9 Eylül 2011 Cuma

İNABE

                 İnabe; lugat anlamıyla, birini diğerinin yerine koymak ve peşpeşe dönüp yönelmek, rucu etmek anlamlarına gelir. İnabe, ıstılah olarak da muhtelif şekillerde tarif edilmiştir. Bazılarını şöyle sıralayabiliriz ; tövbe ve samimi amellerle Hakk'a(cc) dönmek, kalbi şüphe karanlıklarından söküp çıkarmak, herşeyi bırakıp herşey kendisinin olan Hakk'a(cc) yönelmek, gafletten zikre, vahşetten ünse dönmek, duaya yönelmek, masiyetleri bırakarak ihlasla Allah'a(cc) dönmek ve O'na(cc) yönelmek.
             Bu tariflerden anlaşıldığı gibi inabe; kulun lüzumsuz ve mahsurlu olan herşeyden yüz çevirip samimiyetle Allah'a(cc) yönelmesi ve O'nda(cc) karar kılmasıdır. Tefsirlerde 'münib kalb' herşeyden yüz çevirerek bütün varlığıyla Allah'a(cc) teslim olan ve her fırsatta O'na(cc) yönelen, samimi, şirkten arınmış selim bir kalb diye açıklanmıştır. ''Münib kul'' da, ilahi sanatın eşsiz güzelliklerini tefekkürle, gönlünü Hakk'a veren ve Allah(cc) korkusundan adeta titreyen, alçak gönüllülükle her an O'na(cc) yönelen kimse diye tarif edilmiştir. Kur'an-ı Kerim'de inabenin iki anlamda kullanıldığı beyan edilir. Birisi, bütün yaratılmışların ilahi rububiyete yönelip boyun eğmesidir ki, bu nevi inabede mümin, kafir, salih, facir müsavidir. Başı daralan herkes o anda böyle bir inabede bulunur. Şu ayet-i kerime bu tür inabeye işaret eder; ''İnsanların başına bir sıkıntı gelince Rablerine yönelerek O'na yalvarırlar. Sonra Allah-ü Teala katından onlara bir rahmet(nimet, bolluk) tattırınca, bakarsın ki onlardan bir grup yine Rablerine ortak koşuyorlar.'' Rum Suresi(33)
                ''İnsanın başına bir sıkıntı gelince Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah-ü Teala'ya 'katından bir nimet verince' önceden yalvarmış olduğunu unutur.'' Zümer Suresi(8)
                    İnabenin ikinci nev-i ise; Allah(cc) muhabbetini, O'na(cc) boyun eğmeyi ve yalnız O'na(cc) yönelip, kalben O'nun(cc) dışında herşeyden yüz çevirmeyi gerektiren nev'idir ki, bu Hakk dostlarının inabesidir. Kur'an-ı Kerim bu gibi kimselerin Allah'ın(cc) hidayetine mazhar olacağına işaretle şöyle buyurur; ''De ki, kuşkusuz Allah dilediğini saptırır, kendisine yönelenleri de hidayete erdirir.''Rad Suresi(27) Bu nimete ermiş kimselerin gittikleri yola uymak gerektiğine işareten ise, ''Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz ancak banadır. O zaman size yapmış olduklarınızı haber veririm,'' Lokman Suresi(15) diye buyurmuştur Rabbimiz. 
''Allah size imanı sevdirmiş ve onu kalblerinize zinet yapmıştır. Küfrü, fıskı ve isyanı da size çirkin göstermiştir. İşte doğru yolda olanlar bunlardır. Bu Allah'tan bir lütuf ve nimettir. Allah alimdir, hakimdir.'' Hucurat Suresi(7-8) 
            ''İşte size vadedilen cennet ki,  Allah'a yönelen, emirlerine riayet eden, görmediği halde Rahman'dan korkan ve Allah'a yönelmiş bir kalb ile gelen kimselere mahsustur.''Kaf Suresi(32-33) Azap gelmeden önce böyle bir inabeye yönelmenin gerekliliğini vurgulayan Kur'an, ''Size azab gelip çatmadan önce Rabbinize dönün, O'na teslim olun, sonra size yardım edilmez,'' Zümer Suresi(54) diye bildirmektedir. 
''İbrahim cidden yumuşak huylu, bağrı yanık, kendini Allah'a vermiş birisi idi.'' Hud Suresi(75) 
''İşte bu Allah benim Rabbimdir, O'na dayandım ve O'na yönelirim.'' Şura Suresi(10)
''Başarım ancak Allah'ın yardımı iledir. Yalnız O'na dayandım ve yalnız O'na yöneldim.'' Hud Suresi(88)
''Hepiniz O'na yönelerek, O'na karşı gelmekten sakının, namazı kılın, müşriklerden olmayın.''Rum Suresi(31)
             Kur'an-ı Kerim'de doksana yakın ayette geçen tövbe, dönmek ve yönelmek anlamındadır. Çirkinliği sebebiyle günahları terk edip, Allah'a(cc) yönelmek, aynı hataları yapmama azmiyle Hakk'a(cc) yönelmek. Kur'an-ı Kerim'de bu kavram hem kullara, hem Allah'a(cc) nispet edilmiştir. Kula nispet edildiğinde; Allah'ın(cc) hoşnut olmayacağı duygu, düşünce, tasavvur ve davranışlardan müteşekkil geçici olan günahları bırakıp, asli olan salah haline dönmek manasına gelirken, Allah(cc) için kullanıldığında; geçici olan gazabdan, asli olan rahmet nazarına dönmek ve kulun tövbesini kabul etmek anlamlarına gelir.
''Şüphesiz onların dönüşü sadece bizedir.'' Gaşiye Suresi(25) 
''Süleyman ne güzel kuldu. Doğrusu o daima Allah'a yönelirdi.'' Sad Suresi(30)
''İman edip, iyi iş yapanlara ne mutlu! Varılacak güzel yurt da onlarındır.'' Rad Suresi(29) 
           Tövbe üç kısımdır; tevbe, inabe, evbe. Azab endişesiyle Hakk'a(cc) sığınmak; tövbe, sevap ve makam ümidiyle O'na(cc) yönelmek inabe, her ikisini de düşünmeden Allah'ın(cc) emrine uyma niyetiyle Ona(cc) dönmek, yönelmek ise evbedir. Bir başka tevcih ise; tövbe, genel olarak tüm müminlerin sıfatı iken, inabe mukarrebinin, evbe ise nebilerin bir vasfıdır diye değerlendirmeler yapılmıştır. 
             Tövbe, günahı bırakıp af talebine sarılmak; inabe, gönlü Hakk'a(cc) çevirmek ve bunu sürdürme azminde olmak; evbe, hiçbir şekilde Allah'tan(cc) yüz çevirmemek adeta gönlü O'na(cc) bağlamaktır. Bu anlamda; tövbede günaha tekrar düşme endişesi varken, inabede gaflete düçar olma korku ve hassasiyeti vardır. Evbede ise, bir an bile Allah'tan(cc) gafil olma ve O'ndan(cc) başkasına meyletme korkusu ve titizliği vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder