6 Nisan 2013 Cumartesi

SALİH AMELLER

En çok dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi de işlenen sâlih amelleri koruyabilmek. İnsan saf, duru bir niyetle, ihlâsla güzel bir amel işler. Sonra bu amelini çeşitli yollarla kaybedebilir. Hayrın içine şer karışabilir.

Örneğin; âbiddir. İbadet-i taatta bulunur. Bu ibadetleri yaparken ihlâslıdır. Fakat sonunda bir an gelir, o ibadetleriyle ucba düşer. Kibir, gurur, fahr, sum'a gibi yollarla kaybetmesi söz konusu olur. Veya kul haklarına sebep olabilecek yanlışlıklar yapar. O sevapları hak sahiplerinin defterine geçer de, kişi eli boş kalabilir. 

Bu hakikatler ayet ve hadislerle bildirilmiştir. Ayet-i kerimede Cenâb-ı Hak ''Yaptığınız iyilikleri inanmayanlar gibi başa kakarak, inciterek boşa çıkarmayın,'' buyurmaktadır.

Demek oluyor ki, böylesi durumlar kâfirlere mahsus, iman eden müslümanları bu gibi durumlardan men ediyor Kur'an. 'Yoksa ameliniz boşa çıkar' buyurarak, kullarını uyarıyor olması Cenâb-ı Hakkın sonsuz merhametindendir. 

Yapılan yardım ve iyilikleri başa kakmak, karşılık beklemek, kibirlenmek, övünme malzemesi yapmak, iyilik yaptım da ne oldu demek, hele hele gözüne dizine dursun gibi beddua içeren kelâmlar sarfetmek, 'iyilik yapmak haram' gibi sözler söylemek; mazallah yapılan o iyilikten karşılık, semere beklemek şöyle dursun, cezaya sebep olur. 

Sebep ne olursa olsun, iyilik gören kişi nankörce tavır da sergilese, o onun sorunu. Nankör de nankörlüğünün cezasını bulacak elbette. Fakat ihlâslı, karşılığını Rabbinden bekleyen mümine de düşen o ki ihlâsını zedeleyecek, amelini iptal edecek tavır sergilemeyip, sabretmesi ve kendi kendine sık sık telkinde bulunup, 'Ben Allah rızası için yaptım,'' diyerek şeytanın oklarına karşı ihlâs, takva zırhını korumasıdır.

Efendimiz(sav) ahiret müflisinin kimler olduğunu bildirirken;''Birçok güzel ameller işleyen ve pek çok sevap kazanan,  fakat bir çok kul hakkı ile huzura gelen kişilerden'' bahsediyor. ''O gün sevaplarından o hak sahiplerine verile verile sevapları biter. Böylece müflis durumuna düşer. Hatta öyleleri de var ki, sevabı tükenir, fakat alacaklılar bitmez. Bunun üzerine o alacaklıların günahlarından üstlenmek zorunda kalır. Böylece cehenneme gider,'' buyuruyor.

Benzeri çok haberler mevcut. Yine  Efendimiz(sav) ''Haset, alevli ateşin kuru odunu yakıp yok ettiği gibi, kişinin güzel amellerinin sevabını yok eder,''buyuruyor. Velhasıl o güzelim amellerin ecrinin bir çok yollarla zayi olabileceği tehlikesiyle iç içe yaşıyoruz. Şeytan müminlere daha ziyade bu ve benzeri yollarla girmeye çalışıyor ve pusuda bekliyor. 

Onun içindir ki, iç ve dış dünyamıza ait her durumda teyakkuzda olmalıyız. Bir anlık gafletle pek çok şey kaybedebiliriz. Ne acı bir gerçek ki, rıza-i ilâhiyi kazanma ve cennetlere nâil olabilme adına gayret et, fedakârlıklarda bulun, ahirette geçer akçe adına ameller işle, sonra eli boş kal veya başkalarının defterine geçsin. O kişiler orada zengin olurken sayende, sen mahrum ol, zelil ol. Böylesi vahim durumlardan Rabbimize sığınalım. 

Bir taraftan sürekli dua halinde olmakla beraber, bir yönüyle de şeytanın aldatmasına karşı çok dikkatli, uyanık olmaya ciddi gayretli olmamız elzemdir. Değilse namazlarımız, oruçlarımız, hac ve umrelerimiz, hayır hasenat adına yaptıklarımız, infaklarımız, vs sevap kazandıran ve bizim ebedi saadetimize sebep olacak, yüzümüzü ağartacak amellerimizin başkalarına geçmesi ve eli boş, sefil duruma düşmek ne müthiş bir durum, ne büyük felaket, ne büyük kayıp.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder