22 Haziran 2012 Cuma

İSLÂM'DA MÜKELLEFİYET

İslâm, itikat ve amel-i salihlerden oluşur. Buna göre İslâm nazarında insanoğlunun mükellefiyeti itikadi ve ameli olmak üzere iki kısma ayrılmıştır.

İtikadi kısımdaki esaslar ameli esaslardan evveldir. Bunun içindir ki Resûlullah(sav) buyurur; ''Bu ümmet için en çok korktuğum şey şirktir.'' Zira insanlar Allah(cc) katında inananlar ve inanmayanlar olarak ikiye ayrılmakta ve bu surette iki ayrı millet olarak ifade olunmaktadır. 

Ayrıca iman parçalara ayrılamaz, bir bütün olarak sabittir ve geçerlidir. Yani ilâhi beyanlardan birini inkâr ile tamamını inkâr arasında fark yoktur. Çünkü böyle bir fiil izzet-i ilâhiyeye dokunur. Aczi mutlak olan şu beşerin Allah'ın(cc) hak dediğini bâtıl, bâtıl dediğini hak iddia etmesi ne sefil bir cürümdür.

Amellerdeki  seviye iman olmadıkça sahibine bir saadet temin etmez, ameller ancak imanla değer kazanır. Mesela, Edison elektriği keşfetmiş ve bununla insanlığa büyük hizmet etmiş olmasına rağmen, inancı noktasındaki yanlışlığı sebebiyle bundan manen bir istifadeye nail olamaz. Zira İslâm nazarında iman esastır. 

Bu bakımdan İslâm dini, bir meyve ağacına benzer. Kalp ile tasdik onun toprak altındaki kökü, dil ile ikrar gövdesi, amel-i salihlerde dalları, yaprakları, çiçekleri, meyveleri gibidir. Ağaçtan beklenen şey evvel emirde meyve olduğu gibi, imandan beklenen de güzel amellerdir. 

Allah'a(cc) yakın olabilmek ve marifetullaha erebilmek ancak böyle gerçekleşir. Buna göre İslâm yalnız bir iman meselesi değildir. Ameli tarafı olmayan bir iman ve İslâm anlayışı ile ebedi saadeti beklemek tehlikelidir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder