16 Haziran 2011 Perşembe

HİKMET EHLİ OLMAK

            Allah-ü Azimüşşan'ın 'el-Hakim' esması; her işinde, icraatında, hükmünde, yarattığında pekçok hikmet, sebep, gaye olan, abes birşey yaratmayan anlamlarına gelir. Allah(cc) 'Hikmet' sıfatını kulları üzerinde görmek ister. Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'inde ''Hikmet ve güzel öğüt ile Allah yoluna davet et'' Nahl Suresi(125) buyurmaktadır.
             Efendimiz(sav); ''En güzel hediye, hikmetli bir sözü iyice anlayıp, din kardeşine anlatmaktır. Bu aynı zamanda bir senelik ibadete karşılıktır'', buyurmuştur. Bu ve benzeri ayet ve hadisler ışığında  bakıldığında;hayırlı, yararlı ve yerinde iş, söz, davranışları da ihtiva eder, denebilir. Mümin-i hakikiye yaraşan da böyle hikmet ehli bir kul olmasıdır. Kur'an-ı Kerim'in Müminun suresinin üçüncü ayetinde, mü'minlerin vasıflarından biri olarak  'onlar malayaniden yüz çevirirler' buyurulur ve hakiki mü'minlerin malayani ehli olmayıp, tam zıddı hikmet ehli olduklarına işaret edilir. Malayani; yersiz, boş, lüzumsuz söz söyleme ve yersiz davranışlar demektir. Örneğin; bir insanın gülmesi ve ağlaması boş, lüzumsuz değil, bir gayeye dayalı olursa, o gülme ve ağlama hikmetli olup, mü'mine yaraşır. Yoksa ağlanacak yerde gülmek, sevinilecek yerde üzülüp, tasalanmak hikmetten yoksunluğun simgesidir.
            Başka bir yönden bakıldığında ise, bir kul pekçok hayırlı ameller yapmıştır, yararlı işler ortaya koymuştur, insanlara iyilikler yapmıştır. Fakat çeşitli sebeplerle bir imtihana tabi tutulmuştur ve bazı sıkıntılarla karşılaşmıştır. Diyelim ki, yaptığı iyilikler bazı insanlar tarafından suistimal edilmiştir. İyilik yaptığı insanlardan kötülükler görmüş, vefasızlıklarla karşılaşmıştır da, bunlardan dolayı tasalanmış, gazablanmış, yaptığı bu iyilikleri dile getirerek o kimselerin başına kakmış, ağlamış, inlemiştir. Bu davranışlar  hikmetten yoksunluğun işaret ve beşaretleridir. Hikmet ehli insanlar her iş ve davranışta halkın değil, Hakk Teala'nın rızasını gözetirler. Gayeleri bu olunca, kolay kolay halkın iltifatı veya nankörlüğü onları etkilemez. Yine hikmet ehli basiretsizce, bile bile, güle güle günah işleyip, kendi kendine vicdansızca zulümkar olmaz. Bu hikmet yoksunluğunun remzidir. 
            Allah(cc)'ın buyrukları ve yasakları hep hikmetlidir. Kulları için hayır ve menfaattir. Bu buyruklar Kur'an, sünnet tarifine göre ifa edilirse menfaat verir.  Allah(cc)'ın haram ettiği şeylerde insanlar için ne gibi felaketler olduğu malumdur. Haramı da helali de yaratan Allah(cc)'tır. Onları yapabilecek kudreti ve kuvveti veren de yine O(cc)'dur. Haramı yasak, helali mübah kılan da O(cc)'dur. Bundaki hikmet ise, imtihandır. Allah(cc)'ın her işi, hükmü, takdiri hikmetlidir. Biz insanlar bu hikmetin bazılarını idrak etsek de, çoğunu anlayamayız. Örneğin; insanın azalarının, gökten yağan yağmurun, yerden kaynayan suyun, topraktan çıkan nebatatın, bazı hayvanatın, madenlerin, havanın, güneşin, vs hikmetini bir nebze de olsa idrak ediyoruz. Yine de bu örneklerde dahi anlayamadığımız pekçok hikmetler olduğu gerçektir. Bazı yaratılmışların hikmeti zamanla anlaşılır. Her devir ve her asrın insanının, bunları anlayış ve idraklerindeki farklılıklar da bir hikmettir. Asırlar öncesi petrolün hikmeti bilinmezdi. Çünkü o günün şartları ile petrolün bilinmesine ihtiyaç yoktu. Zamanı geldi, Yüce Yaradan , hikmet sahibi Allah(cc) kullarına bu nimeti keşfettirdi. Hikmetini ilham etti. Böylece petrolün yaratılış, var oluş hikmeti zahire çıkmış oldu. 
            İnsanoğlu ızdırap verici, gam, keder, tasa, sıkıntı veren olaylarla karşılaşır. Ölümler, kazalar, hastalıklar, mallarda eksilmeler, çeşitli felaketler ki bunların vukuunu kimse istemez. Velakin zaman zaman insanların başına gelir. Şüphesiz böyle vukuatların zuhurunda da pekçok hikmetler vardır. Biz bunların çok cüz-i bir kısmını idrak etsekte, pekçok yanını idrakten aciziz. Hikmet ehli kul böyle zamanlarda 'bunda da bir hikmet var, Allah'ın hikmetinden sual olunmaz' diyerek, edeple, sabırla teslimiyetini izhar eder. Bu tür yersiz davranışlardan, faydasız konuşmalardan, yanlış yorumlardan sükut edip kadere ram olması, günahlarının bağışlanması için yakarması, bu olayların, hakkında hayra sebep olmasını talep ederek sabırlı ve metanetli olması da kulun hikmet ehli olduğunu gösterir. 
            Hikmet ehli insan, vahyin ışığıyla ve sünnet-i seniyyeye ittiba ile Hakk yoldan ayrılmayandır. Bütün güzellikleri özünde toplayan, güzel ahlak sahibi, ehl-i takva, ehl-i irfan sahibi kuldur. Efendimiz(sav) buyurmuştur; ''Kime hikmet verilmişse, ona pekçok şey verilmiştir''. Bu hadisten de anlaşıldığı gibi, hikmet ehli pekçok güzel sıfatlara haizdir. Yine hikmet ehli kul; haramlar, açık fuhşiyat şöyle dursun, faydasız, yersiz, boş iş ve davranışlardan uzak olur. Her işi yerli yerincedir. Hem dünyevi işlerinde, hem uhrevi vazifelerinde vasatı kollar. Hatta onun hakkında diğer insanların görüşü odur ki, herhangi bir olay, iş, sözü o söyledi ise hikmet vardır. Hikmet ehli kul; hep yararlı amellerde bulunan, zararlılardan uzak , akıllı kul demektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder