9 Mayıs 2013 Perşembe

SABIR

''(Resûlüm!) De ki; eğer Allah'ı seviyorsanız bana tâbi olun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.'' Âl-i İmran Sûresi(31)

''Andolsun ki, Resûlullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.'' Ahzâb Sûresi(21)

''Sabredin, genişliği beklemek ibadettir. Eleminden şikayet etmemek, musibetini anlatmamak Allah-ü Zülcelâl'i tâzimden ve O'nu bilmekten ileri gelir.'' Hz.Muhammed(sav)

''Kullarımdan bir kuluma bedeni yahut malı yahut evlâdı yüzünden bir musibet verirsem, o da buna sabr-ı cemil ile mukabelede bulunursa, kıyamet günü kendisi için mîzan dikmekten hayâ ederim.''

Hz.Ebu Said(ra) ve Hz.Ebu Hureyre'den(ra) rivayetle;
''Yorgunluk, sürekli hastalık, tasa, keder, üzüntü, sıkıntı ve gamdan tut da ayağına batan dikene kadar müslümanın başına gelen her şeyi Allah onun hatalarını bağışlamaya vesile kılar.'' Hz.Muhammed(sav)

Hz.Mus'ab bin Saad'dan(ra) rivayetle;
''Ey Allah'ın Resûlü!'' dedim. ''İnsanlardan kimler en çok belâya uğrar?'' 
Efendimiz(sav) cevaben buyurdular; ''Peygamberlerden sonra büyüklükte onlara yakın olan kişilerin, dindarlığı nispetinde belâsı şiddetli olur. Şayet dininde zayıflık varsa Allah onu da dindarlığı nispetinde imtihan eder. Belâ kulun peşini bırakmaz.'' 

İzâhı; Bu ve benzeri pek çok hadis-i şeriflerden anlaşılan o ki, Hak Tealâ'nın rızasını ve hoşnutluğunu kazanmak, dolayısıyla cennet yurtlarına vuslâtın yolu Allah'a(cc) itaat, haramlardan uzak olmak ve ibadet-i taatle beraber çeşitli ibtilalarla imtihandan geçiyor. Onun içindir ki, müminin sabra ne denli ihtiyacı olduğu açıktır. İnsanın bilhassa müminlerin üç türlü sabra ihtiyacı zarûridir;
1.Haramlardan içtinapta sabır,
2.Emirleri işlemede sabır,
3.İbtilalara karşı sabır.

''Başına gelen musibeti kimseye söylemeyen ve şikayet etmeyene Allah imanın tadını tattırır(yani lezzetini ihsan eder) ve bütün günahlarını affeder, bağışlar.'' Hz.Muhammed(sav)

Bir Hak dostu şöyle der; ''Ben derdime derman arıyordum, meğer derdim bana derman imiş.'' Maddi dert ve tasa, manevi dert ve tasalara kefârettir.

Hz.Enes'den(ra) rivayetle;
''Allah kullarından bir kuluna hayır murad ettiği yahut onu kendisine dost etmeyi murat ettiği zaman ona belâlar yağdırır. Üzerine yağan bu belâlar neticesinde kul Rabbine dua edince melekler ''Ya Rabbi! Bize yabancı gelmeyen bir ses işitiyoruz'' derler. İkinci defa dua edip de ''Ya Rabbi!'' dediği anda ise Allah-ü Tealâ şöyle der; ''Buyur ey kulum! İstediğin her şeyi sana verdim. Senin için hayırlı olmayan her şeyi senden uzaklaştırdım. Senin için en şerefli olan şeyleri indimde hazırladım.'' Hz.Muhammed(sav)

''Allah-ü Zülcelâl Hazretleri bir musibet veya daha fazlasını vermişse, bu musibet sebebiyle affedeceği bir günahı veya yine bu musibet sebebiyle ulaştıracağı bir dereceyi vermek gibi iki haslet için vermiştir.'' Hz.Muhammed(sav)

''Kulun Allah indinde bir mevkii vardır ki ona ibadet etmekle erişemez. O mevkiye erişinceye kadar Allah ona hoşuna gitmeyecek bazı ibtilâlar, musibetler verir.'' Hz.Muhammed(sav)

''Bir kul için Allah kendi katında bir derece takdir etmiştir de, o kul o dereceye ameliyle erişemezse Allah onu dünyada bazı musibetlere müptelâ kılar. Sonra kendisine o musibetlere karşı sabır ihsan eder ki, o dereceye erişebilsin.'' Hz.Muhammed(sav)

''Ey ademoğlu! Benim kazalarıma rıza göstermeyen, belâlarıma sabretmeyen, nimetlerime şükretmeyen ve verdiklerime kanaat etmeyen daha fazlasını, beterini beklesin. Ey ademoğlu! Benim verdiğim belâlarıma sabreden benden razı olmuştur.'' Hz.Muhammed(sav)

Allah'ın(cc) rızasının sabırda, şükürde ve kanaatte olduğu beliğ bir şekilde ifade edilmiştir.

Hz.Abdullah bin Abbas'dan(ra) rivayetle;
''Allah'ın emir ve yasaklarını gözet ki onu önünde bulursun. Bolluk içinde iken sen Allah'ın emirlerine bağlı kalmakla Allah'ı tanı ki, O da darlığa düştüğünde kurtarmak sûretiyle seni tanısın. Bil ki, senin hakkında yazılmamış olan bir şey başına gelmez. Sana takdir edilen de seni atlayıp başkasına gitmez. Bil ki; zafer sabırla, meşru olmayan sevinç üzüntüyle, baştan savma yapılan işler, ameller zorlukla biter.'' Hz.Muhammed(sav)

''Müminin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik yalnız müminde vardır. Sevinecek olsa şükreder, bu onun için bir hayır olur. Başına bir belâ gelecek olsa sabreder, bu da onun için bir hayır olur.'' Hz.Muhammed(sav)

İzahı; 
1.İman, belâ ve musibete uğramaya mâni değildir.
2.Sabretmek sûretiyle belâ nimete dönüşebilir.
3.Nimete şükür nimetin artmasına sebep olduğu gibi, belâya sabır da onun  hayra dönüşmesine vesile olur.
4.Şükür ve sabır bütün hayatı hayır üzere geçirmeye sebep olur. Bunu da Allah(cc) yalnız müminlere ihsan buyurmuştur.

''Ademoğlunun en ehemmiyetli saadet kaynaklarında biri de hiç şüphesiz Allah'ın kazasına(takdirine) rızasıdır(razı olmasıdır). Onun en önemli talihsizliği de Allah'ın takdirini öfke ile karşılamasıdır.'' Hz.Muhammed(sav)
Not: buradaki öfke; kadere baş kaldırma, isyan, tuğyan, şikayet etme gibi durumlardır.

Hadislerden çıkan ders;
Musibet pek çok hikmete binaen gelir. Bunlardan bazıları özetle şöyle yorumlanabilir;
1.Ya günahlara kefaret için olabilir. Bu hususta Efendimiz(sav) ''Belâlar kefâret-i zünüptür,'' buyurmuşlardır.
2.Ya müminin derece ve makamının yükselmesi veya takdir buyurulan makama, dereceye ulaşması içindir ki, hadislerde bu hususa işaret edilmiştir.
3.Ya da bir imtihandır. İmtihanı kazanmanın yolunun ise sabırdan geçtiği bir gerçektir. Sabredenin, imtihanı kazanıp ecr-i azime nâil olacağı ümit edilir.
4.Kişinin kendi yanlış davranışlarından dolayı olabilir.

''Temizlik imanın yarısıdır. Elhamdülillah duası mîzanı, sübhanallah elhamdülillah sözleri yer ile gök arasını sevapla doldurur. Namaz bir nurdur. Sadaka bir bürhan, sabır ziyadır. Kur'an senin ya lehine, ya da aleyhine delildir. Herkes sabahtan pazara çıkar. Nefsini satar. Kimi azad eder, kimi de helâk eder.'' Hz.Muhammed(sav)

''Mümin erkek ve kadının nefsinde, çocuğunda, malında belâ eksik olmaz. Tâ ki hatasız, kusursuz olarak Allah'a kavuşsun.'' Hz.Muhammed(sav)

''Bir gece hastalanan kişi Allah'tan razı olur ve tutulduğu hastalığa karşı sabır ve tahammül gösterirse, tıpkı anasından doğduğu günkü gibi günahlarından sıyrılıp, temizlenir. (kul hakkı hariç)'' Hz.Muhammed(sav)

''Sabır, cennet hazinelerinden bir hazinedir. Sabır, imanın yarısıdır. Mümine gelen her dert, üzüntü, sıkıntı, eziyet, günahlara kefârettir.(Sabretmek, şikayet etmemek şartıyla) Hz.Muhammed(sav)

''Müminin hâli ekin sapının hâli gibidir ki, onu rüzgâr kâh sağa kâh sola meylettirir.''

İzahı: Mümin çeşitli ibtilâlarla imtihan olur. Allah-ü Tealâ'nın hükmüne boyun eğer. Aynı rüzgara boyun eğen ekin sapı misali. Evet mümini kaderin cilveleri çeşitli yollarla kâh sağa, kâh sola yatırır. Fakat mümin bu rüzgâr karşısında ekin sapı misalidir. Nasıl ki rüzgâr ekinin köküne zarar veremez. Müminin de bu ibtilâ fırtınaları imanına, tevekkülüne, ihlâsına, maneviyatına zarar veremez. İhlâsı, tevekkül ve teslimiyeti sarsılmaz denmek istenmiştir.

''Şüphe edilen altını ateşte muayene ettikleri gibi, Allah da insanları dert ile imtihan eder. (Bu belâ ateşinden) bazısı hâlis olarak çıkar, bazısı da bozuk olarak çıkar.'' Hz.Muhammed(sav)

Hadisten anladıklarımız; 
1.Başa gelen belâ ve çeşitli musibetlere sabrederek isyan etmeyen ve Rabbine bu belâlardan dolayı sûi-zan etmeyip rıza ile, sabır ile karşılayan, hâlis altın misali imtihanı kazanıp, rıza-i ilâhiyeye nâil olur. 
2.Hadiste 'kimileri bozuk çıkar' denmesi de belâ anında isyan ederek, ileri geri kelâm sarfedip, böylece kaderi tenkit edercesine Hakkı halka şikayet edenlere işarettir.

''Erkek olsun, kadın olsun bir mümin Allah'a günahsız, tertemiz kavuşuncaya kadar başından, çoluk-çocuğundan, malından belâ eksik olmaz.'' Hz.Muhammed(sav)

''Mükafatın büyüklüğü belânın büyüklüğü ile (orantılıdır). Allah bir cemaati sevdi mi onları musibete müptelâ eder. Kim bu (hâlinden) razı olursa, Allah da ondan razı olur. Kim de razı olmazsa, Allah da ondan razı olmaz.'' Hz.Muhammed(sav)

''Allah-ü Tealâ ferman etti; İzzet ve celâlim hakkı için mağfiret etmek istediğim hiç kimseyi bedenine bir hastalık, rızkına bir darlık vererek boynundaki günahlardan temizlemeden, dünyadan çıkarmayacağım.'' Hz.Muhammed(sav)

''Bir kul salih ameller işlerken araya bir hastalık veya bir sefer girerek ameline mâni olursa, Allah ona sıhhati yerindeyken yapmakta olduğu salih amelin sevabını aynen yazar.'' Hz.Muhammed(sav)

''Rahmetime kavuşması için gönderdiğim sebepler içersinde bir kuluma(hastalık vererek) rahmet ederim. Çünkü onun  günahlarını bu hastalık sebebiyle affedeceğim ve cennetteki derecesini bununla arttıracağım.'' Hadis-i kudsi

''Allah-ü Tealâ mahlûkâtı cem ettiği zaman, bir münâdi nerede ehl-i fazilet olanlar diye çağırır. Ehl-i fazilet hemen yerlerinden kalkıp cennete doğru koşarlar. Melekler onları karşılayıp 'Süratle cennete gittiğinizi görüyoruz, kimlersiniz' derler. Onlar da kendilerinin ehl-i fazilet olduklarını söylerler. Melekler onlara faziletlerinin neler olduğunu sorarlar. Onlar şöyle cevap verirler; Zûlme uğradığımızda sabrederdik, kötülük gördüğümüzde affederdik, derler. Melekler onlara; Öyleyse girin cennete, böyle amel işleyenlerin ecri ne güzeldir, derler.'' 
''Sonra bir münâdi seslenip; ehl-i sabır nerededir, der. Bir kısım insanlar da kalkıp süratle cennete doğru koşarlar. Melekler onlara da yaklaşıp kendilerine kimler olduklarını sorarlar. Onlar da; Biz ehl-i sabırız, derler. Kendilerine neye sabrettikleri sorulur. Cevaben şöyle derler; Allah'a itaate sabrettik, Allah'a isyan olacak şeylere karşı sabrettik. Melekler, Öyleyse siz de girin cennete, derler.''

Efendimiz(sav) devamla şöyle buyurur; Bir de musibete sabır vardır ki, bu en güç olanıdır. Ecride o nispette çoktur. 

''Kıyamet günü afiyet ehli kimseler, belâ ehline sevapları verilince, dünyada iken derilerinin makasla doğranmış olmasını temenni edecekler.'' Hz.Muhammed(sav) 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder