Sabır azami vasıflardandır ve Allah(cc)'ın vasfıdır. Kulları üzerinde görmeyi murad ettiği vasıfların başında gelir.
''Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah'tan yardım dileyin. Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir.'' Bakara Suresi(153)
''Yine onlar, Rablerinin rızasını isteyerek sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık olarak(Allah yolunda) harcayan ve kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte onlar var ya, dünya yurdunun (güzel) sonu sadece onlarındır.'' Rad Suresi(22)
''Allah sabredenlerin mükafatını hesapsız verir.'' Zümer Suresi(10)
''Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz, sabredenleri müjdele.'' Bakara Suresi(155)
''Andolsun ki içinizden cihad edenlerle, sabredenleri belirleyinceye ve haberlerinizi açıklayıncaya kadar sizi imtihan edeceğiz.'' Muhammed Suresi(31)
''Ey Ademoğlu! Benim kazalarıma rıza göstermeyen, belalarıma sabretmeyen, nimetlerime şükretmeyen ve verdiklerime kanaat etmeyen, daha fazlasını beterini beklesin.'' Hadis-i kutsi
''Kullarımdan bir kuluma bedeni, yahut malı, yahut evladı yüzünden bir musibet verirsem, oda buna sabr-ı cemil ile mukabelede bulunursa ,kıyamet günü kendisi için mizan dikmekten, yahut defter-i amelini açmaktan haya ederim.'' Hadis-i kutsi
''Sabredin, genişliği beklemek ibadettir. Eleminden şikayet etmemek, musibetini anlatmamak, Allah-ü Zülcelal'i tazimden ve O'nun hakkını bilmekten ileri gelir.'' Hz.Muhammed(sav)
''Allah-ü Teala mahlukatı cem ettiği zaman bir münadi; -Ehl-i sabır nerededir? diye çağırır. Bir kısım kimseler kalkıp, süratle cennete koşarlar. Melekler onlara kimler olduklarını sorunca cevaben; -Biz ehl-i sabırız, derler. Kendilerine neye sabrettikleri sorulur. -Allah'a itaate sabrettik, Allah'a isyan olacak şeylere sabrettik, derler. Melekler de, -Öyleyse (sabrınızın karşılığı olarak) siz de girin cennete, derler.'' Hz.Muhammed(sav)
''Erkek olsun, kadın olsun bir mü'min Allah-ü Teala'ya günahsız kavuşuncaya kadar başından, çoluk çocuğundan, malından bela eksik olmaz.'' Hz.Muhammed(sav)
Sabrın ehemmiyeti çok büyüktür. Allah Azze ve Celle Hazretleri kullarını daima imtihan etmektedir. Kul bunu gönül hoşluğuyla, sabırla ve rızayla , teslimiyetle karşılarsa birçok ibadetlerle elde edemediği derecelere nail olur ve manen terakki eder. Zahiren kerih gördüğümüz birçok şey, hakikatte bizim için hayırlıdır. Çok defa da hayır gördüğümüz şeyler vardır ki, bizim için faydasızdır, hatta zararlıdır. Herşeyin sonucunu ancak Allah(cc) bilir. Kula düşen nefsine ağır gelen her durumda, sabretmektir.
''Rahmetime kavuşması için gönderdiğim sebepler içinde bir kuluma rahmet ederim. Çünkü onun günahlarını bu hastalık sebebiyle affedeceğim. Cennetteki derecesini bununla artıracağım.''Hadis-i kutsi
''Şüphe edilen altını ateşte muayene ettikleri gibi, Allah insanları dertle imtihan eder. Bazısı bela ateşinden halis olarak, bazısı bozuk olarak çıkar.'' Hz.Muhammed(sav)
İmam-ı Rabbani(ks) buyurur; Sıkıntıların gelmesi görünüşte çok acı ise de bunların nimet oldukları umulur. Bu dünyanın en kıymetli sermayesi, sıkıntıları ve üzüntüleridir. Şu dünya sofrasının en tatlı yemeği, dertler ve musibetlerdir. Bu tatlı nimetleri acı ilaçla kaplamışlar, bununla imtihan yolunu açık tutmuşlardır. Akıllı olanlar bunların içine yerleştirilmiş olan tatlıları görür, hisseder de üzerindeki acı örtüleri de tatlı gibi çiğneyip, hazmederler ve acılardan tat alırlar.
Allah(cc) sabrından dolayı Eyüp(as)'ı övmüş ve Ulul Azim peygamberler derecesine yükseltmiştir. Sabır, insanı kemale erdiren en etkili bir iksirdir.
''Mü'mine gelen her dert, üzüntü, hastalık, eziyet, sıkıntı günahlara kefarettir.'' Hz.Muhammed(sav)
Sabır imanın yarısıdır. Kulun üç hususta sabra ihtiyacı vardır;
1.Allah(cc)'ın emirlerine riayette sabır,
2.Haramlardan ictinabla sabır, yani günah işlememe hususunda sabır,
3.Başa gelen bela, musibet, sıkıntılara, gam,tasa veren hadiseler karşısında sabır.
Sabır zordur, fakat karı, kazancı da o nispette büyüktür.
Abdülkadir Geylani(ks) buyurur; Halin ya bela, sıkıntı veya nimet halidir. Bela içindeysen sabretmeye çalış. Kendini yok bil, kadere teslim ol. Kadere teslim olan kederden salim olur.''
Bir Hakk dostu şöyle der; Cefanın sonu sefa, sefanın sonu ise cefadır. Bela, sıkıntı anında sabrettinse, mutlu son rıza-i ilahi ve sefadır ki, kişiye 'elhamdülillah' cefa gitti, sefası kaldı, dedirtir. Maddi, manevi zaferler de sabırla elde edilir. 'Ben derdime derman arardım, derdim bana derman imiş' diyen de ne güzel demiş.
''Mükafatın büyüklüğü belanın büyüklüğüyle (orantılıdır). Allah bir cemaatı sevdimi, onları musibete mübtela eder. Kim bu halinden razı olursa, Allah da ondan razı olur. Kim de razı olmazsa, Allah da ondan razı olmaz.'' Hz.Muhammed(sav)
Allah(cc)'ın rızası, kulun başına gelen musibet ve sıkıntılara karşı sabırlı olması, kadere rıza göstermesine göre tecelli edecektir. Efendimiz(sav), 'Kıyamet gününde afiyet ehli kimseler, bela ehline sevapları verilince, dünyadayken derilerinin makasla doğranmış olmasını temenni edecekler,'' buyurmuştur.
Sabır, suyun ateşi söndürdüğü gibi insanda gayzı, öfkeyi söndürür, bunlardan zuhur edecek tehlikelere adeta set çeker. Muhtemel olan tehlikeler, sabır sayesinde önlenmiş olur. Sabırsız insanın imanı her an tehlikededir denebilir. Çünkü her karşılaşılan menfi durumda sabırsız kişi öfkelenir, gazaplanır, madde ve manasına zarar verecek olaylar, isyanlar, tuğyanlar, kavgalar, yapılan iyilikleri başa kakma gibi yanlışlıklar, yuvaların yıkılması, düşmanlıklar, vs meydana gelebilir. Bunlarda insanın hem dünyasının hem ukbasının mahvına sebep olur, mazallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder