27 Haziran 2012 Çarşamba

KELİME-İ ŞEHADET VE İMAN ESASLARI

Kelime-i şehadet, bir ferdin İslâm'a dâhil oluşunda ilk merhaledir. O Allah'ın(cc) varlığı ve birliği ile birlikte Âhirzaman Nebisi'nin(sav) de risâletini tasdik edip, O'na(sav) kendi nefsini şahit tutması manasında mübarek bir inanç cümlesidir. Bu itibarla kelime-i şehadet dinin temeli ve istinahgâhıdır. 

Şehadet öyle bir kelimedir ki, bütün insanlığın kurtuluş ve saadeti onun sonsuz mana ve sır ikliminde gizlidir. Zira bu kelime özlerin özü mahiyetinde bir özdür. İslâm'ın diğer temelleri ve onların tafsilâtı hep o öze bağlıdır. 

Dolayısıyla kelime-i şehadet ile iman bütün ibadetlerden efdaldir. Zira ibadetler onunla kâimdir. İman ki hiçbir özür ile sakıt olamaz. Her an muhafazası şarttır. Kelime-i şehadet umumi tabiriyle, ''Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resuluh'' cümlesini dil ile ikrar, kalp ile tasdik etmekten ibarettir. 

Derûni manada ise, İslâm'a ait hakikâtler manzumesini ihtiva eder. Denilebilir ki, Kur'an-ı Kerim'in tamamı kelime-i tevhidin ne olduğunu izahtır. Çünkü Kur'an-ı Kerim din ve tevhitten ibarettir. 

Bu gerçeği ifade sadedinde ayeti kerimede şöyle buyurulur, ''Bu Kur'an, onunla uyarılsınlar ve tek bir ilâh bulunduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara tebliğ edilmiştir.'' Hem dünyada hem ahirette Allah'ın(cc) razı olacağı her salih amel, kelime-i tayyibe yani en güzel kelime olan tevhidin meyvesidir. 

Allah-ü Tealâ buyurur;

''Görmedin mi Allah nasıl bir misal getirir. Hoş bir kelime (olan tevhit ve şehadet) kökü yerde sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca benzer.''

''(O ağaç) Rabbinin izni ile her zaman meyvesini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir.''

''Kötü sözün(küfür ve insafsızlık) misali ise gövdesi yerden koparılmış, o yüzden ayakta durma imkanı olmayan (kötü) bir ağaca benzer.'' İbrahim Sûresi (24-26)

Allah Resûlü(sav) buyurur;''Her zaman meyve vermesinden murad, zakir kulun gece gündüz Allah'ı zikretmesidir.''

İbn-i Abbas(ra) âyetlerin izahında şunları söyler; ''Burada kelime-i şehadete işaret vardır. Kökü müminin kalbinde ve dilinde, dalları ise göklerdedir. Bu yüzden müminlerin amelleri semalara yükselir.''

Kelime-i hasibe ise; çirkin kelime, şirk, küfür ve imansızlık belirten sözdür. Onunla hiçbir amel kabul edilmez. Evet amel her ne kadar güzel bile olsa, kalpte iman yoksa o amel geçersizdir. Sahibine hiçbir yarar sağlamaz. 

Şehadette ayrı bir esrâr-ı ilâhi ve hikmet hazinesi gizlidir. Bunun içindir ki, yerler ve gökler, bütün mevcudat, melâike ve gerçek ilim sahipleri kelime-i tevhit ile şehadetin tastik ve ikrarı halindeler. 

Cenab-ı Hak bizzat şehadet etmektedir ki ayet-i kerimede buyurur; ''Allah şehadet eyledi şu gerçeği ki, hiçbir ilâh yok, ancak O vardır. Bütün melekler ve ilim sahipleri de dosdoğru olarak buna şahittir ki, hiçbir ilâh yok, ancak O Aziz O Hakîm vardır. Âli İmran Sûresi(18) 

Ez-cümle, kelime-i şehadette şu dört husus vardır;

1.Allah'ın(cc) zatının varlığının ispatı,
2.Allah'ın(cc) sıfatlarının ispatı,
3.Allah'ın(cc) fiillerinin ispatı,
4.Haber verdiği her hususta Resulullah'ın(sav) doğruluğunun ispatı.

Bu bakımdan kelime-i şehadet, kısaca amentü dediğimiz imanın altı şartının bir mührü gibidir. İman, İslâm nazarında sağlam olup, sahibini selâmete çıkaracak bir olgunlukta olmalıdır. Bu ise evvel emirde Allah'ın(cc) sıfatları hususunda yanlış bir iddia sahibi olmamayı gerektirir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder