Hz.Enes'den(ra) rivayetle; ''Gıybet eden kimsenin kefareti; o kimseyi, yani gıybetini ettiği şahsın kusurunu Allah'ın affetmesi için istiğfar etmesidir. Yoksa tövbesi kabul olmaz. İlla gıybet ettiği kimse ile helâlleşmedikçe.'' Hz.Muhammed(sav)
Hz.Enes'ten(ra) rivayetle; ''Miraçta muazzeb(ceza) olan ehl-i nar gösterildiğinde gördüm ki bir kavim bakırdan tırnaklarla yüzlerini çırmalayıp, cerahatler akarak muazzeb oluyorlardı. Cebrail'den(as) bunların kimler olduğunu sordum. Cebrail(as); 'Bunlar nasın etini yiyenlerdir. Yani insanları gıybet edenlerdir,' buyurdu.'' Hz.Muhammed(sav)
Hz.Ebu Hureyre'den(ra) rivayetle; ''Kul iyice düşünüp, taşınmadan bir söz söyleyiverir de bu yüzden cehennemin doğu ile batısı arasından daha uzak bir yere düşer, gider.'' Hz.Muhammed(sav)
Hz.Ebu Hureyre'den(ra) rivayetle; ''Allah ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun.''
Bu hususta büyükler şöyle demişlerdir;
Kelâmın fidda ise sükûtun olsun zeheb.
Kemâl ehli kemâlâtı sükût ile bulmuşlar hep.
Yani konuşmak gerektiği yerde güzel kelâm etmek gümüş mesabesinde ise de, tehlike söz konusu olan durumlarda günaha girme korkusu ile sükût etmek altın hükmündedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder