30 Kasım 2012 Cuma

NAMAZDA HUŞÛ NASIL GERÇEKLEŞİR?

Hatem-i Esam Hazretleri namazın hakkıyla edâsı hakkında şöyle der; ''Evvela namaz için gerekli hazırlığı en güzel şekilde yerine getir. Kâbe'yi iki kaşının arasına al. Sırat'ı ayaklarının altına, Cennet'i sağına, Cehennem'i soluna al. Arkanda Azrail'in(as) canını almak için beklediğini tefekkür et. Bu namaz son namazım olabilir diyerek korku ve ümit halinde, Cenâb-ı Rabbül Alemin'in huzuruna dur. Tahkik ile tekbir al. Ağır ağır ve manasını düşünerek Kur'an oku. Tevâzu ile rükû, huşû ile secde eyle. Bedenin, namazın tabî erkânına devam etsin. Ancak ruhun, daima secde halinde kalsın. O vuslattan bir nefes ayrılmasın. Dolayısıyla namaz için vücûdun yönünü Kâbe'ye çevirirken, kalbin yönünü de Allah'a(cc) çevirebilmek icab eder. Zira gönlün Kâbe'si Allah'tır(cc).''
 
TEKBİR; Düzgün telâffuzla beraber, Allah'ın(cc) azâmet ve büyüklüğü gönülde hissedilmelidir. Eller kulaklara kadar iyice kaldırılmak sûreti ile dünya işlerini tamamen geriye atıp, Allah'ın(cc) huzurunda bulunmanın şuur ve hazzını gönüllerde hissedip, sanki dünya hayatından çıkıp, ahiret âlemindeymiş gibi hâlet-i ruhâniye ile namaza başlanmalıdır. 

KIYAM; Sadece secde yerine bakarak Huzurullah'ta olduğunun hissinden bir an bile olsun ayrılmadan, gönlü Hakka karşı acziyet, muhtaçlık ve teslimiyetin zirvelerine taşımak sûreti ile Yüce Rabbimizin 'Ne güzel kul' diye meth-u senâda bulunduğu kul olmaya gayret etmelidir.

KIRAAT; Ayetleri güzel, düzgün, tane tane okuyarak mümkün mertebe manâsının tefekküründe olmaya çalışmalı ve bu manâyı hayata aksettirmelidir.

RÜKÛ; Tespihleri manasını tefekkür ederek, azâmet ve vakâr duygusu ile okumalıdır.

SÜCÛD; Secdedeki tespihler de Allah'ın(cc) azâmeti düşünülerek okunmalıdır. Kulun Allah'a(cc) en yakın olduğu an secde anlarının duygu ve hissi içinde, bedenimizle beraber asıl ruhumuzu secde ettirmeli ve ayet-i kerimedeki 'Secde et yaklaş' sırrından nasip almalıyız.

KÂDE; Kâde denilen namaz oturuşunda ise daha evvel beyan ettiğimiz üzere, tahiyyatın sır ve manâ iklimine girerek, huzur-u ilâhide tâzimle oturmalı ve boynu bükük bir garip olarak dua ve niyaz halinde olmalıdır.

Namazdan çıkmak için verilen selâma gelince; bu da kulluk neşvesini büyük bir coşkunluk içerisinde adeta sağ ve solumuzdaki meleklerle paylaşma sadedinde olmalıdır.

Namaz Hak katında makûl bir şekilde kılınabilmiş ise, meleklere verilen bu selâmın onlar tarafından dünya ve ahiretteki mukâbelesi  şöyle olur; ''Allah'a kulluk yolunda dünya hayatının sıkıntılarına sabretmenize ve 'sırat-ı müstakîm'den ayrılmamanıza karşılık size selâm olsun. Sizlere lütûf olarak dünya yurdunun sonu olan cennet ne güzeldir.'' Râd Sûresi(24) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder