5 Ekim 2012 Cuma

ZİKİR CEVHERİ

Zikir cevheri, kalp mekânında tecelli ederse kulluk Cenâb-ı Hakka olur. Enfal Sûresi'nde(2) ''Allah zikredildiği zaman kalpler titrer'' beyânındaki mâna gerçekleşir. Hakiki iman gerçekleşmiş olur. Bunun ehemmiyetine binaen Efendimiz(sav) buyurur; ''Elbise nasıl yıpranır, eskirse; kalbindeki iman da öylece yıpranır ve eskir. O halde kelime-i tevhid ile imanınızı yenileyin.''

Zikir cevheri kalpte tecelli etmeyip, dilde kalırsa kulluk, hevâ ve hevesâta yani nefsani temeyyüllere olur. Cenâb-ı Hak bu hale düşenler hakkında buyurur; ''Ey peygamber! Hevâ ve hevesini ilâh edineni gördün mü? Artık Sen onlara vekil değilsin.'' Furkan Sûresi(43)

Demek ki, kelime-i şehadet bizi hevâ ve heves bataklığından kurtarmalı ve Hz.Peygamber(sav) ahlâkı ile ahlâklanmaya vesile olmalıdır. Aksi takdirde onun feyzi ve bereketine nailiyat mümkün olmaz. Rivayet olunur ki, Hz.Peygamber'in(sav) ahlâkıyla ahlâklanmayan biri Efendimiz'i(sav) rüyasında görür. Efendimiz(sav) ona hiç iltifat etmez, alâka göstermez. Bunun üzerine o şahıs mahzun bir şekilde sorar;

-Ya Resulallah bana kırgın mısınız?

-Hayır.

-O halde niçin bana alâkasız davranıyorsunuz?

-Seni tanımıyorum ki!

-Nasıl olur ya Resulallah? Ben Senin ümmetinden biriyim. Alimler ümmet-i Muhammet'ten birini ananın evladını tanımasından daha iyi tanındığını söylüyorlar.''

-Doğrudur. Ancak Ben senin üzerinde güzel ahlâkımdan birşey göremiyorum. Ayrıca Bana senden hiç salât-ü selâm gelmedi. Bilesin ki Ben ümmetimden herhangi birini Benim ahlâkıma büründüğü ölçüde tanırım.''

Uykudan büyük bir hüzünle uyanan o mümin kişi, eski haline tövbe etti ve Hz.Peygamber'in(sav) ahlâkı ile ahlâklandı. Bol bol salât-ü selâmla meşgul oldu. Sünnet-i seniyyeye ittiba ile Hak yola yöneldi. Bir müddet sonra bu şahıs Efendimiz'i(sav) rüyasında yine gördü. Bu defa Hz.Peygamber(sav) kendisine ''Şimdi seni tanıyorum, senin için şefaat edeceğim,'' buyurdu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder