9 Nisan 2012 Pazartesi

İSRAFLA İLGİLİ BAZI HADİS-İ ŞERİFLER

Rivayete göre Peygamber Efendimiz(sav) bir seferinde, bir göl ya da dere kenarında abdest alıyor ve suyu gayet ölçülü kullanıyor. Bu durumu gören sahabe; ''Ya Resulallah! Burdada mı iktisat ediyorsunuz?'' diye sorunca Efendimiz(sav) buyuruyor; ''Evet, her durumda iktisat gereklidir.''

Böylece ümmetine kalen, fiilen ders vermiş oluyor ki, abdest suyu gölden de kullanılsa iktisadı gerektirir. Burada Efendimiz(sav) çok kapsamlı bir ders veriyor ki, göl gibi derya gibi varlığın, imkânın da olsa sana düşen iktisatlı olmandır, ölçülü hareket etmendir. 

Senin hakkın, o göl gibi varlıkta zaruri ihtiyacını karşılayacak kadardır. Sana muvakkaten verilmiş olan bu nimetten sorumlusun, istediğin gibi nefsin hesabına harcayamazsın demek istenmiştir. 

Bir ayet-i kerimede Allah(cc) buyurur; ''Yiyin, için fakat israf etmeyin. Allah israf edenleri sevmez,'' ''Kasem olsun ki insan zamanı değerlendirme konusunda mutlaka hüsrana düşmektedir.'' Bu ve benzeri pekçok ayet-i kerime infak hususunda pek ciddi mesajlar verir. Ahiret kazancının ciddi infak gerektirdiğine  işaret eder ve insana muvakkaten verilmiş olan mal, can ve her türlü imkânı ahiret yurdunu kazanmaya bir araç olarak kullanmayı önerir. Kur'an-ı Kerim'de bu hususu beyan eden ayetler çoktur ve Efendimiz(sav) her mevzuda olduğu gibi bu hususta da en güzel örnek olmuş ve hadisleri ile ümmetini uyarmıştır. Mümin cimri olmayacak, fakat  gelişigüzel, yerli yersiz saçıp savurmayacak. 

Efendimiz(sav) buyurur; ''İktisat eden sıkıntı çekmez.'' Kurtarıcı üç şeyden biri varlıkta-yoklukta, zenginlikte-fakirlikte iktisada riayet etmektir. 

İktisat etmek cimrilik olmadığı gibi, cimrilik de iktisat değildir. Cimrilik apayrı bir husustur ki, cimri insan lüzumlu ve gerektiği yerde de malından, canından tasadduk edemez. Oysa İslâm çok güzel bir nizam koymuştur. Mümin nefsi, çoluk-çocuğu, ailesi için gerekli harcamayı yapacak, fakat başlarda da denildiği gibi yerli yersiz saçıp savurmayacak, aşırılığa gitmeyecek, 'infakta israf yoktur' kaidesine göre hareket ederek, gereken yerde infakını en güzel şekilde, cömertçe ifa edecektir. 

Çünkü Allah(cc) rızasına vasıl eden amellerin başında infak gelir ki, namazla beraber zikredilmiştir. Kur'an-ı Kerim'de ''Onlar namazı kılarlar, verdiğimiz rızıklardan da infak ederler,'' gibi ayetler çok geçiyor. 

Akıllı mümin nerelerde iktisat edeceğini, nerelerde infak edeceğini iyi bilendir. Günümüzde bu husus İslam'ın kanayan yarasıdır. Adeta israf etmeyen, ölçülü hareket eden yok denecek kadar azdır. Yokluktan dolayı israf etmiyor görünenlerin de imkansızlıklarından dolayı ekseri...

Efendimiz(sav) bir münacatında 'Fayda vermeyen ilimden, doyma bilmeyen nefisten Sana sığınırım,' diyor. Bu münacat-ı Resulullah'tan anlıyoruz ki, faydasız ilimle iştigal ve vakit kaybı en azından zaman israfıdır ve bu durumdan Efendimiz(sav) Rabbimize sığınıyor. 

Yine 'doyma bilmeyen nefisten Sana sığınırım,' diyerek nefsin yerli yersiz taleplerinin ardı arkası kesilmeyeceğine işaretle, 'nefs-i emmareden de Sana sığınırım' diyor ki, bu türlü bir nefse intiba şüphesiz ömrü heder edip, eli boş kalmaya neden olur. 

Bu da israfın ta kendisi ve en fenasıdır. Bu konuda da Efendimiz(sav) en güzel örnektir. Bir hadislerinde ''Allah'ın(cc) kulundan yüz çevirmesinin alâmeti, maleyani ile iştigal etmesidir,'' buyurmuştur. Bu durumda olanların rahmet-i ilahiden uzak olma tehlikesine işaret ediliyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder