28 Aralık 2011 Çarşamba

HZ.DAVUD(AS)

Hz.Davud(as) Kudüs'te doğmuş, tahminen yüz sene yaşamıştır. Hz.Davud(as)'a hem peygamberlik, hem de hükümdarlık verilmiştir. Hz.Davud'un(as) Kur'an'da 16 yerde adı geçmektedir. O'na(as) İbrani lisanıyla Zebur indirilmiştir. 


Bu hususta Allah(cc) buyurur; ''Rabbin göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilendir. Gerçekten Biz peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık, Davud'a da Zebur'u verdik.'' İsra Sûresi(55) 
''Resûlüm! Onların söylediklerine sabret. Kulumuz Davud'u, o kuvvet sahibi zâtı hatırla. O hep Allah'a yönelirdi.'' Sad Sûresi(17)    Adaletli bir hükümdardı, adaletle hükmetti, bütün halk da kendisine itaat etti. 

Çıkan ders;
1. 'Yüce Yaratıcı'nın herşeyi bilmesi haberi ve kimini kiminden üstün kıldık buyurması', peygamberler arasında dahi farklılıkların sözkonusu olduğunun, insanlar arasında da maddi-manevi yönleriyle farklılıklar olacağının bildirilmesidir. Bu farklılıklar pekçok yönlerde olmakla beraber, Allah'ın(cc) değer verdiği, takva hususundaki üstünlüktür. Nasıl ki, peygamberler hakkında 'Biz bazısını bazısından üstün kıldık' deniyorsa, ümmetler için de üstünlüklerin takvaya göre değerlendirileceğini anlıyoruz. 

2. Allah(cc) Efendimiz'e(sav), Hz.Davud'un(as) sabrından bahsederek ve O'nu(as) örnek göstererek sabretmesini tavsiye ediyor ki; buradan da müminlere çıkan ders, başta peygamberler olmak üzere ibretli hadiselerden ve şahsiyetlerden örnek almamızdır.

3. Hz.Davud(as) Efendimiz'e(sav) örnek gösterilirken, sabırlı olmanın yanısıra 'O hep Allah'a yönelirdi' buyurularak, Allah'a(cc) yönelmenin zaruriyeti anlatılıyor.

4. Hükümdarlığın peygamberliğe engel teşkil etmediği gösteriyor ki, hiçbir dünyevi meşgale Allah'a(cc) kulluğu engelleyemez.

Hz.Davud'un(as) bazı imtihanlara tâbi tutulduğu bildiriliyor. Neticede beşeri zaafın ârız olduğu ve muhtemel hatası bildiriliyor. O(as) da hemen tövbeye yönelmiş, böylece Cenâb-ı Hak tövbesini kabul ederek, O'nu(as) bağışlamış ve ebediyete uzanan yolda tehlikeleri öğretmiştir. 

5. Bu durumda da bizlere pekçok ders çıkmaktadır. Her peygamber ve her beşer gibi Hz.Davud(as) da imtihan ve ibtilâlara maruz kalmıştır ki, bu bir kanun-u ilâhidir. Her beşer imtihana tâbi tutulacak, insan beşeri zaafından dolayı hata yapabilecek, fakat hatasını anlayınca hemen Hakka yönelip, tövbe istiğfar edecektir, af için bu zarûridir. Kul böyle davranırsa, Allah'ın(cc) da affedeceği ve o kuluna tehlikeleri öğreteceği gerçeğini anlamış oluyoruz. 
Hz.Davud(as)'ın bir diğer özelliği de zikir ehli olması. Bunu Kur'an-ı Kerim'de Allah(cc) beyan ederek şöyle bildiriyor, ''Doğrusu Biz akşam sabah onunla beraber tesbih eden dağları, toplu halde kuşları onun emrine verdik, hepsi ona yönelmiştir.Sad Sûresi(18-19)
Bir de Hz.Davud'un(as) halvet halinde yani yalnız, özel bir mâbedde Rabbine ibadet ettiği haberi ki, bu da Hz.Davud'un(as) ibadet ve zikrullaha karşı çok şevkli olduğunu gösteriyor. 

6. Bu hususta  müminlere çıkan ders;
Müminlerin de hususi zamanlarda Rabbine ibadet için halvette olması, yani yalnız, tenha bir mekânda ibadet ve zikrullahla iştigal etmesinin muteber oluşu ve zikrullahta derinleşen bir müminin zikrine biiznillah yer yer dağların ve kuşların  dâhil olmasının muhtemel oluşudur. 

Hz.Davud(as) imtihanından şöyle bir kıssa anlatılır,
Halvet anında ibadetle meşgulken, aniden iki kişinin orada belirmesi ve aralarında anlaşamadıkları bir husustan dolayı geldiklerini söyleyerek, fetva almak istediklerini bildirmeleri.
Biri şöyle der, 'Kardeşimin 99 koyunu var, benimse bir koyunum var. Buna rağmen kardeşim o bir tek koyunu da almak istiyor, ve beni tartışmada yendi.' Hz.Davud(as) hâdiseyi haksızlık olarak değerlendirerek galeyâna geldi ve diğerine birşey sormadan şöyle dedi, 'O bir tek koyunu almak istiyorsa kardeşin sana zûlmediyor. Allah'a imanı olmayan kimseler böyle zûlmeder, iyi insan da pek az bulunur.' Onlar da gülüp gittiler. Hz.Davud(as) hüküm vermekte aceleci davranmış, karşı tarafı dinlemeden karar vermişti. Karşı taraf dinlendiği takdirde meselenin bütünü veya bir kısmı değişebilirdi. Haksız görünen haklı çıkabilirdi. Onun için Hz.Davud(as) hata yaptığını anladı, bunun ilâhi bir imtihan olduğunu fark ederek, derhal secdeye kapandı, tövbe ve istiğfarda bulundu, Allah(cc) da kendisini affetti. 

Çıkan ders;
Bu gibi hususlar; peygamberleri imtihan ile, aczlerini idrak ettirmenin yanında, onlara tâbi olanlar için tâkip edilecek usûl ve hikmetlerin teşekkülü içindir. Bu durum onların ismet sıfatına halel getirmez. Onların yaptıkları hata görünümündeki hâdiseler bizler için istikâmetlendirecek birer numûne mesabesindedir. İnsan beşeriyet icabı hata yapabilir. Aslolan hatasını anlayıp, hemen tövbe etmesidir. Bir de herhangi bir konuda acele etmeyip, iyice düşünmesi ve kıssada anlatıldığı gibi hassaten iki taraf arasında tezâhür eden olaylarda her iki tarafı iyice dinledikten sonra kararını vermesi gerektiğini anlamış oluyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder