11 Temmuz 2011 Pazartesi

HUKUK-U EVLADA RİAYET

            Ana ve babanın evlat üzerinde bitmez tükenmez hakları olduğu gibi, evladın da ana-baba üzerinde hakları vardır. İslam, buna çok önem vermiş, evlat hakkının suistimal edilmesine meydan vermemiştir. Dinimiz küçüklerin de büyükler karşısında hakları olacağını göz önüne almıştır. 

''Küçüklerimize merhamet, büyüklerimize hürmet göstermeyen bizden değildir.'' Hz.Muhammed(sav)  
            İslamın görüşü odur ki, büyükler küçüklere şefkat göstermelidir, bu küçüklerin hakkıdır. Küçükler de büyüklere hürmet göstermelidir ki, bu da büyüklerin hakkıdır. Bu suretle, küçüklerle büyükler arasındaki hak ve hukuk teessüs etmiş olur. 
            Cenab-ı Hak ana-babaya evlat vermekle, onun bakımını, sorumluluğunu onlara yüklemiş olur. Bu evladın ihtiyaçlarını temin etme, yetişip gelişme vasıtalarını tedarik eyleme görevi ana-babanındır, kuvvet ve takati dahilinde bununla mükelleftir. 
            İslam kanunu çocuk katlini en büyük günahlardan saymıştır. Cahiliye Arapları arasında yaygın olan, kız çocuklarını öldürme adetini ortadan kaldırmaya var gücüyle çalışmış, bu hususa öyle ehemmiyet vermiştir ki, şirkten kurtarma işinin arkasından evlat katlini de aynı şiddetle nehyetmiştir. Ne yazık ki, İslamın şidddetle yasakladığı evlat katli, bugün mü'minler tarafından çocuk düşürme şeklinde icra edilmektedir. O zamanlar çocuk doğduktan sonra yapılan o çirkin eylem, bugün çocuk dünyaya teşrif etmeden gerçekleştirilmektedir. Bu, İslam hukukunu çiğneme, Allah(cc)'a ve Resulüne isyandır. O çocuk hakkını talep edecek, kişi evlat katili olarak yargılanacaktır. 
            Çocuk hakkının maddi ve manevi yönleri vardır;
            Maddeye bakan yönleri;
            1.Çocuk ana karnındayken gereken ihtimamı gösterip, helal gıdayla beslemek,
           2.Çocuk doğunca ona güzel bir isim koymak. Bu ismin ya manası güzel olmalı veya ismini koyduğu şahıs salih ve salihalardan, Hak dostu olmalıdır. 
            3.Çocuğun beslenmesi ve korunmasında gereken titizliği göstermek,
            4.Çocuğu yaşına ve zamanın icablarına göre, İslam hududunun dışına çıkmadan yetiştirmek,
          5.Tahsil ve bir sanat sahibi olması için gereken destek ve yardımı sağlamak, maişetinin temini için imkanları dahilinde çalışıp, çabalamak.
''Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.''Tahrim Suresi(6)
            İnsan, fenalığın neticesinde cehennem ateşine müstehak olur. Onun içindir ki, İslamın koyduğu hükümle evin reisinin, ailesini ve evladını terbiyeli yetiştirmesi, İslami prensiplere göre talim terbiye etmesi farzdır. 
           Bir ana-baba evladının maddesine gösterdiği ihtimam ve titizlikten ziyade, manasına ihtimam göstermelidir. Bu elzemdir, farzdır. 
''Çocuğunu terbiye edip, ona edep öğreten babanın yaptığı iş sadaka vermekten daha iyidir, daha efdaldir.''
''Terbiye bir babanın çocuğuna bırakacağı en güzel mirastır.''Hz.Muhammed(sav)
            Efendimiz(sav), hediyeleşmede çocuk ayrımı yapılmasını haksızlık olarak telakki etmiştir.  Mal bağışında da çocuklar arasında haksızlık yapılmamasını, hak ve hukuka dikkat edilmesini bildirmiştir. Ebeveyn çocuğuna daima en güzel örnek olmaya gayret etmeli, İslami prensiplere sahip, takva üzere olmalıdır ki, çocuklar da ahlakta, ibadette gereken dersi alsın. Ebeveyn çocuğa dinini, İslami prensipleri öğretmekle yükümlüdür. 
''Gerek erkeklerden gerek kadınlardan ilim öğretenler Allah'ın hademeleridir. Öğrettiklerinin bedeli de cennetten başka birşey değildir.''Hz.Muhammed(sav) Evlatlarına dini öğretmek her ana-babaya vaciptir, çocuğun doğal hakkıdır.

            

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder