20 Haziran 2012 Çarşamba

İSLÂM'IN BEREKETİ

İslâm, aklı en güzel şekilde istikâmetlendirir. Onun vahye bağlı kalmasını ister. Çünkü vahye bağlı kalmayan ve vahiy ile terbiye edilmemiş aklın, tarih içinde ne saçmalıklar ortaya koydukları herkesçe malûmdur. İslâm; kula, kul hakkının affedilmediğini bildirerek, daima muhatabının da durumunu gözettirmiştir. Hatta ''Komşusu açken tok yatan bizden değildir,'' düstûru ile kendisinden evvel başkasını düşünmeyi öğretmiştir.

Cahiliye devrinde buğz, düşmanlık, kin, kanlı yağma ve harplerle meşhur, kızlarını diri diri toprağa gömebilen hissiz bedevilerdi. Aralarında bitmeyen husûmet vardı. Güçlüler zayıfları ezerdi, hak ve hukuk daima güçlüye aitti. Merhum Âkif'in ifadesi ile; ''Dişsiz mi bir insan onu kardeşleri yerdi.'' 

Ancak İslâm'la bu insanlar beşeriyetin en mümtaz ve faziletli insanları haline geldiler. Bir zamanlar birbirlerinin kanlarını içmeye namzet olanlar, İslâm'ın bereketi ile ölüm anında bile birbirlerini düşünen, ikram eden bir muhabbet ve diğergamlık semasına yükseldiler. 

Yermük muharebesinin ardından harp sahasında dolaşan Hz.Huzeyfe(ra) şöyle anlatır; ''Yermük muharebesi bitişinde elimde bir su kırbasıyla harp meydanında yaralıların arasında dolaşmaya başladım. Baktım ki, amcamın oğlu kan seli içinde gözlerini elimdeki su kırbasına dikmiş bakıyordu. 

Kırbayı tam ona uzatmıştım ki, ileriden İkrime'nin sesi duyuldu. ''Su, su'' diyordu. Bu sesi duyunca amcamın oğlu Haris elini su kırbasından çekerek, kaş göz işareti ile İkrime'ye götürmemi istedi. Hemen İkrime'nin yanına koştum. 

Kırbamı ona uzattığımda bu sefer Iyyaş'ın sesi duyuldu. ''Allah rızası için su,'' diyordu. İkrime de elini geri çekti. İşaretle suyu ona götürmemi istedi. Hızla Iyyaş'ın yanına gittiğimde ruhunu teslim etmiş, fani dünya suyu yerine, şehadet şerbeti içmişti. Şaşkınlık içinde bari dedim İkrime'ye yetişeyim. Koştum baktım ki, o da şehit olmuş. Bunun üzerine amcamın oğluna koştum. Ne yazık ki, o da ruhunu teslim etmişti. 

İşte İslâm'ın ilk ilkâ ettiği erişilmez diğergamlık şuuru ve ahlâk-ı hamide. Oysa bu insanlar devr-i cehalette birbirlerinin kanını içmeye hazır ve razı idiler. Ancak İslâm ile gönüllerini öyle bir ilâhi lütûf kuşatmıştı ki, arkalarında bir asr-ı saadet bıraktılar. 

Allah-ü Tealâ Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur; ''Allah'ın nimetlerini hatırlayın, hani siz birbirinize düşmandınız da O gönüllerinizi birleştirdi ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler oldunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtardı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.'' Bu ayet-i kerime ashâb-ı kiramın şahsında bütün insanlara şâmildir. 

İslâm, insanlığı bölüşen, paylaşan, birbirini seven, hak ve hukuklarına saygılı olan mümin kardeşler haline getirmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder