30 Mart 2013 Cumartesi

İFFETİNİ KORU...

''Emânete hıyanet etme, verdiğin sözü yerine getir, iffetini koru.'' Hz.Muhammed(sav) 
Hadis-i şerifte geçen iffetini koru konusu şöyledir; İffet için kısaca utanç verici davranışlardan korunmaktır denebilir. Genelde iffet namusun korunması anlamında ise de Allah'a(cc) isyanın her biri birer iffetsizliktir.

Örneğin Cenâb-ı Hakkın bunca nimeti, rahmeti, ikram ve ihsanı karşısında şükürsüzlük, nankörce davranışlar birer iffetsizliktir. Emr-i ilâhi karşısında duyarsızlık, bir iffetsizliktir. Ana-baba ve hak sahipleri karşısında sorumsuzca  davranışlar, birer iffetsizliktir. Adaletsizlik, kul haklarına riayetsizlik, aldatma ve çeşitli haram yollarla mal toplama ve benzeri davranışlar her biri birer iffetsizliktir. İki yüzlülük, yalancılık, insanları aşağılama, gıybet, iftira, bühtan, kibir, hased, riyakârlık vs gibi bütün kötü huy ve davranışlar iffetten mahrumiyetin ispatlarıdır.

Cenâb-ı Hakkın mülkünde yaşayıp, onca nimetler ve rızıklarla rızıklanıp, bunca rahmet-i ilâhi karşısında nankörce isyan, tuğyan içinde olma, maddi manevi nimetleriyle donatan, el, ayak, dil, dudak, akıl vs sayısız nimetler lütfeden Rabbini tanımayış veya tanıyıp teşekkür etme tenezzülünde bulunmayış, hatta bu nimetlerle isyan mahiyetinde keyfiyet sergileyiş iffetsizlik değil de nedir?

O yüce Mevlâ kuluna değer verip onu huzuruna davet ettiği halde, bu davete icabet etmeyiş, üstelik etmediğinden dolayı hayâ etmeyiş iffetsizliğin ta kendisidir. O Kur'an ki yüce yaratıcının kelâmıdır. Kullarına kemâl-i merhametinden dolayı gönderdiği hidayet rehberidir. Cennetin, Darüsselâmların yolunu bildiren, hakkı bâtıldan ayırt eden Furkan'dır. Bu yüce kitaba karşı ilgisizlik, saygısızlık ve böylesi durumundan dolayı utanmamazlık, açıkça iffetsizliktir.

O yüce peygambere ümmet olduğunu iddia ederken, O'nu(sav) tanınması gerektiği gibi tanımayan ve sünnetinden fersah fersah uzak yaşayan kimse de, bu sözünde ne kadar samimi olduğunun şuurunda olmadan Resûlullah'ın(sav) yaşantısına zıt hareket ederken utanmayandır, bu da bir iffetsizliktir. 

Velhasıl insan, hassaten bir mümin utanması gereken tavır ve davranışlar sergilediği halde bu davranışlarından dolayı Hak Tealâ'dan ve dolayısıyla insanlardan utanmıyor, hicap duymuyorsa böylesi bir davranış iffetsizliğin, edepsizliğin, hayâsızlığın ta kendisidir ki, bu durumda olan kişi nefs-i emmare bataklıklarında saplanıp kalmış bir zavallıdır.

Nefs-i levvameye geçmiş bir mümin tam olmasa da kısmen, yaptığı bu hayâsızlıkları fark eder ve nefsini levmeder, utanır. Yani iffet, utanma duygusu harekete geçer. Tabii ki bu kadarı da yeterli değil, gaye utandırıcı tavırlar sergilememek. İffeti koruma hususunda çok ciddi, ittika ehli olmaya gayret etmektir. Görülen o ki; akıl, iman, iffet birbirinin tamamlayıcısı. Akıl olmazsa iman olmayacağı gibi, iman olmazsa da aklın bir fonksiyonu yok.

İmansız akıl, sahibini firavun, nemrut yapar. İman var, akıl var diyelim. İffet olmazsa, bunlar da tehlike içerisinde. Mazallah iffetsiz, hayasız insan rahatça her kötülüğü işlediği gibi, utanma yeteneğini kaybettiği için pişman da olmaz ve dolayısıyla pişman olmadığı, hayâ etmediği için tövbe edip telâfisine de çalışmaz. Derken fısk-ı fücûr içinde kalır. Böylece şeytan misali kendisine ne aklı, ne de imanı fayda verir. Efendimiz(sav) bu üç hususa dikkatleri çekerek ehemmiyetine binaen sık sık dualarında ''Ya Rabbi! Aklımı, imanımı, iffetimi koru,''diye niyâz etmiştir. Her namazın arkasından okunmasını tavsiye etmiştir. 

Muaz bin Cebel'den(ra) rivayet; ''Allahım seni zikretmemde, sana şükretmemde ve sana en güzel kulluğu yerine getirmem hususunda bana yardım et.''

İffet; utanma duygusu olmakla beraber, aynı zamanda da hayâ, edeb, nezâket, zerâfet, dürüstlük, tevâzu, saygı gibi pek çok güzel vasfın temsilcisidir denebilir. Zıddı da malûm, kısaca temas ettiğimiz bütün kötü vasıfların temsilcisi ve imanı tehlikeye götüren, aklı geçersiz kılan büyük tehlikedir. İnsanın rezil, rüsva, zelil olmasının yoludur. İffetsizlikten Allah'a(cc) sığınırız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder