31 Ekim 2011 Pazartesi

KAFİR, MÜNAFIK, MÜRTED VE ŞEYTANA AİT SIFATLAR

               Hased, kibir, kin, isyan gibi hayra engel olup, şerre sebep olan şeytani vasıflar diyebileceğimiz bazı sıfatlar, iblisten zuhur etmiştir ve Cenab-ı Hakkın rahmetinden kovulup, gazabına uğramaya sebep olan sıfatlardır. Şeytanın, taşıdığı bu kötü vasıflar sebebiyle Allah'ın(cc) rahmetinden kovulması, ferasetle olaylara bakan insana büyük ders vermektedir. O iblisin de imanı vardı, itikatı tamdı. İlmi, ibadeti belki biz müminlerden fazlaydı. Ancak hiçbiri fayda etmedi. Hasedi, kibri sebebiyle maneviyatına ait herşey akim kaldı. Adeta alayı illiyyeden, esfeli safiline yuvarlandı.

            Diğer bir tehlike münafıklık sıfatıdır ki; bunlar içi başka, dışı başka sahtekarlardır. Münafıklar iman etmediği halde, inanmış gibi görünenlerdir. Bunlar imansızlıklarını, müminlere karşı art niyetlerini, gayzlarını, tasarladıkları hilelerini bildirmemek için namaz da kılarlar, savaşlara da giderler. Bu bedbahtları hakkıyla ancak Allah(cc) bilir, bildirdiği kadarıyla da peygamberleri ve diğer kulları.
            Allah(cc) en elim azaba münafıkların çarptırılacağını bildiriyor; ''Münafıklar müminlerle karşılaştıkları vakit, biz de iman ettik derler. Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ise biz sizinle beraberiz, biz onlarla sadece alay ettik derler.'' Bakara Suresi(14)
            Diğer bir kavim de kafirlerdir ki, bunlar ya Allah'a(cc) ve bazı peygamberlerine inanır(bütün peygamberlere hassaten Efendimiz'e(sav) ve Kur'an'a inanmazlar), ya da hepsini inkar ederler. Bu zümrenin de kendine has kötü vasıfları vardır. Kur'an bunlardan bahsederken, başta kibirli olduklarına dikkat çekiyor, 'kibirlerinden ötürü iman etmediler' diyor. Buradan kafirin özel vasfının kibir olduğu anlaşılıyor. Bundan başka buhul, hayasızlık, iffetsizlik, miskinlik, nefisperestlik, merhametsizlik ve dünya muhabbeti gibi pekçok kötü sıfatlar da kafire has sıfatlardır.
            Bir başka zümre de mürtedlerdir. Mürted, iman ettikten sonra dinden dönenlerdir. Dinden dönen; iman, İslam mürtedidir. Bir de mürted sıfatı vardır ki bunlar, sözünden dönen, güzel vasıflardan kötü vasıflara dönen, ahdinden dönen, güzel ahlaktan kötü ahlaka dönenlerdir, 'sabırlı iken sabırsızlığa, gayretli iken miskinliğe, ulviyetten sufliyata'. İşte bunlar sıfaten mürted sıfatına maruz kalmışlardır. Kişi mümin olur, fakat mazallah şeytan sıfatı, kafir sıfatı, münafık sıfatı, mürted sıfatı taşıyabilir. Mümin, beşeriyet icabı yanılabilir, sürçebilir, bu sıfatlara bulaşabilir. Fakat bu sıfatlara saplanıp kalmamak gerekir. Saplanırsa felaketine sebep olabilir. Mümin, şeytan sıfatını üzerinde bulundurmakla şeytan olmaz fakat, adeta şeytana ait bir madalyayı boğazına asmış, o madalyayla huzur-u ilahiye gitmesi mevzubahis olabilir. İmanlı bir mümin münafık olmaz. Fakat münafıklığa has bir karakter sahibi ise, o da amel münafığı olup huzur-u ilahiyeye o damga ile gider Allah korusun. Münafıklık sıfatı ikiyüzlülük, riyakarlık, iç-dış başkalığı, insanların yüzüne dost gibi davranıp arkasından düşman olan, yüze gülüp arkadan kuyusunu kazan karakterdir. Kur'an-ı Kerim bu konuda insanları, hassaten müminleri uyarır ve söylediğini yaşamayan veya yaşamadığını söyleyenleri ağır bir hitapla ikaz eder, korkutur ve durumu böyle olanların münafık sıfatı taşıdıklarının haberini verir. Efendimiz(sav) bu kötü vasıf üzerine titizlikle gitmiş, ümmetini uyarıp, tehlikenin neler olduğunu haber vermiştir. Hz.Ömer(ra) zaman zaman, 'acaba ben münafık mıyım?' diye kendini sorgulamıştır. Sahabi zannettiği birinin ölüm haberi üzerine onun münafık olduğunu öğrenmiş ve 'acaba Peygamber Efendimiz(sav) benim de münafık olduğumu söylemiş miydi?' diye korkudan dizlerinin bağları çözülmüştü.
            Hz.Aişe Validemiz(ra) de zaman zaman bu konuda korkup titremiş, söylediği işlediğine uymayan bazı durumlarda 'bu ne hal, acaba ben münafık mıyım?' demiştir. Efendimiz(sav) Miraçta izlediği bir tabloyu şöyle haber verir; 'Miraçta cennetten ve cehennemden tablolar nazarıma arzedildi. Bir toplum gördüm ki, dudakları ateşten makaslarla doğranıyordu. Bunların kim olduğunu sordum. Şöyle dendi; söylediklerini yaşamayanlar, içi dışına uymayanlar, Allah'a(cc), Resulü'ne(sav) ve insanlara karşı yalan söyleyen riyakarlar.'' Bu kötü sıfatın kaynağı yalancılıktır.
            Kafirlerden öyleleri vardır ki, birçok mümin sıfatına haizdir. Müminde olması gereken sıfat kafirde vardır ve olabilir. Yaratılışında fıtratına konmuş, istidatları körelmemiş ve bazı güzel sıfatlar inkişaf etmiştir. Fakat mümin sıfatı taşısa da, bir kafir küfründen dolayı cehenneme gidecektir. Belki zararsız ve iyilik işleyen bir insan olmasından dolayı azabı hafif olur, kötüler gibi olmaz. Allah(cc) adildir. Mümin kendisini inceden inceye tetkik edip, kafir sıfatlarından uzak olmaya çalışmalıdır. Özetleyecek olursak;
1. Şeytana ait olan hased, kibir, kin, isyan, şerre sebep, hayra mani olma, fesat çıkarma, vs.
2. Münafıklık sıfatı, yalan, riya, sahtekarlık, iki yüzlülük, vs.
3. Kafir sıfatı, kibir, ucb, dünya sevgisi, hayasızlık, buhul, vs.
4. Mürted sıfatı, ahdinden dönme(başta Allah'a olan ahid), sözünde durmama, iyiliklerden kötülüklere dönme, vs.
            İnsan fıtratı hayra da şerre de meyillidir. Nefis ise, fıtratı icabı şerre daha çok meyillidir. Nefis kötü vasıflardan hoşlanır. Nefis, terbiye ve tezkiye metodlarına tabi tutulmazsa, kötü sıfatların mekanı haline gelir ki, sırf iman etmekle bu bataklıktan kurtulamaz. İmanlı müminin vazifesi, İslamın çizdiği hudutları korumak ve bunlardan uzak durmaktır. Efendimiz(sav); ''Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim'' diyerek, İslamın güzel ahlaktan ibaret olduğuna dikkatleri çeker. Hz.Aişe Validemiz(ra) Efendimiz(sav) için 'Onun ahlakı Kur'an'dan ibaretti' diye buyurmuştur. Bir Hak dostu' Her günahta küfre giden bir yol vardır' der. Kişi günah olan sıfatları ahlakı haline getirir ve bir türlü vazgeçmezse, o kötü vasıf alışkanlık olur, kişi için doğal hale gelir ve mazallah mübah olduğuna inanılır. Böylece haramı helal telakki ettiği için imanı gider, küfre mucib olur. Bu sineğin ısırmasından kaçıp, yılanın akrebin sokmasına rıza gösterme gibidir ve telafisi mümkün değildir.
            Kulun dünyaya geliş hikmeti imtihandan geçmesidir ki, Allah(cc) bu sebeple hayrı da şerri de yaratmıştır. Kuluna da cüz-i irade vermiş ve seçim hakkı tanımıştır. Kur'an'da hayrın ve şerrin neler olduğu anlatılmış, uyarılarda bulunulmuştur. Efendimiz(sav) de iyi ve kötü sıfatları hem söyleyerek, hem yaşayarak ümmetine bildirmiştir. Kul, Kur'an'da bildirilen metodlarla nefsini terbiye yoluna gitmelidir. Nefis, meleki sıfatlarla sıfatlanmaya müsait yaratılmıştır. Yeter ki insanoğlu dünyaya geliş gayesini bilsin, işi ciddiye alsın, nefsinin ıslahına çalışsın. Mülk suresinin 2. ayetinde ''Hanginiz daha güzel amel işleyecek diye hayatı ve ölümü yarattık'' diyor Allah(cc). Ve bir mümin asla başka kavimler gibi olamaz, onların vasfını üzerinde taşıyamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder