3 Nisan 2012 Salı

ZULÜM VE ZALİM

Zulüm lûgat manasıyla; haksızlık, eziyet, işkence, bir hakkı kendi yerinden başka yere koyma gibi manalara gelir. Zulüm, Kur'an-ı Kerim'de açık ifadelerle anlatılır. Allah(cc) buyurur ki; ''Ben kendime zulmü haram kıldım, size de haram kıldım,'',''Biz kimseye zulmetmeyiz, fakat siz kendi kendinize zulmediyorsunuz.'' 

Zulüm genel anlamda zarar vermektir ki, bu durum Kur'an-ı Kerim'de Hz.Âdem'in(as) kıssasında anlatılır. Hz.Âdem(as) cennette yasak meyveyi yiyip, zelle denilen bir hata işlediğinde Rabbül Âlemin'e şöyle dua etmişti; ''Rabbena zalemna enfüsena, Rabbimiz biz nefsimize zulmettik.'' Bu, işlenen her bir hatanın nefse yapılan bir zulüm olduğunu anlatmaktadır.

Yine Hz.Yunus(as) kıssasında benzeri bir durumu müşahede ediyoruz. İşlediği bir zelleden dolayı balığın karnına düşen Hz.Yunus(as) sıkıntısının sebebini yaptığı hataya addederek, ''İnni küntü minezzalimin, Ben zalimlerden oldum'' buyuruyor. 

Bundan anlaşılan odur ki, her bir günah, hata, isyan bir nevi zulümdür. Bunu işleyen de zalimdir. İnsan işlediği günahlardan dolayı kendi kendine zulmetmiş ve zalimlerden olmuş demektir. 

Hz.Ebu Bekir(ra) bir gün Efendimiz'e(sav), ''Ya Resulallah! Bana bir dua öğrette namazlardan sonra okuyayım,'' der. Resul-ü Zişan Efendimiz(sav) de ''Allahümme inni zalemtü nefsi zulmen kesira. Ve la yağfiruz-zunübe illa ente fağfirli mağfira-temmin ındike verhamni inneke entel ğafurur rahim'' duasını öğretir. Burada 'nefsime zulmettim(kesira) hem de çok' ifadesini kullanarak her bir günahın, isyanın zulüm olduğu anlatılmıştır.  

İşlenen her bir hata, haram, Allah Resulü'ne(sav) itaatsizlik insanın kendine yapmış olduğu zulümdür. İnsanlar arasında ise insanların haklarına tecavüz, kırma, incitme, mala, cana zarar verme hangi yolla olursa olsun haramdır ve zulümdür. Böyle bir zulüm, görünüşte karşı tarafa zulüm olsa da esasen zulmeden, zulmetmekle kendi kendine zulmetmiştir ve zalimlerden olmuştur. Karşıdaki ise zulme maruz kalmıştır, mazlumdur. 

Yüce Allah'ın(cc) bir adı da el-Muntakim'dir ki, 'intikam alan' demektir. Allah-ü Tealâ, mazlumun hakkını zalimden alacaktır ve mazluma verecektir. Böylece hak yerini bulacaktır. 

Allah-ü Tealâ buyurur; ''Biz adalet terazileri kuracağız. Kimseye haksızlık edilmez. O gün herkese yaptığının karşılığı verilecektir.'' Bu ve benzeri ayetler ışığında baktığımızda kimsenin hakkı kimsede kalmayacak, o gün herkes yaptığının karşılığını görecektir. Çeşitli yollarla insanların haklarına tecavüz edenlerden, hak sahipleri haklarını talep edecek, herkes birbirinden hakkını alacak ve zalim-mazlum ayrılacaktır. 

İman etmeme ve fasıklardan olmakla insanoğlu, kendisine en büyük zulmü etmiş olur ki, bu hususta azabın geleceği günü hatırlatarak Allah(cc) insanları şöyle uyarır; ''O gün zalimler ey bizim Rabbimiz diyecekler ne olur bize kısa bir süre ver de Senin çağrına uyma imkanı bulalım ve peygamberlerin izinde gidelim. Sizden önce kendilerine zulmetmiş olanların diyarına yerleştiniz.'' İbrahim Sûresi(44-45)

Bu ayetlerden açıkça anlaşılıyor ki, insanların yaptığı isyan, tuğyan, küfür, Allah(cc) ve Resulü'ne(sav) başkaldırma, kendi kendilerine yaptıkları bir zulümdür. Kur'an açıkça 'kendilerine zulmedenler' diye anlatıyor. Bu zalimlerin başlarına gelen felakete kendilerinin sebep olduğunu, zulümlerinin cezası olarak helâk olduklarını ''Siz kendilerine zulmetmiş olanların diyarına yerleştiniz, size gerçekleri anlattık'' diyerek, insanları ibret almaya davet ediyor Rahmeten lil Âlemin olan Mevlâmız. 

Benzeri pekçok ayette küfür, isyan ehline ve o topluma, zalimler diye hitap ediyor. Kur'an insanın zulmünün cezasını dünyada göreceği gibi, yevm-i kıyamette, mahşerde de görebileceğini söylüyor. 

Cehennemin zalimler için hazırlanmış bir mekân  olduğu gerçektir. Kur'an bu hususu uzun uzadıya, açık ifadelerle anlatır. Evet; insanın ister Rabbine karşı itaatsizlikleri, ferman-ı sübhaniye karşısında duyarsız, saygısız davranışları, ister bunca nimet-i ilahi karşısında nankörlükleri ve isterse en yakınından tut da en uzağa kadar insanlar arasındaki yersiz tutumları, kul hakkına sebep olacak herbir davranışı, hatta diğer mahlûkat ve nebâtat da dahil olmak üzere, mahkeme-i kübrada davacı olacaklardır. 

Bu yüzden pek çok elem ve azab-ı ilahiye müstehak olacak olan insan, kendi kendinin zalimi değil de nedir? 

Efendimiz(sav); ''Zulüm yapmaktan sakının, çünkü zulüm kıyamet gününde sahibine zifiri karanlık olacaktır'' diyor ki, cezanın dehşetine, azabın şiddetine dikkatleri çekerek ümmetini ikaz etmiş oluyor. 

Hûd Sûresi(113)'te Allah(cc) buyurur; ''Bir de sakın zulmedenlere meyletmeyin, sempati duymayın, yoksa size ateş dokunur. Aslında sizin Allah'tan başka yardımcınız yoktur. Sonra O'ndan yardım göremezsiniz.'' 

Hûd Sûresi(101)'de ise, ''Biz onlara zulmetmedik. Asıl onlar kendilerine zulmettiler,'' buyurulmuştur. Bu ayet-i kerime ve hadis-i şerifler ile zulmü, zalimi, mazlumu anlamaya çalışalım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder