23 Şubat 2011 Çarşamba

İNABE

İnabe ;      1) Tevbe ve samimi amellerle Hakka dönmektir.
                2) Kalbi her nevi şüphe karanlıklarından aydınlatmaktır.
                3) Herşeyi bırakıp , herşey Kendisinin olana yönelmektir.
                4) Gafletten zikre , vahşetten ünse dönmektir.
                5) Duaya yönelmektir.
                6) Masiyeti bırakarak , ihlasla Allah(cc)'a dönmek ve O'na yönelmektir.
                Yani ; kulun lüzumsuz ve mahzurlu olan herşeyden yüz çevirip , samimiyetle Allah(cc)'a yönelmesi ve onda karar kılmasıdır. Tefsirlerde ''münib kalb'' , herşeyden yüz çevirerek bütün varlığıyla Allah(cc)'a teslim olan diye açıklanırken , ''münib kul'' da ; ilahi sanatın eşsiz güzelliklerini tefekkürle , gönlünü Hakka veren ve Allah(cc) korkusu ile adeta titreyerek tevazu ile her an O'na yönelen kimse , diye tarif edilmiştir. 

                Kur'an-ı Kerim'de inabenin iki anlamda kullanıldığı ifade edilir. Birisi ; bütün yaradılmışların ilahi rububiyete yönelip boyun eğmesidir ki, bu nevi inabede mümin-kafir , salih-facir müsavidir. Başı daralan herkes o anda böyle bir inabede bulunur. Buna işareten Kur'an şöyle buyurur ; 
''İnsanlar bir darlığa uğrayınca , Rablerine yönelerek O'na yalvarırlar. Sonra Allah , kendi katından onlara bir rahmet(nimet ve bolluk) tattırınca , bakarsınız ki onlardan bir gurup Rablerine ortak koşup durmaktadırlar.'' Rum Suresi(33)
''İnsanın başına bir sıkıntı gelince , Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah ona bir nimet verince , önceden yalvarmış olduğunu unutur.''Zümer Suresi(8)
                  İnabenin ikincisi ise ; Allah(cc)'a muhabbetini , O'na boyun eğmeyi ve yalnız O'na yönelip kalben O'nun dışında herşeyden yüz çevirmeyi gerektiren çeşididir ki , Hak dostlarının inabesidir.
                   İnabenin ihtiva ettiği anlamlar içerisinde acele davranmak , dönüş ve ileri atılış gibi manalar da vardır. Bu itibarla Allah(cc)'a münib olan demek ; O'nun rızasını elde etmek için adeta koşan , her an O'na dönen ve Allah(cc) sevgisinde kendini önde tutmaya çalışan , demektir. Kur'an-ı Kerim'de , Allah(cc)'ın nimetlerine bu gibi kimselerin mazhar olacağı ; nimeti görüp ibret alanların ve ehl-i şükrün gittikleri yola uymak gerektiği belirtilerek herşeyden geçip yalnız O(cc) Rahman'ın rahmetine sığınan bir kalb(münib kalb) ile Allah(cc)'ın huzuruna varma güzelliği şöyle ifade edilir ;
''İşte size va'dedilen bu cennet ! Ki o , Allah'a yönelen , emirlerine riayet eden , görmediği halde Rahman'dan korkan ve Allah'a yönelmiş bir kalb ile gelen kimselere mahsustur.''Kaf Suresi(32-33)
''Hepiniz O'na yönelerek O'na karşı gelmekten sakının , namazı kılın ; müşriklerden olmayın.''Rum Suresi(31)
                   Kur'an-ı Kerim'de doksana yakın yerde geçen tevbe , dönmek ve yönelmek anlamındadır. Günahları terkedip , hataları itiraf ederek pişmanlık duymak , söz verilen şeyleri yerine getirip tekrar aynı hataya düşmeme azmiyle Cenab-ı Hakk'a  yönelmek hususunda Kur'an şöyle ferman eder ;
''Onların dönüşü sadece bizedir.''Gaşiye Suresi(25)
''Süleyman ne güzel bir kuldu ! Doğrusu o , daima Allah'a yönelirdi.''Sad Suresi(30)
                      Tevbe , inabe ve evbe kavramlarının anlamı hakkında şöyle bir açıklama yapılır ; tevbe, genel olarak tüm müminlerin sıfatıdır. İnabe, murakabenin sıfatıdır. Evbe, nebilerin sıfatıdır. Bu kavramla ilgili şöyle değerlendirmeler de yapılmıştır; tevbe, günahı bırakıp af talebine sarılmaktır. İnabe, gönlü Hakk'a çevirmek ve bunu sürdürme azminde olmaktır. Evbe, hiçbir şekilde Hak'tan yüz çevirmemek ve adeta gönlü O'na bağlamaktır. Bu anlamda, tevbede tekrar günaha düşme endişesi varken , inabede gaflete düçar olmama hassasiyeti vardır. Evbede bir an bile Allah(cc)'ı hatırdan çıkarmama ve O'ndan başkasına meyletmeme dikkat ve titizliği vardır. 
                       Tevbe, inabe ve evbe kişinin durumuna göre Hakk'a yönelişin ifadesidir. Tevbe, isyandan itaate, küfürden imana , fısk-ı fücurdan Allah(cc)'a  itaat ve teslimiyete, batıldan hakka dönmedir. İnabe, gönlü Hakk'a çevirme ve gafletten uzak olma azmi; Hak rızasını , Hak hoşnutluğunu gaye-i maksat bilme ve hep O'na yönelme; takvada, teslimiyette ve tevekkülde sürekli Rabb-i Rahim'ine rücu içinde irtibatli olma  denebilir. Evbe; bir an bile Allah-ü Teala'yı unutmama ve ne cennet sevdası , ne de cehennem korkusuyla kulluk etme, yalnız ve yalnız kul olduğunun şuuruyla hep huzurda olma, ihsan şuuruyla yaşayabilmedir.
                      Azab gelmeden önce inabeye yönelmenin gerekliliğini vurgulayan Kur'an-ı Kerim ,  Hz.İbrahim(as) hakkında şöyle buyurmaktadır;
''İbrahim cidden yumuşak huylu, bağrı yanık, kendisini Allah'a vermiş biri idi.''Hud Suresi(75)
''İşte, bu, benim Rabbim olan Allah'tır. O'na dayandım ve O'na yönelirim.''Şura Suresi(10)
                       Bilindiği üzere Hz.İbrahim(as) tam bir yönelişle Rabbine yöneldiği içindir ki, ateş O'na gülistan oldu. Kulun talebi menfi ise, gayr-ı meşru yollara meylettiyse ; inabesi batıl olup şerre, kahr-ı ilahiye , cehennem derekelerine yuvarlanmaya sebep olur.Evet , kimin inabesi hangi yönde ise , vuslatı da orası olacaktır. 
                   Allah(cc)'ın kulundan istediği inabe ; Hakka yöneliş, istikameti kollama azmi, bütün menfiliklerden yüz çevirme, Peygamber(as)in izini takip etme, O'nun hali ile hallenme; ahlak-ı Muhammedi ile ahlaklanma gayretiyle , hak ve hakikate gönül vererek vefalı bir kul olabilme azmiyle, yol-yön değiştirmeden hedefe ulaşma gayreti denebilir. Böyle bir kul, sürekli dua halinde olmalıdır. Çünkü, ruh teslim edilene kadar imtihan kapısı kapanmaz. Kul her an tehlikeyle içiçedir. Onun içindir ki, ancak Rabbin inayeti , koruması ile istikamet kollanır, yoksa asla. Efendimiz(sav) ''Beni  göz açıp kapayıncaya kadar bile, bir an olsun nefsimle başbaşa bırakma. Rahmetini umuyorum, her halimi ıslah eyle'', diye münacat etmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder