20 Kasım 2012 Salı

HUŞÛ

Namazın zahiri tarafını fıkıh tanzim eder. Fıkıhsız bir namaz mümkün değildir. Ancak huşûdan uzak, darmadağınık bir kalp ile de namaz muteber olmaz. Dolayısıyla namazın zahirini tanzim eden fıkhî kâideler kalp âlemini tezyin eden manevi kâidelerle bir araya geldiğinde ancak muteber bir namaz kılınabilir.

Kalp âleminin tezyini ise Kur'an-ı Kerim'de mümkündür. Ayet-i kerimede buyurulur; ''Nefsini tezkiye eden kurtuluşa ermiştir.'' Alâ Sûresi(14) Yine bir başka ayette ise ''Namazlarında huşû içinde olan müminler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir,'' Müminûn Sûresi (1-2) buyurulmuştur.

Efendimiz(sav) şöyle buyurmuştur; ''Kim abdestini güzelce alır, namazını vaktinde kılar, rükû ve secdesini tamamlar, huşûsuna riayet ederse; namazı beyaz ve parlak bir nur gibi yükselir ve namaz kılana 'benim hakkıma riayet ettiğin gibi Allah da seni korusun' diye seslenir. Kim de abdestini güzelce almaz, namazı vaktinde kılmaz, rükû ve secde huşûuna riayet etmezse; namazı siyah ve karanlık bir cisim olarak yükselir ve 'beni zâyi ettiğin gibi Allah da seni zâyi etsin' diye seslenir. Tâ ki Allah'ın dilediği yere gittikten sonra bir paçavra gibi dürülür ve adamın suratına çarpılır.'' Taberâni

Namazda huşûya ermenin sebeplerinden bazıları;

1. Helâl lokma,

2. Abdest sırasında gafletten uzak durmak,

3. İlk tekbiri alırken kendini huzurda bilmek,

4. Namaz dışında da Hakkı asla unutmamak; Yani namazdaki huzuru ve sükûnu muhafazaya gayret etmek ve mâsivadan, mâsiyetten uzak durmak,

Namazdaki huşû o derece mühimdir ki, kul ona riayeti nispetinde muamele görür. Bu hususta Efendimiz(sav) buyuruyor; ''Kişi namazı bitirince kıldığı namazın sevabından kendisine ya onda biri, ya dokuzda biri, ya sekizde biri, ya yedide biri, yada yarısı verilir.'' Ebû Davud Salât 124

''Çok kimseler var ki, kıldığı namazın altıda hatta onda biri bile kendisi için yazılmaz. Ancak bilerek, huzur ile kıldığı kısmı yazılır,'' denilmiştir. Bir bakıma huşû ihlâsın meyvesidir. Zira ihlâs kulu samimiyet ve huşû sahibi yaparak, Allah(cc) indinde pek yüksek derecelere erdirmenin yanında, ilâhi muhafaza vesilesi olur.

Hadis-i şerifte; ''İhlâslı kişilere müjdeler olsun ki, onlar nur-u hidayettirler. Onlardan dolayı en şiddetli fitneler yok olur,'' buyurulmuştur. İhlâs ve huşûnun kalbe yerleşerek, namazdan hâsıl olacak manevi faydayı sağlamak için kısaca şu hususlara riayet icab eder;

1. Huzur-u kalp; Gönlü sadece okunan dua, tespih ve ayet-i kerimelerin ruhaniyetine bürümek, mâsiva ile meşguliyeti tamamen kesmek.

2. Tevehhüm; Okuduğunu idrak içinde okumak, mümkün mertebe okuduğunun şuurunda olabilmek.

3. Tâzim; Cenâb-ı Hakkın huzurunda bulunduğunun farkında olmak ve vücut, gönül huşûunu muhafaza etmek.

Havf ve reca arası bir gönülle, edep ve hürmet halinde olmak; Allah(cc) buyurur; ''Şüphesiz ki Allah indinde en üstününüz, takva bakımından en üst olanınızdır.'' Hucûrat Sûresi (13)

Birgün Efendimiz(sav) Ebu Zerr'e(ra) şöyle buyurur; ''Ya Eba Zerr! Şüphesiz ki müslüman bir kul sırf Allah rızası için (yani ihlâs ve takva üzere) namaz kılarsa, onun bütün günahları dökülür. Şu yaprakların ağaçtan döküldüğü gibi dökülür,'' buyurmuşlardır. Bu hadisi rivayet ettiklerinde güz mevsimi olup yaprakların döküldüğü zamandı denilmiştir.

4. Heybet; Tâzimden doğan bir korku içinde bulunmak. Bu korku kulun kendi makamını yani; aczini, fakrını bilmesi ve Hak Tealâ'nın yüce azâmetini müdrik olmasına vesile olur ki, namazdaki ciddiyet ve takva böyle hâsıl olur. Takva yani Allah korkusu, kalbi gafletten koruyabilmede, kulun Allah(cc) indinde derecesini yükselten yegâne müessirdir.

5. Recâ; Ümitvar olmak. Namazda tâzimle beraber, kulun Cenâb-ı Hakkın rıza ve rahmetini ümit etmesi, namazdan sonra da duada bulunması kulluk şiarıdır.

6. Hayâ; Utanmak. Bu diğer meziyetleri tamamlayan bir ziynettir. Cenâb-ı Hak'tan hayâ eden bir kul, lâubali hareketlerden kaçar. Bu vesile ile namazdaki kusur ve gafletin farkına varır.

Dış görünüşünde huşûlu, fakat iç âleminde huşûdan uzak havâtırla iştigal içinde ise, buna 'münâfıkça huşû' denir. Böyle duruma düşmekten kalbi muhafaza etmelidir. Hz.İbrahim'in(as) duası; ''Ey Rabbim! Beni gereği gibi (ihlâs ve huşû ile) namaza devam edenlerden kıl. Zürriyetimden de böyle insanlar yarat. Ey Rabbim! Duamı kabul et.''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder