Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri yoktan var eden kâinatın hâlıkı Allah-ü Teâla'yı kâmil manada idrâke insanın aklı kâfi gelmez ve âciz kalır.
Bu itibarla Cenâb-ı Hakkı zâtı itibarıyle düşünüp, tefekkür etmeye kalkışmak bir takım hayaller ve evhamlardan öteye birşey kazandırmaz ve sâlim inancı zedeler.
Nitekim Hz.Muhammed(sav) bizleri bundan men etmiştir; ''Allah'ın nimetlerini düşünün, Allah hakkında düşünmeye kalkışmayın(zira hiçbir varlık buna muktedir değildir.''
Gerçek, insanın, Cenâb-ı Hakkın zatı hakkında bir bilgiye ulaşması mümkün değildir. Bu yol bize kapalıdır. Ancak sıfattan mevzufa, eserden müessire, sanattan sanatkâra ve sebepten müsebbibe doğru giden idrak yolları açıktır.
Eğer idrâk, selim bir irade ve temiz bir tefekkürle Cenâb-ı Hakkın sıfatları ile fiillerine nazar edecek olursa, onun münkir olması düşünülemez.
Dikkat edilirse, beşeri ve semâvi dinlerin hepsinde Allah(cc) inancı vardır. Ancak bu inanç beşer tarafından zamanla tahrip edilerek, çeşitli yanlışlıklar arzetmiştir. Bu yanlışlıklar sebebiyle İslâm nazarında geçerli kabul edilmez.
Dolayısıyla İslâm, Allah(cc) hakkında doğru bir inanç muhtevası için O'nun(cc) peygamberinin beyânına bağlı olarak bir takım sıfatlar ortaya koyar ve bu sıfatlardan herhangi birinin noksanlığını veya bunlara uygun olmayan bir başkasının ilâvesini kabul etmez.
Bu sıfatlar umumi ve meşhur tasnife göre iki kısma ayrılır;
a.Zâti sıfatlar; vücûd, kıdem, beka, vahdaniyet, muhâlefetün li'l-havâdis, kıyâm bi-nefsihî.
b.Subuti sıfatlar; hayat, ilim, semi, basar, irade, kudret, kelam, tekvin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder