20 Nisan 2011 Çarşamba

ALLAH(CC) BİZDEN RAZI MI ?

            İnsanlar Cenab-ı Hakk'a sığınmaları ve ihlasları ölçüsünde ilahi yardım görürler. Buna Bedir ve diğer harplerdeki ilahi yardımlar örnektir. ''Hatırlayın ki, siz Rabbinizden yardım istiyordunuz. Buna karşılık olarak O, 'Ben size meleklerden peşpeşe gelen bin tanesi ile yardım edeceğim' diyerek duanızı kabul buyurdu.'' Enfal Suresi(9)
             'Ben' diyen ilahi yardımdan mahrum olur. Zorluklar karşısında , kalbden inanarak 'hasbünallah ve nimel vekil' dersek bu değerli yardıma nail oluruz. İlahi yardım ancak, imandan sonra takvalı kul olmaya bağlıdır. Teslimiyet, tevekkül, ihlas bu güzelliğin sebeplerindendir. Sözden caymak, yalan konuşmak münafıklık alametidir. Mümin; doğru, güvenilir ve sözünde durandır. Bunlar Efendimiz(sav)'in vasfıdır. Bütün ümmet, hatta düşmanları da O'na Muhammed-ül Emin demişlerdir. Doğruluk peygamberlerin müşterek vasıflarındandır. Muhammed ümmetinin de bu vasıfla vasıflanması elzemdir.
             'Amentü billah' diyoruz. İman, taviz kabul etmez. İmanın muhafazası için her zorluğa katlanmak mecburidir. Akaidin güçlü olması gerekir. En zor şey amentüyü korumaktır. Bu hususta örnekler pek çoktur.Firavunun hanımı Hz.Asiye , firavun tarafından pekçok işkencelere maruz kalmasına rağmen imanını koruma pahasına sabretmiştir. Bu Muhterem Hatun çarmıhlara gerilmiş , aç-susuz bırakılmış, kırbaçlanarak feci şekilde öldürülmüş, fakat O, her zorluğa, işkenceye rağmen imanla ölmeyi bir şeref bilmiş, inancından taviz vermeyip, 'şehide' rütbesine nail olmuştur.
            Samimi birer müslüman olan ilk İseviler de sirklerde arslanların dişleri arasında parçalanma pahasına, tevhitte sebat ile imanlarını muhafaza etmişler ve şehadet şerbetini içip, şerefle bu fani hayata veda etmişlerdir. 
            Hz.Bilal'in de imanı pahasına maruz kaldığı işkenceler malumdur. Yine Hz.Ammar ailesinin müşrikler tarafından akıl almaz işkencelere maruz kaldıkları tarihe geçmiştir. Hz.Sümeyye(ra), vücudunu dağlayan kızgın demirlere tahammül göstererek imanından taviz vermemiş, böylece İslam'ın ilk şehidesi ünvanına nail olmuştur.Kocası Hz.Yasir(ra) ise yaşlı ve güçsüz olmasına rağmen tahammülfersa bir dirayet göstermiş, müşriklerin bir bacağını bir deveye, diğer bacağını başka bir deveye bağlayarak, develeri ters istikamete sürmeleriyle, feci şekilde 'Allah Allah' diyerek şehit olmuştur. 
                Firavunun sihirbazları başka bir örnektir. İman ettikleri için firavun tarafından feci surette katledilmişlerdir. Firavun dinlerinden dönmeleri için büyük vaadlerde bulunmuş, bu vaadlere tenezzül etmediklerini görünce, onlara kollarının ve bacaklarının çaprazlama kesileceğini söylemiştir. Onlar ise Rablerine şöyle niyaz edip; ''Yarabbi üzerimize sabır yağdır ve canımızı müslüman olarak al'' ve o vahşete katlanıp, şehadetin hazzı içinde Rablerine kavuşmuşlardır. 
             Kur'an'da iman hususunda pekçok ayeti kerime vardır.Örneğin; ''Ey iman edenler ! Allah'tan O'na layık bir takva ile korkun ve ancak müslüman olarak can verin,'' Al-i İmran Suresi(102)
            Herkeste hem iman, hem küfür istidatı vardır. Hadi esması da, Mudill esması da tecelli halindedir. İnsanın iradesi nereye meylederse o ismin tecellisi ile hidayete veya delalete gider. Mümin bütün gücüyle Hadi ismini üzerine çekmeye çalışmalıdır. 
            Allah(cc) bizden razı mı sorusuna Hakk dostları şöyle demişlerdir; Biz Allah(cc)'tan razı mıyız ? Biz Allah'tan ne nispette razı isek, muhtemel ki Allah(cc)'ta bizden zatına has bir keyfiyetle razıdır. Bu durum zaman zaman karşılaştığımız ibtilalar karşısındaki tutumumuzla belli olur. Herşey gibi Hakk'tan razı olma da ispat ister. Onun içindir ki, mümin daima Allah(cc) benden razı mı, peygamberim benden razı mı sorusunu nefsine sormalı ve yine cevabı kendisinde aramalıdır. Ölçü, sen Rabbinden ne kadar razısın ? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder