26 Nisan 2011 Salı

TAKVA

            Kul olarak hayatın özü ve manası takva iledir. Takva; hayatı yaşamak, Cenab-ı Hakk'a dost olmak, cenneti kazanabilmektir. Bu bakımdan takvanın hakikati, kalbi tasfiye etmek suretiyle onu, kalb-i selim, tertemiz bir gönül, kalb-i münib 'Allah'a yönelen bir kalb' kıvamına eriştirmektir. Çünkü insan ancak bu surette Cenab-ı Hakk'a vasıl olur.  Kur'an-ı Kerim'de ehemmiyetine binaen 258 yerde, muhtelif kalıplarda takva sahibi olma talimatı veriliyor. Cenab-ı Hakk(cc) itikatte, ibadette, muamelatta yani hayatın her safhasında , hatta her nefeste takva sahibi olmamızı arzu etmektedir. 
            Takva lugatte; kaçınmak, korunmak, varlığı her türlü fenalıklardan himaye etmek anlamlarındadır.
            Istılahta takva; yasaklardan kaçınmak, emirlere sarılmak suretiyle Cenab-ı Hakk'ın himayesine girmek, o celal sahibi Allah(cc)'ın azabından-gazabından korkarak, rahmetinin gölgesine girmeye gayret etmek demektir. Bunun için de nefsani arzuların köreltilmesi, ruhani istidatların inkişaf ettirilmesi zaruridir.
            Takva; 'Nefsini terbiye eden elbette felaha kavuşmuştur.' A'la Suresi(14) ayeti sırrınca iç alemimizin terbiye edilmesidir. Böylece kalblerimizin imanda, ibadette ve muamelatta Hakk'ın rızasına uygun davranışlardan lezzet alacak kıvama gelmesidir.Diğer bir tarifle takva, cemali sıfatların kalbde tecelli etmesidir. Yani; merhamet, şefkat, affedebilme, hilm, cömertlik gibi yani kulun her halde, her davranışta , hatta her nefeste Hakk'ın rızasını aramasıdır. Başka bir ifadeyle takva, kulun tevbesinde samimi olması, dil ile kalbin müşterek olarak devamlı istiğfar ve dua halinde bulunmasıdır. Yine takva, Allah(cc)'dan uzaklaştıracak herşeyden kalbin korunmasıdır. Aynı zamanda Allah(cc)'a yaklaştıracak herşeye de muhabbet içinde olmaktır.
            Takva 3 derecedir;
            1.Yasaklardan kaçmak,
            2.Emirlere koşmak, bu keyfiyet bütün mü'minlerin uyması gereken takva ölçüsüdür.
          3.Daima Cenab-ı Hakk'la beraberlik duygusunu taşıyabilmek,ihsan duygusunun güçlenmesi.Bu durum takvanın en yüksek derecesidir. Bize 'Şah damarından daha yakın' Kaf Suresi(16) olduğunu haber veren ve 'Nereye gitseniz yine sizinle beraberdir' Hadid Suresi(4) beyanıyla kullarını uyaran Cenab-ı Hakk'ın , ferman-ı sübhaniyesi karşısında, duyarlı kul ihsan şuuruna vasıl olmuş ve takva libasını giymiş, Rabbıyla beraberliğin huzuruna nail olmuştur.
            HER TÜRLÜ HALDE TAKVA ÜZERE OL. Hayat med ve cezir yani, iniş-çıkış içinde geçer. Zaman zaman kıtlık ve zorluklar, zaman zaman bolluk ve kolaylıklar, zaman zaman ızdırap ve hicranlar, zaman zaman sürur ve huzur hayata hakim olur. İşte bu haller içinde mü'minin takınacağı en temel tavrı Sallallahü Aleyhi ve Sellem Efendimiz şöyle ifade etmektedir; 'Zorluklarda ve bollukta müttaki ol'. Yani Efendimiz(sav) bazı hallerde değil, her hal ve şartta takva üzere olmamız gerektiğini buyurmuştur.
            Hz.Mevlana buyurur; 'Sürurlara da aldanma, ızdıraplara da. Çünkü senin kalbin bir misafirhanedir, ızdırap ve sürurlar da ancak gelip geçici misafirlerdir'. Bollukta daima Cenab-ı Hakk'a hamd halinde ilahi lütufların şükrü içinde bulunabilmek, zorluk zamanlarında da sabır halinde Allah-ü Teala'ya teslim olup, hakkımda hayırlı olan budur, diyebilmektir. Takva ölçüsü budur. Cenab-ı Hakk Kur'an-ı Azimüşşan'ın muhtevasını şöyle bildiriyor;'Kendisinde şüphe olmayan bu kitap, takva sahipleri için bir hidayet rehberidir'. Bu itibarla takva Hakk'a yaklaşmanın ilk adımıdır. Kur'an-ı Kerim'de takva sahiplerine şöyle buyuruyor Rabbimiz, 'Yaklaşmak için vesileler arayın'. 'Ey iman edenler! Takva sahibi olun, O'na yakınlık sebeplerini araştırın ve O'nun yolunda cihad edin ki, felaha eresiniz'.

Cenab-ı Hakk'a yakınlık sebepleri nelerdir?
Nefis tezkiyesi, kalb tasfiyesi, taatlar, ibadetler, kalbde ilahi muhabbet ve sevgiyi çoğaltmak, azamet-i ilahi karşısında haşyeti, korkuyu artırmak ,bu ve benzeri hususlarda çok ciddi, azimli, gayretli olmak.

Bu hususta ölçü nedir?
Ayet-i kerimede Allah(cc) buyuruyor; 'Allah'ın azamet-i ilahiyesine yaraşır şekilde takva sahibi olun'. Al-i İmran Suresi(102) Ayetin devamında 'Ancak müslümanlar olarak can verin', emr-i ilahisi gelmektedir.Yine Cenab-ı Mevla Kur'an-ı Azimüşşan'da kullarına buyuruyor ;'Her bir nefis ve onu düzenleyene, O'na hem fücuru(Allah'tan uzaklaştıran kötülükleri), hem de takvayı(Allah'a yakınlaşma yolunu) ilham edene yemin olsun ki, iç alemini temizleyen, onu arındıran felaha ermiştir. O'nu temizlemeyen, günahlarla örten ise felakete uğramıştır.' Şems Suresi
Ayet-i kerimede buyurulduğu gibi insanoğlunun nefsinde bir tarafta nefsani arzular ve fücur, bir tarafta ise takva vardır. Bir tarafta çamura saplanmak isteyen nefis, bir tarafta göklere kanat açmak isteyen ruh vardır. Bu hususta Mevlana Hazretleri şöyle buyurur; 'Ey Hak yolcusu! Gerçeği öğrenmek istiyorsan, Musa da Firavun da ölmediler.Bugün senin içinde yaşıyorlar. Senin varlığına gizlenmişler. Senin gönlünde savaşlarına devam ediyorlar. Bu sebeple birbirine düşman bu iki kişiyi kendinde araman gerekir'. İşte insanoğlunun içinde duran bu düşmandan korunmasının yolu olan takva, hayatın her merhalesinde, ömrünün her anında lazım, elzemdir. Efendimiz(sav) Rabbimize şöyle niyaz ederdi; 'Allah'ım! Nefsime takvasını ver ve onu tezkiye et. Sen onu en iyi tezkiye edensin. Sen onun Velisi, Mevlasısın'. Bu da gösteriyor ki kul, bir taraftan üzerine düşen gayreti, ciddiyeti, samimiyeti ortaya koyarak Kur'an'ın ve Resulullah(sav)'ın rehberliğinde takvalı olmaya say edecek, bir taraftan da takvalı olabilmek için Rabbına devamlı dua ve niyaz halinde bulunacaktır. Her hususta olduğu gibi kul gayret edecek, Mevla da himmet edecek inşallah-ü Teala.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder