12 Ekim 2012 Cuma

CENNETİN ANAHTARI

Kelime-i tevhidin kalpte mekân bulması için şu hususlar zarûridir; 

1. Kalbin Rabbi ile beraber olması, bu da ancak zikrullah ile mümkündür. Ayet-i kerimede ''Biliniz ki kalpler ancak Allah'ı anmakla mutmain olur,'' Rad Sûresi(28) buyurulur.

Ayet-i kerimedeki zikir, sadece dil ile tekrarlamak değildir. O; sevenin sevdiğini muhabbetle yâd etmesi, gönlün Allah(cc) idrâki ile mütehallî olmasıdır. Kalp ancak böyle tatmin olur, rikkat kazanır ve hâsılı illallah olma yolunda mesafe kat eder. 

Allah'a(cc) ulaşmanın insana verdiği saadet işte bu sûrette tezâhür eder. Buna nâil olan gönüller, daima mutlak güzelliğin yani ilâhi güzelliğin meftunu olurlar. Hayran hayran temaşa ettikleri bütün güzelliklerin ancak 'cemâl-i ilâhi'den akseden zerreler olduğunun şuuru içerisinde, hep O'nun(cc) mecmuunu ve meclûbu halinde yaşarlar.

2. Allah Resûlü'ne(sav) kalpte muhabbetin artması, neticede lâyığına muhabbet ve müstehâkına nefretin meydana gelmesi, salih bir mümin olabilmek için zarûridir. Muhabbet neticesinde ibadetler ve güzel ahlâk bir lezzet ve feyiz haline gelir. Kâinata bakış tarzı değişir. 

İman gibi büyük bir nimetten sonra en büyük tahsil, insanın kendisini Allah(cc) ve Resûlü'nün(sav) muhabbetine ulaştıracak manevi bir eğitime girmesidir.

3. Salihleri sevip, onlarla hemhâl olabilmek; onların ibadet ve muamelâtını örnek alabilmektir. Psikoloji ilminin ifadesi ile, enerjik karakterlerde sirayet özelliği vardır. Tıpkı  bulaşıcı hastalıklar gibi haller de sâridir. 

Mazisi cahiliye insanı olan ashab Allah Resûlü'nün(sav) sohbetlerinde O'ndan(sav) aldıkları kalbî enerji, yani feyiz ile dünyanın en faziletli insanları haline geldiler. 

Hatta Ashab-ı Kehf'in köpeği Kıtmir bile salihlerle beraber olmak hürmetine ne büyük bir mazhariyete kavuşmuştur. Kur'an-ı Kerim bunu bir ibret levhası olarak göz önüne serer.

4. Hâlıktan ötürü mahlûkata şefkât ve merhametle muamele etmek. Cenâb-ı Hak kullarına en çok Rahman ve Rahîm esmasını yani merhameti telkin eder. Rabbini seven O'nun(cc) mahlûkatına müşfik ve merhametli davranır. Zararlı bir yılan dahi öldürülecekse, ızdırap vermeden bir vuruşla öldürülmesi telkin edilir. 

İşte bunlar cennetin anahtarı olan kelime-i tevhidin tezâhürüdür. Yani o anahtarın kilidine müsait hassas dişleridir. Vehb bin Münebbih'den(ra);  O'na(sav) denildi ki; ''Lâ ilâhe illallah kelimesi cennetin anahtarı değil midir?'' Efendimiz(sav) buyurdular ki; ''Evet! Fakat dişsiz anahtar olmaz, ancak dişleri olan anahtarla gelirsen kapı sana açılır, aksi halde asla açılmaz.'' 

O anahtarın dişleri ise amel-i salih ve Hakk'a hakkıyla kulluktur. Sünnet-i seniyyeye saygılı olup, edebi muhafazadır. Güzel ahlâktır. Efendimiz(sav) buyurur; ''Ben güzel ahlâkı tamamlamak için geldim.'' İşte o anahtarın dişleri güzel ahlâktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder