24 Mayıs 2013 Cuma

HUCURAT SÛRESİ

Allah-ü Tealâ buyurur; Müminler ancak kardeştirler, öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz.(10)

Ey müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar da kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın. Birbirinizi kötü lâkaplarla çağırmayın. İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir. Kim de tövbe etmezse işte böylesi kimseler zalimlerdir.(11)

Ey iman edenler! Zandan çokça kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah tövbeyi kabul edendir. Çok esirgeyendir.(12)

Bedeviler inandık dediler. De ki! Siz iman etmediniz. Ama İslâm olduk deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah'a ve Resûlü'ne itaat ederseniz, Allah işlediklerinizden hiçbir şey eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.(14)

14. ayetten çıkan ders; 
İman etmek ayrı, İslâm olmak ayrı. Belki burada icmali bir iman söz konusudur ki, böyle bir imanın yeterli olmadığı, tafsili imanın gerektiğini beyanla, imanın kalplere yerleşmesi sonucu Allah(cc) ve Resûlü'ne(sav) itaat edilmesi gerektiğini ve böyle bir davranışın imanın bir göstergesi, kalplere imanın yerleşmiş olduğunun bir nişanı olduğu, değilse ayette işaret buyrulduğu gibi hakiki iman etmiş sayılmayacağına işaret edilmiştir. 

Her mevzuda olduğu gibi gıybet mevzuunda da mümine gereken, inanmak ve gıybeti terk etmektir. Çünkü gıybet dinde kesin bir haramdır. Bir hükm-ü ilâhidir ki, kesin yasaklanmıştır. Bu hükme kesin bir şekilde kalplerin iman etmesi gerekir ki, böyle bir inanç sahibi kimse de Allah(cc) ve Resûlü'ne(sav) ahkâm-ı ilâhiyeye itaat ve teslimiyetle gıybetten uzak olur. 

Değilse; hem inandım gıybet haramdır desin, hem gıybet ehli olsun, fütursuzca gıybete devam etsin; işte böylesi bir iman sahibinin imanı bedevilerin iman ettik demelerine benzer ki, böylesi bir imanın geçerli olmayacağına işaretle 'siz iman etmediniz, ancak İslâm oldunuz' diyerek hakiki imanın Allah(cc) ve Resûlü'ne(sav) itaati gerektirdiği beyan olunuyor. 

Bu hususta Efendimiz(sav) buyurur; ''Ey dili ile iman edip, kalplerine iman yerleşmeyenler insanları gıybet etmeyin.''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder