15 Şubat 2011 Salı

UCB

Ucb, en tehlikeli kalp hastalıklarındandır. Allah(cc) bir ayeti celilesinde 'Onların kalplerinde hastalık vardır' buyurur.Ucb, genel anlamda kişinin kendini beğenmesidir. Bu beğeniş iş ve muamelatı, fiziki yapısı, konumu, maneviyat yönü, aklı, kültürü, makam ve mansıbı vs yönlerinden olabilir.
Hak dostları bu konuda şu görüşü bildirmişlerdir; insan kendini SİFİR kabul etmelidir. Sifir, sıfırı da ortadan kaldıran bir sözcüktür. Bir adam keramet sahibi olsa, manen kemale erişse, sonra da bu hali faş etse, tepeden düşmüş ve bir yerleri kırılmış kabul edilir. Kutub, daima kendini çukurlarda zanneder, O'nun önü daima dumanlı ve sislidir, ileriyi göremez, gördüm zannettiği yerde batar.                                                                                                                                               İnsan bazı rüya ve zuhuratlar karşısında dese; 'Ne hikmettir ki, ben günahkara şöyle şöyle zuhuratlar oluyor ve esrarlı rüyalar görüyorum'.Bu deyiş bir batmanın nişanesidir. Allah bir sır vermişse bu sır saklı kalmalıdır. Bunlar büyük ölçüde bir imtihan için verilmiştir.Sırrı ifşa etmek mümini felc eder. Bu felc manevidir. Hakiki Hak erleri böylesi durumlarda korkularından Rabb-ül Alemin'e dua ve niyazda bulunup, bu halin kendilerinden alınmasını istemişlerdir.                                                                                                                                                          Allah-ü Teala  Musa(as)'a buyurmuş; ' Ya Musa, Bana gelirken yanında en zelil mahluku getir.' Musa(as) hasta ,uyuz bir köpek bulmuş , boynuna ip takarak Tur'a Rabbiyle kelam etmeye giderken, o köpeği de yanında götürmüş. Yolda aklına şöyle bir düşünce gelmiş; 'Benim nefsimden daha zelili, zalimi varmı ki, diyerek ipi köpeğin boynundan çıkarıp kendi boynuna takmış ve öylece Rabbinin huzuruna gitmiş. Allah(cc) sormuş;   -Ya Musa, getirdin mi en zelil mahluku ?      Musa(as); 'Evet ya Rabbi getirdim. Baktım, benden daha zelil kimseyi göremedim. En zelil olan kendi nefsimi getirdim' , deyince Allah(cc); ' Ya Musa! Eğer böyle yapmasaydın , Seni peygamberlikten tardederdim', buyurmuştur. Onun içindir ki,başta peygamberler olmak üzere Hak erleri kendilerine sifir olmayı uygun görmüşlerdir.                                                                                     İnsanın kendisini maddi-manevi yönleriyle başkalarından üstün görmesi, bu üstünlüğüyle de içten içe kendini beğenip gururlanması ucbtur. Örneğin; insan kendinde bir kemalat görür ki , bu hal halk nazarında da değerlidir. Cömertlik, geçimli, sabırlı, hilim ehli olma gibi. Bütün bunlar değerli vasıflardır , fakat tamamı Allah(cc)'ın kuluna ihsanıdır. Kul, bu yönünü asıl vereni görmezse; kendinden bilir, içten içe kendini beğenirse , bu vasıfların hiçbir faydasını göremez. İbadet-i taatta da durum böyledir. İbadet ehli abidlerden olsa, bu halini nefsinden bilse , gururlansa onun ibadetine de değer verilmez.                                                                                 Denebilir ki, ucb kibrin anası hükmündedir. Çünkü kibirde de kendinde bir varlık görme, kendini başkalarından üstün görme duygusu vardır ki, bu ucbtur. Kibri  ucbdan  ayıran ise; ucbun içte olup dışarı sızmamasıdır. Oysa kibir pek çok yönüyle kendini gösterir. Kibirli insan konuşması, hal ve tavırlarıyla kibrini açığa vurur. Ucb ise, dışarı sızmayan hastalık gibi insanı içten çökertir. İçi bozuk meyve gibi dışardan bakıldığında güzel, sağlam görünür. (İçi bozuk karpuz gibi ; halk arasında böyle karpuza 'içini yemiş' denir). İşte ucbta insanın maneviyatını böyle etkileyip, yok olmasına sebep olur. Bu nedenle ciddi tedbir ve tedavi gerektirir. Rabbimiz 'hayır bizden, şerler nefislerinizden' diye buyurmuştur. Bu ayetin nuruyla konuya baktığımızda herşey açık bir şekilde gözler, gönüller önüne serilmektedir. Her hayırlı , değerli iş, söz , fiiliyat , muamelat, vasıf, sıfat ne varsa hepsinin Allah(cc)'ın ihsan-ı İlahi'si olduğu bu ayette anlatılıyor. Kul bu kemalatı ile kendini beğenip üstünlük taslama yerine , Rabbine şükredip bu hal Senin bir lütfun ; Senin inayetin, takdirin olmasaydı ben bu güzellikleri elde edemezdim, nefsimi isyandan, tuğyandan alıkoyamazdım; bütün güzellikler Senden , bütün çirkinlikler de benim nefsimden diyebilmelidir. Bununla birlikte tevazu ile Rabbine şükrünü, hamdini arzeder ve bu halini muhafaza ederse, ucb hastalığından kurtulmuş olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder