1.Mebde itibarıyle gayet sert bir çekirdekten meydana gelmektedir palmiye. Çekirdek bilindiği üzere herşeyin özünü teşkil etmektedir. İnsanın maneviyatının özü de, imanıdır. Ve iman kolay kolay yok olmayacak, sağlam bir muhafaza içinde korunmalıdır.
2.Palmiye kök ve gövde yönüyle gayet sağlamdır. Müminin imanı, kökü temsil eden kalbinde gayet sağlam olmalı ki, gövdeyi temsilen muamelâtı, fiiliyâtı islam prensiplerine uygun, taatı güçlü, kuvvetli olsun. Müminin muamelâtının hâlis, amellerinin güçlü olması imanının güçlü olmasına bağlıdır.
3.Palmiyenin bir diğer özelliği; dallarının sürekli kesilmesi, baş tarafında azınlıkta birkaç dal bırakılarak, diğer dalların budanması ve budanan dalların yerine başka dalların çıkmamasıdır. Halbuki diğer ağaç ve bitkilerde budanan yer genellikle tekrar filizlenip, dal budak oluşturur.
Bunun gibi, hakiki mümin çeşitli sebeplerle daima budanacak. Yani, nefis tezkiyesi ile nefs-i emmare budanacak. Hem öyle budanacak ki, budanan yerden artık nefs-i emmareye ait kötü vasıf, talep ve olumsuzluklar tekrar tezahür etmeyecek. O dalın gövdeden ayrılması ile nasıl hayat emaresi kalmıyorsa; mümin de, yok olması gereken, maneviyatına zarar veren yanlarını yok ettikten sonra bunları tekrarlamayacak. Dalların budandıkça gövdenin güçlenip, uzaması ise; müminin, menfiliklerden sıyrıldıkça, müspet yönlerinin güçlenip, terakki edebileceğine işaret olabilir.
Dikkat edilirse birkaç defa budanıp, bırakılmıyor. Ağaç hayatta kaldığı sürece dal vermeye devam ediyor ve her çıkan dal kesilerek, devamlı kontrol altında tutmayı gerektiriyor.
Müminin durumu da bunun gibidir ki, insan hayatta olduğu sürece sürekli budanma zarureti vardır. Bu durum bazen insanın iradesine bakar ki, iradesinin hakkını vererek, sorumluluklarının idrakiyle menfi yönlerini izale edecektir. Bazen de doğrudan doğruya kaderin bir tecellisi olarak, bazı ibtilalara maruz kalarak da budanmalar tezahür edecektir. Böylece iman ağacı güçlenerek terakki edecektir.
4.Palmiyenin gövdesinin gayet sağlam olmasının yanısıra, gayet düz oluşu da ayrı bir özellik taşımaktadır. Müminin de imanının, itikâtının sağlam olmasının yanısıra, müminde olması gereken en önemli husus onun istikamet üzere olması, ihlâslı olması, sıddık yani doğru olmasını temsil ediyor olabilir.
5.Yine palmiyenin dalı, budağı olmadığı ve kuru bir gövdeden ibaret olduğu halde gayet güzel bir görünüme sahip olması ve ayrıca ihtişamlı, heybetli, vakarlı vasıfları yansıtması da ona ayrı bir kıymet kazandırmaktadır. Bu yönüyle de hakiki bir müminin benzer yanlarının oluşu şüphesizdir. Mümin de menfiliklerden budandığı nispette değer kazanır. Görünüşünde nefse, dünyaya ait tarafları olmasa da. Örneğin; Veysel Karani bir deve çobanı görünüşünde; ne bir kral, ne de bir alim ve allame. Fakat o, asırlar var imanlı gönüllere taht kurmuş. Öyleyse müminin güçlü, kuvvetli, heybetli, haşmetli, değerli olmasının yolu, çeşitli yollarla nefsinin budanmasından ve yine çeşitli yollarla imtihanlardan geçiyor. Budandıkça değil değer kaybetme, aksine değer üstü değer kazanıyor. Rabbinin takdirinden razı olmak şartıyla.
6.Bir diğer hususiyeti de gayet uzun oluşu. Şu bir gerçek ki, şahit olunan durumuyla palmiye 7-8 katlı binanın boyuna ulaşmaktadır. Bu yönüyle denebilir ki, müminin maneviyatı terakkiye müsaittir. İstidatı, gayreti, azmi, ciddiyeti nispetinde biiznillah terakki eder.
Diğer bir yönü de, her bir palmiye ağacı uzunluğu ve gövde kalınlığı yönleriyle aynı değildir. Aralarında farklılıklar vardır. Müminlerin de aralarında farklılıklar olması gayet doğaldır.
Velhasıl palmiye Yüce Mevla'nın pek çok isimleriyle birlikte hem cemâli, hem celâli ismine mâkestir. Yine tespit edildiği kadar bazı isimlerin tecellisine mazhardır; Celâl, Cemâl, Hayy, Kayyum, Cebbar, Rab, Rezzak, Musavvir, Sıbga.
4.Palmiyenin gövdesinin gayet sağlam olmasının yanısıra, gayet düz oluşu da ayrı bir özellik taşımaktadır. Müminin de imanının, itikâtının sağlam olmasının yanısıra, müminde olması gereken en önemli husus onun istikamet üzere olması, ihlâslı olması, sıddık yani doğru olmasını temsil ediyor olabilir.
5.Yine palmiyenin dalı, budağı olmadığı ve kuru bir gövdeden ibaret olduğu halde gayet güzel bir görünüme sahip olması ve ayrıca ihtişamlı, heybetli, vakarlı vasıfları yansıtması da ona ayrı bir kıymet kazandırmaktadır. Bu yönüyle de hakiki bir müminin benzer yanlarının oluşu şüphesizdir. Mümin de menfiliklerden budandığı nispette değer kazanır. Görünüşünde nefse, dünyaya ait tarafları olmasa da. Örneğin; Veysel Karani bir deve çobanı görünüşünde; ne bir kral, ne de bir alim ve allame. Fakat o, asırlar var imanlı gönüllere taht kurmuş. Öyleyse müminin güçlü, kuvvetli, heybetli, haşmetli, değerli olmasının yolu, çeşitli yollarla nefsinin budanmasından ve yine çeşitli yollarla imtihanlardan geçiyor. Budandıkça değil değer kaybetme, aksine değer üstü değer kazanıyor. Rabbinin takdirinden razı olmak şartıyla.
6.Bir diğer hususiyeti de gayet uzun oluşu. Şu bir gerçek ki, şahit olunan durumuyla palmiye 7-8 katlı binanın boyuna ulaşmaktadır. Bu yönüyle denebilir ki, müminin maneviyatı terakkiye müsaittir. İstidatı, gayreti, azmi, ciddiyeti nispetinde biiznillah terakki eder.
Diğer bir yönü de, her bir palmiye ağacı uzunluğu ve gövde kalınlığı yönleriyle aynı değildir. Aralarında farklılıklar vardır. Müminlerin de aralarında farklılıklar olması gayet doğaldır.
Velhasıl palmiye Yüce Mevla'nın pek çok isimleriyle birlikte hem cemâli, hem celâli ismine mâkestir. Yine tespit edildiği kadar bazı isimlerin tecellisine mazhardır; Celâl, Cemâl, Hayy, Kayyum, Cebbar, Rab, Rezzak, Musavvir, Sıbga.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder