29 Eylül 2012 Cumartesi

İKİ VECHE

Kelime-i şehadet iki vechedir. Birincisi tevhid; yani Cenâb-ı Allah'ın varlığına, birliğine iman, ikincisi de Hz.Muhammed'in(sav) kulluk ve risâletini tasdiktir. İman bu iki vechenin gönülde bir bütün halinde yerleşmesi neticesinde tahakkuk eder.

Bu itibarla ne yalnız Allah-ü Tealâ'ya iman kâfidir, ne de Resûlüne(sav). Bu hususta gaflet edilmemeli, Allah'a(cc) imanla birlikte, Resûlüne(sav) imanın ehemmiyeti de lâyıkıyla kavranmalıdır. ''Kim Allah'a(cc) ve Resûlüne(sav) (iman)itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur.'' Ahzab Sûresi(71)

Bu cihetle hakikât-i Muhammediye, muhabbet saltanatının zuhur aynasıdır. Allah-ü Tealâ O'na(sav) 'Habibim' buyurmuştur. Böylece O(sav) bütün mahlûkâta zirve teşkil etmiştir. Hem öyle bir zirve ki, Cenâb-ı Hak O'nun(sav) ism-i şerifini ta ezelde kendi ism-i şerifi ile beraber zikretmiş ve levh-i mahfuzda ''lâ ilâhe illallah Muhammeden Resulullah' şeklinde nakşetmiştir.

Hz.Adem(as) cennette işlediği bir zelleden ötürü dünyaya indirildikten sonra, O'nun(as) semada bu yazıyı görüp de Hz.Muhammed Mustafa(sav) hürmetine af talep etmesi üzerine mağfiret olmuştur.

''Ey Adem! O Bana mahlûkâtın en sevgili olanıdır. (Dua edeceğin zaman) O'nun hakkı için Bana dua et. Çünkü şu an O'nun hakkı için ettiğin dua sebebiyle seni bağışladım. Bilesin ki şayet Muhammed olmasaydı, seni yaratmazdım.''

Cenâb-ı Hak Habibine verdiği bu yüce şeref, şan ve üstünlüğü Kitab-ı Ezelisinde şöyle teyit ederek; ''Senin zikrini yükselttik'' İnşirah Sûresi(4) buyurdu. Müfessirler şöyle izah ederler; ''Ey Resûlüm! tevhid kelimesinde Ben zikredildiğim zaman Sende Benimle birlikte zikrediliyorsun .''

Kelime-i tevhid zikri 'lâ ilâhe illallah' lafzı ile başlar. Yani kalbinden ilâhların evveliyetle atılması ile. Bu hal ayet-i kerimede; ''(Ey Peygamber) hevâ ve hevesini ilâh edineni gördün mü? Artık Sen onlara vekil değilsin.'' Furkan Sûresi(43) şeklinde buyurulan tehlikeden, gönlü vikayedir.

Bundan sonra yani hevâ, heves ve mecâzi ilâhlardan boşaltılıp temizlemenin ardından 'lâ ilâhe illallah' lafzı gelir. Bu da bütün mâsivadan arındırılan gönül sarayını Cenâb-ı Hakkın vahdet nuruyla doldurmaktır.

Tevhidin devamında terennüm edilen 'Muhammedün Resulullah' Peygamber Efendimiz'in(sav) muhabbetini kalpteki yerine yerleştirmektir. Bu yüce esrara muvaffak olan her samimi gönül, O'nun(sav) yanık bir aşığı olur. O vuslat kılavuzunun parlak kandilinin nuru altında, aşk istidadı nispetinde, muhabbet ve istikamet üzere bir hayat yaşayarak ebedi saadete erenlerin kervanına katılır.

Bunun içindir ki, kelime-i şehadet yani; Allah'ın(cc) birliğini ve Hz.Peygamber'in(sav) O'nun(cc) kulu ve Resûlü olduğunu ifade eden kelime-i şehadet, bir kulun iman ehlinden olabilmesi için kalp ile tasdik ve dil ile ikrar edeceği ilk cümle ve İslâm'ın ilk şartıdır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder