18 Nisan 2011 Pazartesi

AKIL

             Akıl kendi haline bırakılırsa, insanın başına bela olabilir. Akıl, nakille terbiye edilirse yararlıdır. Nice akıl sahipleri nakilden mahrum oldukları için, zillete mahkum oldular ve olmaktalar. Nakilsiz akıl, sahibini firavun ve nemrut yapabilir. Herşey gibi aklında terbiyeye ve bir yol göstericiye ihtiyacı vardır.Terbiye olmayan akıl, molozların içinde kalmış madenler gibidir.
            Aklı bir göze benzetecek olursak, onun görmesini sağlayacak olan ışık vahiydir. Vahiyden mahrum akıl , ışıktan mahrum göz gibidir ki,  ışık olmadan gözün hiçbir kıymeti yoktur. Baş gözü, kalb gözüyle birleştiği zaman fayda verir. İnsanla hayvanatı ayıran faktörlerden birisi de insandaki kalb gözüdür. Halbuki diğer mahlukat da görüyor, duyuyor. Böylelerine Mevla ''Sümmün, bükmün, ümyün fehüm la yerciun'' diyor. Bir başka ayette ''Onlar behahimler gibi , belki ondan da aşağı'' , diyerek vahiyden bihaber olanların durumunu izhar ediyor. Aklın büyüklüğü ve yeri kadar, sorumluluğu da o nispette büyüktür. O aklı bahşeden Mevla bu nimeti nerede, nasıl kullandığını ve nakilden yani vahiyden neden mahrum ettiğini soracaktır. Çünkü Kur'an ''Ey akl-ı selim'' diyerek, akıllı olanlara, aklında problemi olmayanlara sesleniyor ve muhatab alıyor. Bu çağrıya, bu nidaya kulak açmayan; o aklı diğer mahlukat gibi sırf dünyası, cismi yolunda israf edenlerin vay haline...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder