16 Mayıs 2011 Pazartesi

HAYIRLI İŞLERDE ACELE ETMEK

            Acelecilik doğru olmasa da, hayırlı olan durumlarda acele edilmesi uygun görülmüştür. Örneğin; namaz ibadetinde, vakti girince kılmak için acele davranmak pek muteberdir. Mali durumu yerinde olan birinin,  hac farizasını yerine getirmek için acele etmesi gerekir. Hayırlı işlerde acele gerekir çünkü, o imkan her zaman ele geçmeyebilir. İmkanlar ölçüsünde hayırlı işlere koşulmalı ve bu hususta her zaman acele edilmelidir. Efendimiz(sav) buyuruyor; ''Ed dünya mezraatil ahireh'' Şu dünya hayatı, ahiretin ekim yeridir. Burada ne ekersek, orada onu biçeceğiz. Durum böyle olunca mü'mine düşen, ömür sermayesini en güzel şekilde değerlendirmede acele etmektir. Efendimiz(sav) nerelerde acele edilmesi gerektiğine işareten şöyle buyurmuştur; 
            ''Yedi engelleyici şey gelmeden, iyi işler yapmakta acele ediniz. Yoksa gerçekten sizi; unutturan fakirlik, azdıran zenginlik, herşeyi bozup perişan eden hastalık, saçma sapan konuşturan ihtiyarlık, ansızın geliveren ölüm, gelmesi beklenen şeylerin en şerlisi deccal belası, en müthiş, en acı olan(ölüm ve) kıyametten başka bir şeyin mi beklediğini sanıyorsunuz?'' Hadis-i şerifte Efendimiz(sav)'in de işaret buyurduğu üzere, böyle durumlarda hayırlı işler yapabilmek ya imkansız ya da çok zordur. Onun için insan daima, içinde bulunduğu imkanları iyi değerlendirerek, hayırlı işler yapmakta acele etmeli ve bütün gayretini, himmetini kullanmalıdır.
            ''Genişliği arzla semalar kadar olan cennetler için yarışın'',''Ve yine onlar ki, Hakk yolda birbirleri ile yarışırlar, bu uğurda öne geçerler''. Bu ve benzeri ayet ve hadisler, hayırda yarışmaya teşvik ediyor. İnsan ömrü, hararetin karşısında eriyen kar, buz gibi sessiz sedasız eriyip tükeniyor. Mü'min daima uyanık olmalı, bu sermayeyi en güzel şekilde var gücüyle değerlendirmede aceleci olmalıdır. Tıpkı mevsiminde ekilmesi gereken tohum gibi. Tohum; mevsiminde ekilirse, biiznillah hasılat beklenir. Ama, ekme mevsimi geçmişse, pişmanlıktan gayrı birşey elde edilmez şüphesiz. Sağlıkta üzerine farz olan ibadetlerdeki ciddiyetsizliği ve miskinliği için duyduğu pişmanlık, ölüm sonrası hiç fayda sağlamaz. Yine; mala mülke sahip olup, hayır yollarda infak etmeyiş, zekatını-sadakasını zamanında vermeyiş ki, bu durumun sonundaki pişmanlıkta beyhudedir. Bu husustaki en güzel örneğimiz tabii ki Efendimiz(sav)'dir.
            Bir ayet-i kerimede Allah(cc) buyuruyor; ''Ey iman edenler! Allah'tan korkun, herkes yarın için ne hazırladığına baksın''. Bu tür ayetlerde Rabbimiz dünyanın, ahiretin kazanç yeri olduğunu beyanla, kullarını uyarır. Efendimiz(sav) de bu ayetler doğrultusunda ümmetini sık sık uyarmış ve hayırlı işlerde acele edilmesini  halen, kalen, fiilen göstermiştir.
            Ukbe bin Harise(ra) anlatıyor; Bir defasında Efendimiz(sav)'in arkasında ikindi namazı kılmıştık. Efendimiz(sav) namazı bitirip, selam verdi ve süratle safları yararak evine gitti. Cemaat onun bu telaşından endişe etti. Efendimiz(sav) bir müddet sonra döndü. Ashabın meraklanmış olduğunu gördü ve davranışının sebebini açıklayarak, 'Odamızda bir miktar altın olduğunu hatırladım da, beni hayırda acele etmekten alıkoymasını istemedim ve derhal dağıtılmasını emrettim', buyurdu. Her hayırlı işte, muamelatta olduğu gibi infak konusunda da çok titiz davranır ve verilmesi gereken herhangi bir şeyi anında yerine ulaştırırdı. Bir defasında, ''Uhud dağı altın olsa, yanımda bir gece gecelemesine gönlüm razı olmaz'' buyurarak, hayırlı işlerde acele edilmesi gerektiğini ne güzel ifade etmiştir.
             O Yüce Nebi-i Zişan vefat ettiği gün, Hz.Aişe(ra)'nin yanında 6 veya 7 dinar bulunuyordu. Efendimiz(sav) bunların fakirlere verilmesini emretmişti. Hz.Aişe(ra) ise Efendimiz(sav)'le meşgul olduğu için bu fırsatı bulamamıştı veya kederinden unutmuştu. Efendimiz(sav)'in baygınlığı geçip, ayıldığında Hz.Aişe(ra)'ye; ''Dinarları ne yaptın, dağıttın mı?'', diye sordu. Hz.Aişe(ra); ''Hayır ya Resulallah'', deyince Efendimiz(sav) onları getirtti ve avucuna alıp, şöyle buyurdu, ''Bu dinarlar yanında bulunduğu halde ölüp, Allah(cc)'a kavuşacak olursa Allah'ın Peygamberi Muhammed'in hali nice olur?''. Hepsini ensarın fakirlerinden beş eve bölüştürdükten sonra, ''İşte şimdi rahatladım'', diye buyurdu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder