11 Şubat 2011 Cuma

KÖTÜ SIFATLAR

HASED NEDİR, ZARARLARI NELERDİR ?                                                                                              
Hased; Allah-ü Teala'nın kullarına ihsan ettiği nimetleri çekememek, kıskançlık duymak, Allah'ın taksimine razı olmamak manasına gelir.                                                                                                                                       İlk, şeytandan neş'et etmiştir. Ahiret yurdunda, mahlukat arasında ilk cereyan eden 'isyan'ın altında hased yatmaktadır.

Allah-ü Teala Adem(as)'ı yaratmayı murad edip, O'nun cismini çamurdan yarattıktan sonra, bir süre hikmete binaen cennette bekletti. Bunu gören iblis meleklere şöyle dedi; 'Belli ki Cenab-ı Hak bir varlık yaratacak. Bunu sizden üstün kılarsa ne yaparsınız ? 
Melekler cevaben; 'Biz  Rabbimizin emrine itaat ederiz, dediler.
Bunun üzerine iblis kendi kendine; 'Eğer Allah O'nu benden üstün kılarsa, O'na itaat etmem. Beni O'ndan üstün kılarsa O'nu helak ederim', dedi ve ağzında biriktirdiği tükürüğü Adem(as)'ın göbek mahiyesine tükürdü. İşte ilk hased ve ilk günahın temeli adeta böyle atıldı. Bu durum kibre ve isyana yol açarak iblisin cennetten tard olunmasına, lanete uğramasına sebep oldu.                                                                                               Dünya yüzünde ilk işlenen günahta hased yüzünden olmuştur. Adem(as)'ın oğulları Habil ve Kabil arasındaki tartışma sonucunda husumete sebep olan hased, Kabil'i kardeş katili olmaya kadar götürdü.                               Görüldüğü üzere cennet hayatında da , dünya hayatında da işlenen ilk günahların (isyan,cinayet) temelinde hased yatmaktadır.Kur'an-ı Kerim muhtelif ayetlerle hasedin ne kadar kötü ve tehlikeli bir sıfat olduğunu anlatır.Örneğin; Felak Suresi'nin son ayeti (ve min şerri hasidin iza hased) diyerek, hasedçinin şerrinden Allah'a sığınmayı öneriyor.                                                                                                                                            Efendimiz Hz.Muhammed Mustafa sallallahü aleyhi ve sellem'in bu konuyla ilgili bazı hadisleri şöyledir,             -Hasedten kaçınız, ateşin odunu yakıp yok ettiği gibi, hased de hasenatın mahvına sebep olur.                         -Sirkenin balı bozduğu gibi, hased de müminin imanını ifsad eder.                                                                      -İman ile hased, kamil bir müminin kalbinde kat'iyen birleşmez.                                                                             -Maddi yönden kendinizden altta olanlara bakın ki, üzerinizdeki nimet-i İlahi'yi göresiniz.Manevi yönden kendinizden yukarıda olana bakın ki, manevi eksiğinizi göresiniz.                                                                     Süfyan-ı Sevri(ks) şöyle buyurmuş; Hased, küfre mucib olur. Çünkü Allah'ın kula verdiğini reva görmemektir. Her kim Allah'ın verdiğini reva görmezse, küfre düşme tehlikesi ile başbaşa kalır. Zira Allah-ü Teala'nın hikmetini ve adlini inkar etmiş olur ki, mazallah böylesi bir durum da küfre götürebilir.                                                Her kötü vasıfta olduğu gibi hasedin sebebi de iman zayıflığı , teslimiyetsizlik, kadere rıza göstermemektir.Bu durumun kaynağı ise cehalet, gaflet ve hakikate ram olmamaktır.                                                                    Efendimiz Hz. Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem, Yusuf(as)'ın kıssasını okumayı ve elimizin altında olanlara da okutmayı bildirmiştir. Yusuf(as)'ın başına gelen olaylar, kardeşlerinin O'na olan hasedlerindendi. Bu hususta, Yusuf(as)'ın kıssasından alınacak pekçok ders ve ibretler vardır ki, bilhassa hased hastalığı olanlara bir tiryak olması ümid edilir. Allah hased edileni Mısır'a Aziz yaparak ikramda bulunmuş; en yüce makam ve sultanlık mertebesine, izzete, şan ve şerefe nail kılmış; O'nu peygamberlik tacıyla taçlandırıp, gönüllere sultan olmuş peygamberler kervanına dahil eylemiştir.                                                                                               Yusuf(as)'a hased eden kardeşleri ise, sadece kendilerine zarar vermiş oldular.Mahçup duruma düştüler. Rabbimiz bu kıssa ile hased edenle, hased edilenin durumunu beyan edip, kullarını uyarmıştır.Her insanda az veya çok bu hastalıktan vardır.Tedavisine çalışılmalıdır.Hasedin tedavisi 'takdire razı olmaktır'. Bu dünyanın bir imtihan yeri olduğunu her mümin bilmelidir.İnsanoğlu çeşitli yollarla imtihan olacaktır. (varlıkla, yoklukla, sağlıkla, hastalıkla...) Peygamberler ise en ağır imtihanlara maruz kalmışlardır. Kula düşen, ne halde olursa olsun kulluk şuuru ile Rabbinin takdirinden razı olup, rızasını gözetmektir. Rabbimizin her işi ve her takdiri şüphesizki hikmetlidir. Kul, ' böyle olması  benim için hayırlıdır ' deyip, edepli olmalıdır.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder