10 Nisan 2012 Salı

İSRAFLA İLGİLİ BAZI AYET-İ KERİMELER

Müminûn Sûresi'nde(3); ''Boş uğraş ve lüzumsuz sözden(malayaniden) yüz çevirmişlerdir onlar,'' buyurulmaktadır. Bu ayetin manası geniş kapsamlı olup, pek çok şeye işaret eder. Şöyle ki; malayani boş, yersiz, faydasız, lüzumsuz gibi anlamlara gelir ki, israf konusuyla da irtibatlıdır.

Çünkü; malı, canı, zamanı, hatta kendine verilen nefesleri, el, ayak, göz, kulak, akıl, mantık gibi pekçok nimetleri, organları ve imkânları hem dünyada hem ahirette faydalı, kendine izzet kazandıracak, rıza-i ilahiyeye vasıl edecek, cennetlere sultan edecek yerlerde ölçülü kullanması gerekirken, tam tersine bu nimetleri çarçur ederek yersiz, faydasız yerlerde ve hatta zararlı yerlerde sarf etmeye, tüketmeye israf denildiği gibi, Kur'an buna malayani ifadesini kullanıyor. Müminlerin bu vasıfta olmadıklarını veya hakiki müminin malayaniyi terk etmesi gerektiğini söylüyor. 

Tasavvufta israfı terk düsturu vardır. Tasavvuf mensubu bir salik hakiki mümin olma yolunda baş koymuş demektir. Onun içindir ki, müminin vasıflarından biri olan malayani, israf sayılan terk-i vaciptir. 

Örneğin vakit israfı dedik. Tasavvufta vukuf-i zaman konusu vardır ki, bir düstur olarak kabul edilir. Salik vaktine muttali olmalı ve hayırda geçirmelidir. Bu bir kaidedir. 

İkinci düstur olarak, vukuf-i kalbi konusu vardır. Kalbe vakıf olma çok önemli bir husustur. Kalpten masivayı çıkarma cehd-i gayreti, bu da tasavvufun öngördüğü bir metottur. Kalbin, kafanın boş şeylerle iştigal etmesi bu en değerli mekânların israfıdır. Oysa kalp imanla, muhabbetullahla, marifetullahla dolmalı, akıl da faydalı bilgilerle iştigal etmelidir. Bu tasavvufun temel şartlarındandır. Velhasıl tasavvuf bu konuda israfı asla kabul etmez. 

Yine tasavvufta bir düstur vardır ki; kıtlet-i kelam, kıtlet-i neam, kıtlet-i taam.  Bu konuyla ilgili bazı ayetler şöyledir;

''Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere saçıp, savurma.'' İsra Suresi(26)

''Zira böylesine saçıp savuranlar, şeytanların dostlarıdır. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.'' İsra Suresi(27)

''Eli sıkı olma, büsbütün eli açıkta olma. Sonra kınanır, kaybettiklerinin hasretini çeker, kalırsın.'' İsra Suresi(29)

''Ve onlar ki harcadıklarında ne israf, ne de cimrilik ederler. İkisi arasında orta bir yol tutarlar.'' Furkan Suresi(67)

''Çardaklı ve çardaksız üzüm bahçelerini, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri ve birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O'dur. Her biri meyve verdiği zaman meyvesinden yiyin. Devşirtilip, toplandığı gün de hakkını(sadaka ve zekâtını) verin, fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.'' En'am Suresi(141)

''Ey Ademoğulları! Her mescide girdiğinizde ziynetli elbiselerinizi giyin. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.'' Araf Suresi(31)

''Ey Rabbimiz! Günahlarımızı affet, işlerimizdeki aşırılıklarımızı affet, ayaklarımızı hak yolunda sabit kıl ve kafirler güruhuna karşı bize yardım eyle.'' Âli İmran Suresi(147) Bu ayette 'işlerimizdeki aşırılıkla' israfa işaret edilmektedir. Bu tür israftan dolayı müminlerin Alemlerin Rabbinden af dilediklerinden bahsetmektedir.

''İşte hayat sermayelerini boşuna harcayıp, haddini aşanlara yaptıkları işler böyle süslenmiş, yaptıkları hoşlarına gitmiştir.'' Yunus Sûresi(12) Bu ayet-i kerimenin başında Yüce Allah(cc) insanların başları sıkışınca O'na(cc) yalvarıp yakardıklarını, sıkıntıdan kurtulunca yine nisyana ve boş şeylerin peşine düştüklerini anlatmaktadır. 

Bu ve benzeri ayetler insanları fani, yersiz şeylerle ömür sermayesini çarçur ettiğine işaret ederek, uyarır. Nefsin hakkını gözetmek lazımdır, fakat nefis emmaredir. Yani çok emreder ve adeta doyumsuzdur, tamahkârdır, hırslıdır. Bundan dolayıdır ki, insanoğlu lüzumunun dışında yersiz, gereksiz şeylere meyyaldir ki, bu durum da nefsin emmaresi, şeytanın hile ve tuzağıdır. Yüce Allah(cc) Kur'an'ında şeytanın insanı boş şeylerle oyalayacağını haber verir. Bu tür israflar karşısında kulun çok uyanık olması gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder