22 Kasım 2011 Salı

MURAKABE

''Allah, gözlerin hain bakışını ve kalblerin gizlediğini bilir.'' Mü'min Suresi(19)
''Şüphesiz Rabbin, gözetlemededir.'' Fecr Suresi(14)
''Namaza kalktığında seni ve secde edenler arasında dolaşmanı gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah'a tevekkül et.'' Şuara Suresi(217-218-219)
            Bu son ayet Efendimiz'e(sav) hitap etmekte, Allah(cc) seni ayakta, rükuda ve secdede iken her halinde görmekte, sürekli izlemektedir denirken, aynı denetimin her müslüman içinde geçerli olduğuna işarettir.
Hz.Ömer bin Hattab'dan(ra) rivayetle; Birgün Efendimiz'in(sav) huzurunda bulunduğumuz sırada, elbisesi beyaz mı beyaz, saçları siyah, yoldan gelmiş bir hali olmayan, içimizden kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Peygamberin(sav) önüne oturdu, dizlerini dizlerine dayadı, ellerini kendi dizlerinin üzerine koydu ve; ''Ya Muhammed! Bana İslamı anlat!'' dedi.
''İslam; Allah'tan(cc) başka ilah olmadığına, Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna şehadet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekatı tastamam vermen, Ramazan orucunu eksiksiz tutman, yoluna güç getirebilirsen hac etmendir,'' buyurdu Efendimiz(sav).
Adam; ''Doğru söyledin! Şimdi de imanı anlat,'' dedi.
''İman; Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe inanmandır. Yine kadere,hayrına, şerrine iman etmendir,'' buyurdu Efendimiz(sav).
Adam; ''Doğru söyledin!'' diye tasdik etti. ''Peki ihsan nedir? Onu da anlat bana!''
''İhsan; Allah'a(cc), O'nu(cc) görüyormuş gibi kulluk etmendir. Sen O'nu(cc) görmüyorsan da O(cc) seni muhakkak görüyor,'' buyurdu Efendimiz(sav). 
Adam; ''Yine doğru söyledin,'' dedi ve sessizce çekti, gitti. Efendimiz(sav); ''Ey Ömer! Soru soran kişi kimdi biliyor musun?'' buyurdu. Ben; ''Allah resulü bilir,'' dedim. ''O Cebrail'di. Size dininizi öğretmeye geldi,'' buyurdu. 
            Bu hadis Cibril hadisi diye meşhurdur. Konumuzu ilgilendiren kısmı '' Sen Allah'ı(cc) görmüyorsan da, O(cc) seni mutlaka görüyor,'' cümlesidir. 
''Allah kalblerinizdekini bilir. Allah hakkıyla bilendir, halimdir(hemen cezalandırmaz, mühlet verir).'' Ahzab Suresi(51)  Kur'an'da Allah'ın(cc) Alim, Rakib oluşunun sık sık hatırlatılmasının bir hikmeti de, kulların amellerinde titiz davranmalarını ve gaflete düşmemelerini sağlamaktır. Yapılan amellerin karşılığını göreceğine inanan ve hayır ve şer adına yapılan hiçbir amelin Allah'tan(cc) gizli kalmayacağının şuuruna eren kimse, ilahi hudutları gözetecektir. Böyle bir yaşantının ihsan şuuruyla sürdürülen bir yaşantı olduğu açıktır. Amellerin karşılığını verecek olan Allah(cc), insanın kalbine nazar etmektedir. 
''Allah sizin şekillerinize ve mallarınıza değil, kalblerinize ve amellerinize bakar.''Hadis-i şerif
''Muhakkak ki, Allah içinizde olanı bilir. O'ndan sakının.'' Bakara Suresi(235)
            Allah'ın(cc) kalbe nazar etmesi, kuluna muamelesinde kalbi ölçü alması kişiyi riyakar olmaktan, ucbdan kurtarır, samimi, ihlaslı davranışlara yöneltir. Herşeyi bilen, gören ve kulunu sürekli denetimi altına alan Yüce Yaratıcı, kalblerin sıhhatini, hastalığını, şüphesini, içi başka, dışı başka insanların iç dünyasını, gönüllere imanın girip girmediğini, yapılan amellerin kalbi boyutlarını, velhasıl menfi-müspet kalbin ahvalini hakkıyla bildiği için, kimsenin kendini temize çıkarma gibi bir girişimde bulunmamasını hatırlatmaktadır. Önemli olanın, takva duygusu olduğu vurgulanmaktadır. Netice olarak insan nerede, ne durumda olursa olsun, Allah(cc) onunla beraberdir ve gizli açık herşeyini bilmektedir. Kalbde var olan iyi ya da kötü her çeşit inanç, düşünce, niyet, talep, vs O'ndan(cc) gizli tutulamaz. Bu sebeple nazargah-ı ilahi olan gönlü, Hakkın razı olacağı vasıflarla zinetlendirmek ve kötü sıfatlardan tasfiye etmek elzemdir. 
            İhlas da kalbde olup, ancak Allah'ın(cc) vakıf olduğu bir ameldir. ''Kurbanların ne etleri, ne de kanları Allah'a ulaşır. Allah'a sadece, sizin ihlas ve samimiyetiniz ulaşır.'' Hac Suresi(37) Kurbanın akıtılan kandan ve dağıtılan etten ibaret olduğu zannedilir. İnsanlar için durum böyledir, fakat Allah(cc) kurbanın ne kanına ne de etine bakar. Onun için önemli olan, o hayvanın sırf Allah(cc) rızası için kesilmiş olmasıdır. Kurban edilen hayvan Allah(cc) için kesilmiyorsa, o kurbanın hiç değeri yoktur. Cenab-ı Hakkın değer verdiği şey insanın ihlası, samimiyeti ve iyi niyetidir. Bu durum da kalbde gerçekleşir. Kalblerde olanı da yalnız ve yalnız Yüce Mevla bilir, ona göre değerlendirir. ''De ki! Gönlünüzdeki duyguları saklasanız da açıklasanız da Allah hepsini bilir.'' Al-i İmran Suresi(29)
''Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır. Kimin niyeti Allah'a ve Resulüne varmaksa, onlara hicret etmekse, eline geçecek sevap da Allah'a ve Resulüne hicret sevabıdır. Kim de elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak için yola çıkmışsa, onun hicreti de hicret ettiği şeye göre değerlenir.'' Hadis-i şerif  (Bu hadis, sahabelerden birinin Ümmü Kays adındaki bir kadınla evlenmek için Medine'ye hicreti sebebiyle söylenmiştir.)
            Yapılan bir ibadet veya herkesin takdirini kazanan bir hizmet, görünüş bakımından kusursuz olabilir. Ancak o ibadet ve güzel hizmetin samimi bir niyetle ve sadece Allah(cc) rızasını kazanmak maksadıyla yapılması şarttır. Herhangi bir ibadet veya hizmet, insanların takdirini kazanmak veya hem Allah'ın(cc) rızasını hem de insanların takdirini kazanmak düşüncesiyle yapıldığı takdirde, Allah(cc) katında hiç kıymeti yoktur. Allah(cc) katında amelleri değerli kılan, ihlas ve samimiyettir. Aslında ibadet olmayan işler, iyi niyetle yapıldığı takdirde ibadete dönüşebilir. Mesela, yemek yiyen kimse, bu gıdalardan aldığı kuvvetle ibadet ve hizmet edeceğini düşünerek yerse, sevap kazanır. Ticaret yapan kimse, helal kazanıp, insanlara Allah(cc) rızası için hizmet etmeye niyet ederse, hem para, hem sevap kazanmış olur.
            Velhasıl, yapılan işlerden sevap kazanmak için, o işleri ihlasla yapmak şarttır. Niyet bir kalb amelidir. Dille ayrıca söylemeye gerek yoktur. Şart değildir. Gerekirse niyetini söylemenin mahzuru yoktur. Amellerle sevap kazanmak için halis niyet şarttır. Allah(cc) rızası gözetilmezse, sevap kazanılmaz. Zerre kadar ihlasla yapılan bir iş, ihlassız batmanlarla yapılan işten daha hayırlıdır. İhlassız amel, başında rakam olmayan sıfırlara benzer.
            ''Kim ahiret kazancını istiyorsa, onun kazancını artırırız. Dünya kazancı isteyene de dünyalık veririz. Ama onun ahirette bir nasibi olmaz.'' Şura Suresi(20)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder