30 Mart 2013 Cumartesi

İFFETİNİ KORU...

''Emânete hıyanet etme, verdiğin sözü yerine getir, iffetini koru.'' Hz.Muhammed(sav) 
Hadis-i şerifte geçen iffetini koru konusu şöyledir; İffet için kısaca utanç verici davranışlardan korunmaktır denebilir. Genelde iffet namusun korunması anlamında ise de Allah'a(cc) isyanın her biri birer iffetsizliktir.

26 Mart 2013 Salı

VERDİĞİN SÖZÜ YERİNE GETİR...

''Emânete hıyanet etme, verdiğin sözü yerine getir, iffetini koru.'' Hz.Muhammed(sav)

23 Mart 2013 Cumartesi

EMÂNET

''Emânete hıyânet etme, verdiğin sözü yerine getir, iffetini koru.'' Hz.Muhammed(sav)

Efendimiz(sav) bu üç önemli hususa dikkatleri çekerek ümmetini uyarmaktadır. 

20 Mart 2013 Çarşamba

VESİLE


Âyet-i kerimede ''Allah'a(cc) yaklaşmaya vesile arayın'' buyurulur. ''Ey iman edenler! Allah'tan korkun, O'na yaklaşmaya vesile arayın ve O'nun yolunda cihad edin ki, kurtuluşa eresiniz.'' 


19 Mart 2013 Salı

İMANI KORUMA

En büyük dert imanı koruma derdidir. İmanımızı nasıl koruyacağız? Sürekli dua halinde olacağız. Duamızın başında imanımızın muhafazasını Cenâb-ı Mevlâ'dan niyaz edeceğiz. Efendimiz(sav) dualarında ''Allahım! Aklımı, imanımı, iffetimi koru'' niyazlarını dillerinden düşürmezlermiş. 

14 Mart 2013 Perşembe

İFFET VE TAKVA

Meryem Validemiz(as) iffetiyle, takvasıyla ve zühdüyle kıyamete kadar gelecek bütün kadınlara numûnedir. Rabbimiz O'nun(as) için ''İffetini koruyan Meryem'' buyuruyor. Bu nimet karşısında ''Ey Meryem! Rabbine ibadet et, secdeye kapan, rükû edenlerle beraber sen de rükû et,'' buyuruyor. Her şeyin bir bedeli var. Meryem Validemiz'in(as) gayreti vardı. Fakat Cenâb-ı Hakkın büyük bir lütfu, inayeti var. Demek ki Allah'ın(cc) ihsan ettiği nimetleri kendimize izâfe etmeyip, bedelini ödemeye çalışacağız.

10 Mart 2013 Pazar

BİR RİVAYET...

Rivayet edilir ki; Hz.Nuh(as) gemiye binince, her canlıdan birer çift aldı gemiye. Baktı ki, gemide tanımadığı bir ihtiyar var. 

Ona gemiye neden bindiğini sordu. İhtiyar, ''dostlarının kalplerini çekmek için, böylece kalpleri benimle bedenleri seninle olacak'' cevabını verdi. 

Hz.Nuh(as) onun iblis olduğunu anladı ve ''defol ey Allah'ın düşmanı'' dedi. İblis şöyle cevap verdi; ''Şu beş şeyle onları yoldan çıkarırım. Bunların üçünü sana söyleyeyim, ikisini açıklamam.'' 

Bu esnada Allah-ü Tealâ Hz.Nuh'a(as) ''o üçüne ihtiyacı olmadığını ikisini açıklamasını istemesini'' vahyetti. 

İblis dedi ki; ''O iki silah öyle özelliğe sahiptir ki, onunla insanları mahvederim. Onlar hırs ve hasettir. Ben haset yüzünden lânetlendim. Allah'ın rahmetinden kovuldum''. 

''Haset ateşin kuru odunu yiyip bitirdiği gibi güzel amellerin sevabını yer bitirir. Hz.Muhammed(sav) 

Haset imanı tehlikeye götürür. Çünkü Allah'ın(cc) Adl ve Hâkim esmâsını inkâra sebep olur ki, her bir esmânın inkârı  küfre mûcib olur mazallah. 

6 Mart 2013 Çarşamba

İMAN, İSLÂM, İHSAN

İman; E-M-N kökünden gelmektedir. İman; inanmak anlamında olmakla beraber, emin olmak ve emin olunan, güvenilen vasıfta olmaktır. 

İslâm; inanan, emin olan, güvenen ve bu vasıfları üzerinde cem eden bir müminin İslâm şahsiyeti sergileyerek selâmette olmasıdır. 

İhsan; İman ve İslâm'ın hakikâtine nâil olan bir kulun Allah-ü Tealâ'yla beraberlik şuuruna kavuşmasıdır ki, Allah'ın(cc) murakebesinde olduğunun bilinciyle, daima Cenâb-ı Hakkın huzurunda saygı ve edeple hakiki bir kulluk sergilemesidir. Bu durum iman, İslâm ve ihsan şuurunun kulda cem oluşudur. Kuldan istenen de böylesi bir kulluktur. 

İman=inanan=güvenen, emin olan aynı zamanda; inanılan, güvenilen, emin olunan kul.

''Allahım! Senin sevgine sebep olan amelleri bana sevdir ve kendi sevgini kalbime ilka buyur.'' Hz. Muhammed(sav)
İnsan Cenâb-ı Hakkın azâmeti karşısında aczini idrak ettiği nispette kibirden, ucbtan salim olur. Yani kibirden kurtulmanın en güçlü yolu kişinin hiçliğini, aczini bilmesidir. 

''Kişinin kendisini kusursuz addetmesi kusur olarak yeter.'' Hadis-i şerif (Yani herhangi bir olay karşısında suçu, kabahati başkalarına yükleyerek, kendini temize çıkarması)

5 Mart 2013 Salı

TEVÂZU

''Mümin günahını üzerine  düşmesinden korktuğu büyük bir kaya parçası gibi görür. Münafık da günahı burnuna konan bir sinek gibi algılayandır.'' Hz.Muhammed(sav)

2 Mart 2013 Cumartesi

SABIR

Hak dostları 'Sabır üç yerdedir' diyor. İlki bilinen sabırdır ki, belâ ve musibet anında kendimizi Allah'a(cc) isyandan korumak, rızâ-i ilâhiyeyi kazanmak niyetiyle susmaktır.

İkincisi, günahlara karşı sabırdır. Allah'a(cc) karşı gelmek korkusuyla mübah olana bile temkinli yaklaşmaktır. Örneğin; 'Kıtlet-i kelâm, kıtlet-i neâm, kıtlet-i taam' buyurmuş Hak erleri. Bunlar helâlinden yeme, uyuma ve günah olmayan söz söylemedir. 'Her ne kadar mübah olsa da fazlası mekruh olabilir' düşüncesiyle tedbirli olmayı önermişlerdir. 

Sabrın üçüncü yeri ise; iyiliklerin devamı hususunda olup, hadis-i şerifte 'az da olsa devamlı olan' diye tarif edilen, farzların dışında nafile ibadetlere devam hususunda gayretli, samimi, sabırlı olmak ve şeytanın oyununa gelmeme hususunda sabırlı olmak demişlerdir.