24 Mayıs 2011 Salı

HİZMET EHLİ OLMAK

            Hizmet; maddi ve manevi yollarla yapılan, çok geniş şümullü bir kudsi muameledir. İnsanın elinden geldiği nispette diğer insanlara, hatta tüm canlılara yardımda bulunması demektir. Bu ulvi vazifenin de kendine has sorumlulukları, şartları ve prensipleri vardır. Ne yönlü hizmet edilirse edilsin, sırf Allah(cc) rızasını gözetmek şarttır. Yapılan hizmette ihlas yoksa, fedakarlıklar ve ağır hizmetler akim kalır. Çorak toprağa atılan tohumlar misali, mahsul beklemek muhaldir.     
1.Hizmet, gerektiği yerde malla yapılır ki, maddi imkanları seferber ederek yardımcı olunur.
2.Hizmet, sırasına göre azalarla, bedenle, güçle yapılır.
3.Hizmet, gerektiğinde insanın ilmi ile, bilgisi ile yapılır. İlmi, irfanı nispetinde insanlara birşeyler öğretmek gibi, bilhassa Kur'an'a ait, İslam'a ait, sünnete ait bilgilerle insanları aydınlatmak ki, bu tür hizmet en muteberi olsa gerektir. İmtihan için bu dünyaya gelen insan; geliş sebebini idrak edip, vazifesini ifaya gayret etmiyorsa akıbeti büyük tehlike arzediyor demektir ki, böyle tehlike ile başbaşa olan bir insana yardım etmek, en büyük hizmettir. Bu duruma hizmet-i Kur'an denir. Adem(as) ile başlayan peygamberlik müessesesi bütün peygamberlerle aynı yörüngede devam etmiştir. Herbir peygamber kavimlerini düştükleri cehalet bataklığından kurtarmaya, dünya ve ukba mutluluğuna ulaştırmaya çalışmışlardır. Efendimiz(sav) 23 senelik peygamberlik döneminde, durmadan dinlenmeden pekçok külfetlere katlanarak, hep insanlara hizmet etmiştir. Hak ve hakikat namına ağır şartlar altında hizmet ederken, maddi açıdan da bütün canlılara hizmetini devam ettirmiş, ümmetine en güzel bir model olmuştur. Bir hadis-i şerifte Efendimiz(sav) buyurmuştur; ''İnsanların hayırlısı; insanlara hayırlı olandır, hizmet edendir''.
            Hakk dostu Bahaeddin Nakşibend Hazretleri(ks) buyurur; ''Biz bu yoldaki mesafeleri sadece ibadetle değil, hizmetle kat ettik. Hocamın emriyle 7 sene insanlara hizmet ettim. Nerde bir hasta, garip, muhtaç varsa hep hizmetlerinde bulundum. Yine 7 sene hayvanlara hizmet emri aldım. 7 sene de yaralı, hasta, muhtaç hayvanlara hizmet ettim. Yine hocam , yollarda insanlara zarar veren, sıkıntı veren şeylerin temizlenmesi vazifesini emretti ki, 7 sene de bu vazifeyi yerine getirdim. 21 sene hizmet vazifesini ifa ederken, cana minnet bildim ve seve seve ifa ettim''.
            Ubeydullah Ahrar Hazretleri; ''Bu yoldaki terakkileri sadece tasavvuf kitaplarından okuyarak değil, okuduklarımızı imkan nispetinde tatbik etmekle ve halka hizmet etmekle kat ettik. Herkesi bir yoldan götürürler, bizi hizmet yolundan götürdüler'', buyurmuştur.
Hizmet insanının dikkat edeceği pekçok hususlar vardır. Bunlardan bazıları şöyledir;
1.Muvaffakiyeti kendinden değil, Allah(cc)'tan bilmektir.Hizmet ehli bu edebe riayet ederse, benliğinden sıyrılır. Hizmette ayakların kaydığı en önemli nokta şımarıklık ve enaniyet illetidir.
2.Hizmet insanı, insanlara hizmet edip iyilik yaparken, onlardan en ufak bir karşılık beklentisinde olmamalıdır. Kur'an'ın ifadesiyle; ''Onlar ki, iyilik yaparlar, karşılığında bir teşekkür dahi beklemezler. Biz bu (hizmet)iyiliği Allah rızası için yapıyoruz derler''. Hizmet insanının düsturu bu ayet-i kerime muhtevası içinde olup, asla karşılık beklentisi sözkonusu olmamalıdır.
3.Hizmet insanının fedakar olması da zaruridir.Çünkü, her hizmet fedakarlık ister. Sırasına göre külfetlere katlanmak iktiza eder.
4.Hizmet insanı yumuşak tabiatlı, hilm ehli olmalıdır ki, hizmet ettiği kimseleri kırıp, incitmesin.
5.Hizmet insanı cömert, hatta isar sıfatına sahip olmalıdır. Hizmette bu sıfatın önemi çok büyüktür.
6.Hizmet insanı eğer ilm-i ilahiyi anlatma yani, 'emr-i bil maruf  nehy-i anil münker' yapacaksa bu yönlü hizmet edenler hasseten söyleyeceklerini önce kendi nefislerine kabul ettirip, bizzat yaşamalıdırlar ki, söyledikleri hüsn-ü kabul görsün. Yoksa hem dinleyene etki etmez, hem vebali büyük olur.
7.Hizmet insanı merhametli, şefkatli olmalıdır. Merhametli olmayan hizmet ehli olamaz.
8.Hizmet ehlinin dikkat edeceği hususlardan biri de, her işte olduğu gibi itidale riayet etmesidir. Hizmet edeceğim diye ailesini ihmal etmek doğru olmadığı gibi, ailesiyle aşırı meşguliyetten dolayı hizmet etmemek de uygun değildir. İslam vasatı emreder. Velhasıl, hizmet bir gönül işidir. Allah(cc)'ın kullarına bahşettiği yüce bir ahlaktır.
            Efendimiz(sav) buyurmuştur; ''Kavga eden iki kardeşinizi gördüğünüzde zalime de mazluma da yardım edin.'' Ya Resulallah! Mazlumu anladık fakat zalime nasıl yardım edelim?'' sualine cevaben,''Onun da zulmüne mani olmak suretiyle'', buyurmuşlardır. Her ne durumda olunursa olunsun, elden geldiği kadar insanlara yardım etmek gayretinde olmak, hizmettir.
            Hizmet ehli herşeyden önce hizmetin kendisi için büyük bir ganimet ve lütuf olduğunu bilmeli ve nimetin devamının şükürle kaim olduğunu idrak ederek, Rabbine karşı hamd ve şükür duyguları içinde bulunmalıdır. Hizmetin en yücesi olan ilayı kelimetullah(Allah adının ve kelime-i tevhidde hülasa edilen İslam dininin yaşanarak tebliğ edilmesi ve yüceltilmesi) kudsi bir vazifedir. Kur'an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye Allah Resulü'nün bizlere bir emanetidir. Ecdadımız bu emaneti 1400 küsur seneden beri ne şekilde idrak edip, bize kadar taşımışlarsa bizler de gelecek nesillere öylece taşımaya gayret edeceğiz. Bu hizmetler bizim ahiret sermayemiz ve inşallah cennet vizemiz olacaktır.
            Bir Hakk dostu bu hususta şöyle buyurur; 'Mü'min ibadet ve hayrın büyüğüne küçüğüne bakmayıp, fırsat düştükçe ihlasla hepsini yapmaya gayret etmelidir. Çünkü Allah-ü Teala'nın rızası nerededir, hangisindedir bilinmez. Şunu idrak etmelidir ki, hizmet etme fırsatı her zaman ve herkese nasip olmaz. Hizmeti bir ganimet bilmeli ve hizmet eden tevazusunu artırmalıdır. Hatta bu nimete vesile oldukları için hizmet edilenlere teşekkür edasında bulunmalıdır.
            Allah-ü Teala'nın bize olan nimet ve ihsanlarının farkında olup, bunları O'nun yolunda infak etme gayreti içinde olmalıyız. İmanımızdaki sadakatimizin nişanı da budur. Rabbimiz 'Gerçek mü'minler ancak şu kimselerdir ki, Allah ve Resulü'ne iman edip, sonra da imanlarında şüpheye düşmezler ve Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad(bütün imkanlarıyla say-ü gayret) ederler. İşte (onlar imanlarında) sadık olanlardır', buyuruyor. Bu sebeple bir mü'mine düşen yaptığı hizmetleri yeterli görmeyip, daha başka neler yapabilirim düşüncesiyle, sürekli bir hizmet anlayışı içinde olmasıdır. Bu itibarla hizmet insanı, kendine üstünlük vehmeden bir kabus olmamalıdır. Bilakis, ruhların selameti yolunda yalnız kibrini, servetini, şöhretini, rahatını değil bütün varlığını harcamaya her an hazır olmalıdır. Mü'min, yaşatmak için yaşamayı bilendir.      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder