4 Mart 2012 Pazar

TEBLİĞ VE ÇİLE

Tebliğ ve irşat vazifesinin çile ve ızdırapla içiçe olması ilâhi bir takdirdir. Peygamberlerin hayatlarına baktığımızda bu durum açıkça ortaya konmuş olur.

Her bir peygamberin kavminden pekçok çile ve ızdıraba maruz kaldığını görüyoruz. Bunu Kur'an beyan ediyor. Evet, peygamberlerle başlayan tebliğ ve irşat çile ve ızdıraplarla içiçe devam edip gelmiş ve kıyamete kadar da devam edecektir. 

Onun içindir ki, tebliğ insanı bütün zorluklara göğüs gereceğini ve göğüs germesi gerektiğini sık sık kendine telkin etmelidir. O çok iyi bilmelidir ki, daha önceki insanların Hakka davet esnasında başlarına gelen belâ ve musibetlerin benzeriyle her an karşılaşabilir. 

Bu inançla kendini daima olabilecek belâ ve musibetlere karşı hazırlamalıdır. Herhangi bir belâ yada musibet anında; ümitsizliğe düşmeden, ürküp geri çekilmeden, cesareti, azmi, gayreti felç olmadan  hizmetine devam etmelidir. 

Tebliğ ve irşat insanı başta Efendimiz'in(sav) bu hususta maruz kaldığı ızdırap ve çileyi hatırından çıkarmayarak ve diğer peygamberlerin, verâset-i enbiyanın çektikleri çile ve ızdırabı daima göz önünde bulundurarak herşeye rağmen yılmadan, bu kutsi vazifede aldığı rolü en güzel surette oynamaya devam eder. 

Mümin samimi insandır. Dediğini yaşama yada sadece yaşadığını söyleme de bir samimiyet ifadesidir. Onun hayatında günaha yer olmamalı, eğer işlediği bir günah varsa; vicdanının en derin köşesinde hissederek yaşamalı ve bu işlediği günah onun ızdırabı olmalıdır. 

Evet tebliğ insanının iç ve dış aleminde çile ve ızdırap pek eksik olmaz. Çünkü başlarda da denildiği gibi bu kutsi vazifede dışardan gelmesi muhtemel çile ve ızdıraplar söz konusu olduğu gibi, bu şahsın aynı zamanda kendi iç dünyasında, amelinde, fiiliyatında da ızdırap ve sıkıntıya sebebiyet verecek pekçok sorunların olması muhtemeldir. 

Hakiki mümin kalbindeki her bir marazdan dolayı, amelindeki her bir kusurdan dolayı ızdırap çeker. Örneğin, iradesi dışında bir sabah namazı kaçırsa, bütün gününü inlemekle geçirir. O günkü hayatına akseder. O gün iştahsız, kasvetli, üzgün bir vaziyettedir. Ve yine kalbine esmesi muhtemel kibir, ucb, riya, haset, su-izan, dünyaya meyil gibi herhangi bir seziş karşısında da iç ızdırabı ile iki büklümdür. Böylece zahiri ve batınî içiçe çileler yaşar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder