14 Mart 2013 Perşembe

İFFET VE TAKVA

Meryem Validemiz(as) iffetiyle, takvasıyla ve zühdüyle kıyamete kadar gelecek bütün kadınlara numûnedir. Rabbimiz O'nun(as) için ''İffetini koruyan Meryem'' buyuruyor. Bu nimet karşısında ''Ey Meryem! Rabbine ibadet et, secdeye kapan, rükû edenlerle beraber sen de rükû et,'' buyuruyor. Her şeyin bir bedeli var. Meryem Validemiz'in(as) gayreti vardı. Fakat Cenâb-ı Hakkın büyük bir lütfu, inayeti var. Demek ki Allah'ın(cc) ihsan ettiği nimetleri kendimize izâfe etmeyip, bedelini ödemeye çalışacağız.

Kulu Cenâb-ı Mevlâ'ya yaklaştıracak, insanı zırh gibi koruyacak ibadetlerin başında namaz ibadeti gelir. Demek ki namaz çok mühim, ihmale gelmez. Namazı ihmal büyük faciadır. Kişi hem namaz kılmaz, hem de bu hususta Cenâb-ı Hak'tan utanmazsa, bu da bir iffetsizliktir. Hepimiz sükût orucuna muhtacız.

Genelde başımıza ne geliyorsa, dilimizden geliyor. Peygamber Efendimiz(sav) 'konuşmadan evvel düşün' diyor. Konuştuğumuzu geri almak mümkün değil. Çünkü ağızdan çıkan söz, yaydan çıkmış ok gibidir. Geriye dönmez. Kirâmen kâtibin de hemen kayda geçiriyor. Dünyadaki teypler, bantlar bozulabilir. Fakat kirâmen meleklerin kaydettiği bantlar asla bozulmaz. Kamera altında olduğumuzu unutmayalım. Bu günün gizli kameraları, hakiki kameranın misalidir.

Dünya, ahireti kazanma veya kaybetme yeri. Bu dünyaya ahiret için geldik. Cenâb-ı Hak ayet-i kerimede 'canlarıyla, mallarıyla cenneti satın aldılar' buyuruyor. Yani cennet almak istiyorsak, cennet bu dünyada satılıyor. Kabirde cenneti satın almak söz konusu değildir.

Görüldüğü gibi cennet de cehennem de bedel karşılığı alınıyor. Tercih kula kalmış. Öyleleri var ki, cennete müşteri ve bedelini verip, almak için çalışıyor. Öyleleri de var ki, gafletin kalın perdesi arkasında kalmış, zavallı; bilinçli veya bilinçsizce cehenneme müşteri. Orayı almak için o da oranın bedelini ödüyor ne yazık ki.

Cenâb-ı Hak kullarını uyarma mahiyetinde Kur'an'da 'kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın' buyuruyor. İşlenen her bir günahla insan kendini tehlikeye atıyor demektir.

Çok dikkatli olmalıyız. Nerelerde ve nelere aldanıyoruz. Kıyamet günü en ufak şerrin, en ufak hayrın karşılığını göreceğiz. İhmal ettiğimiz veya kaçırdığımız en ufak hayra kimbilir ne kadar üzüleceğiz, ah vah diyeceğiz. Fakat iş işten geçmiş olacak. İşte o gün pişman olmamak için, her gün kendimize 'bugün Allah(cc) için ne yapabilirim' diye sormalı ve bu doğrultuda bir hayat yaşamalıyız.

Cenneti satın almak için oranın geçer akçelerini iyiden iyiye tespit edip, bol bol yatırım yapma gayreti, azmi ve ciddiyetinde olmalıyız. Karıncadan, arıdan ibret almalıyız. Nasıl da çalışıyorlar.

İlim iki ağızlı bıçak gibidir. İnsanı hem zirveleştirir, hem de yerin dibine sokar. Bu kalbe bağlıdır. İlmin menfaat vermesi lâzım. İlmin menfaati, kulu Allah'a(cc) yaklaştırmasıdır. Kulu Allah'tan(cc) uzaklaştırıyorsa, o ilim zarar getirir. İlim sahibini ucba, kibre, fahra götürüyorsa o zaman Allah'tan(cc) uzaklaştırıyor demektir. Bu da insanı şeytanın âkıbetine götürür.

Efendimiz(sav) 'fayda vermeyen ilimden sana sığınırım Rabbim' diyor. Her erkek ve kadına dini ilmiyesini öğrenmek farz buyurulmuştur. İnsan öğrenmesi gereken din ilimlerini imkânları ölçüsünde öğrenmekle mükellef olduğu gibi, öğrendiği her bir meseleyi tatbik etmesi de farzdır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder