30 Aralık 2011 Cuma

TÂLUT VE CÂLUT

Hz.Davud'un(as) kıssasında, Tâlut'la Câlut arasında tezâhür eden bir savaş anlatılır. Bu savaşta Allah(cc) îman edenleri imtihan etmeyi murad eder. O zamanın peygamberi olan İşmoil(as) vasıtasıyla Cenâb-ı Hak'tan bir tâlimat gelir.

Ve hükümdar olan Tâlut'a emr-i ilâhiyi bildirir; ''Tâlut! Allah sizi su ile imtihan edecek. Kim doyuncaya kadar ondan içerse, benim askerlerim değildir,'' dedi. Sudan sadece bir avuç içmek müsaadesi verildi.

Tâlut'un askerleri bahsedilen ırmağın kenarına geldiler. Ordu 80.000 kişi idi. Bunun 76.000'i tâlimat dışına çıkarak, doyuncaya kadar su içtiler. Sadece 4.000 kişi söz dinledi. Bunlardan da sonraları çoğu firar etti. Geriye 313 kişi kaldı. Emr-i ilâhiyi dinlemeyip, fazla su içenlerin susuzlukları arttı. Halsiz kalıp, bitap ve perişan oldular. Emri dinleyenlerin ise imanları kuvvetlendi. Cesaret ve güçleri ziyadeleşti. Kur'an'da bu konuyla ilgili ayetin sonunda 'Nice az sayıda birlik, çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir,'' buyurulmaktadır.

Buradan çıkan ders;
1.Hayırlı bir işe teşebbüs edildiğinde, bu iş neticeleninceye kadar gereken itaatın gösterilmemesinin sonucu ki, bir imtihan karşısında pek çoğunun imtihanı kaybettiğini görüyoruz. Buna mukabil çok az bir kısmının sabredip, emre itaat etmeleri sonucunda sayıca az da olsalar Allah'ın(cc) yardımıyla zafer kazanmaları gerçekleşiyor. İsyan edip, itaat etmeyenlerin helâk oluşları ve suyu içtikçe susuzluklarının artması da gösteriyor ki, Allah'a(cc) isyan olan hiçbir şeyde hayır yoktur, sonu pişmanlık ve bedbahtlık olacaktır.

2.Sabreden ve itaat edenlerin ise Allah(cc)ın inayeti ile galip gelmeleri; hem dünyaları, hem ukbaları için kurtuluş ve selâmete, izzet ve rızalullaha mazhariyet gibi şerefe nail olmaları.

3.Emr-i ilâhi karşısında ciddi ve kararlı olmanın, asla taviz vermemenin ve hiçbir hususta hükm-ü ilâhiyeye muhalif davranmamanın zaruri olduğunu anlıyoruz.

4.Görülen o ki, Allah(cc) kullarını çeşit çeşit şeylerle imtihan etmektedir. İnsan kendi görüşüne göre hareket ederek, asla emr-i ilâhiyeye muhalif bir davranışta bulunmamalıdır. Bu kadar şeyden ne çıkar, dememelidir.

5.Sad Sûresi(26)'da Allah(cc) Hz.Davud'a(as) insanlar arasında adaletle hükmetmesini, heva ve hevesine uymamasını  ikaz ediyor. 'Heva Allah yolundan saptırır, doğrusu Allah yolundan sapanlara hesap gününü unutmalarına karşılık çetin azap vardır,' diye buyuruyor ki, peygamber de olsa eğitime, nasihate, ikaza ihtiyacı vardır ve hevanın her insanı saptırabileceği muhtemeldir.

Tâlut'un beraberindekiler şöyle dua ettiler
''Ya Rabbena! Üzerimize gürül gürül sabır yağdır. Ayaklarımıza sebat ver ve kâfir topluluğa karşı bizi muzaffer eyle.'' Bakara Sûresi(250)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder