rabbim terbiye etti'', derken, bu güzelliği Kur'an'a borçlu olduğunu ifade eder.Efendimiz(sav), bu güzel vasıf, ahlak, meziyet, edep ve saygısını , güzelliğe ait cümle  meziyetleri Kur'an'a bağlılığı ve Kur'an'ın hakkına riayeti ile kazanmıştır. Dolayısıyla O(sav)'nun ümmeti arasında, hukuk-u Kur'an'a, dolayısıyla hukukullaha ve hukuk-u Resulullah'a bağlılıkları nispetinde değer kazanmış, azizler,  Hakk'a dost, sevgili kul şerefine nail olmuş niceleri mevcuttur.
            Ana-baba, zevc-zevce, evlat, komşu, akraba, hatta hayvanların hakkı bile söz konusu iken, Kur'an hakkının ne denli sorumluluk ve mes'uliyet taşıdığını ciddi düşünmek lazım. Kur'an kimilerine şefaat edecek, kimilerinden de şikayetçi olacaktır. 

''Kim Kur'an'ı okur ve onunla amel ederse kıyamet günü ebeveynine bir taç giydirilir. Bu tacın ışığı, güneş dünyadaki bir eve konulduğunda onun vereceği ışıktan daha güzeldir. Öyleyse Kur'an-ı Kerim'le bizzat amel edenin ışığı nasıl olur düşünebiliyor musunuz?''Hz.Muhammed(sav)

''Kur'an'ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkar meleklerle beraberdir. Kur'an'ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.''Hz.Muhammed(sav)

''Resulüm! Sana bu mübarek kitabı ayetlerini düşünsünler ve akıllı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik.'' Sad Suresi(29) Bu beyanla Kur'an bizden kendisiyle müstesna ve mutena bir alaka kurmamızı arzu ediyor. Bu alakanın tesisi için bedeni temizlik kadar, kalbi temizlik de zaruridir. 
''Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığında onlara karşı sağır ve kör davranmazlar.'' Furkan Suresi(73) buyurulmaktadır ki, kalbi hastalıklar insanın Kur'an'la doğru ve güzel bir şekilde buluşmasına mani olur. Kur'an'ın rahmeti, şifası ve hidayeti ile buluşamayanlar, onun feyiz ve bereketinden istifade edemedikleri gibi, tam aksine murdarlığa düçar olurlar. Bu da, telafisi mümkün olmayan felakete düşmek demektir. 
''Her kim Kur'an öğrenir de onunla ilgilenmez, ona bakmaz(saygıyla tilavet etmez,yani okumaz) ve onunla istikametlenmez, Kur'an'ın emirlerine riayet, nehiylerinden ictinapla hukuk-u Kur'an'a riayet etmez ise, kıyamet günü gelir, Kuran o kişinin yakasına yapışır ve, ''Ya Rabbi! Bu kulun beni hapsetti, beni terk edip, benden uzak durdu, benimle amel etmedi, benimle onun arasında sen hüküm ver'', der. İşte Kur'an'ın hakkına riayetsizlik; iki alemde de betbahtlığa, zillete sebep olup, Kur'an'ın hak dava edeceğine, lehe şehadet edeceği umulurken, hukukuna riayetsizlikten ötürü aleyhe şehadet edeceğine dair bir hadis-i şeriftir. Böyleleri için ayette buyurulur; ''Peygamber (kıyamet günü) der ki, ''Ey Rabbim! Kavmim  Kur'an'ı büsbütün terk ettiler.''Furkan Suresi(30) İşte böylesi yüce nimetin kadrini, kıymetini bilmeyen nankör, vefasızların helak sebebinin kendileri olduğunu beyan etmektedir. 
             Kur'an'a sımsıkı tutunan sahabe-i kiram en güzel örnektir. Kur'an onları zirvelere yükseltirken, kıymet bilmeyen nadanlar da sefil, rezil olmuşlardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder