2 Ağustos 2013 Cuma

NİYET VE İHLÂS

''Allah-ü Tealâ sizin yüzlerinize, mallarınıza bakmaz ve lâkin kalplerinize ve amellerinize bakar.'' Hadis-i şerif

''Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır. Kimin niyeti Allah ve Resûlü'ne hicretse eline geçecek sevap hicret sevabıdır. Kimin de elde edeceği bir dünyalığa veya nikâhlamak istediği bir kadınaysa, onun hicreti de niyet ettiği şeye göre değerlenir.'' Hadis-i şerif
Bu hadisin beyan sebebi;
Sahabilerden bir topluluk Resûlullah'ın(sav) emriyle Mekke'den Medine'ye hicret ederken, aralarından birinin  evlenmek istediği bir kadının daha önce Medine'ye gitmiş olmasından dolayı o kadınla nikâhlanmak maksadıyla yola çıktığını söylemesi üzerine, Efendimiz(sav) bu hadisle niyetin önemine işaret etmiştir. 
Hadisten öğrendiklerimiz;
1) Yapılan işlerden sevap kazanmak için o işlere iyi bir niyetle başlamak gerekir,
2) Niyetin kalben yapılması önemli olduğu için bunu ayrıca dille söylemek şart değildir,
3) Allah rızası gözetilmeden yapılan işlerden sevap kazanılmaz,
4) İnsan göründüğü gibi olmalı dünyevi bir çıkar için dini dünyaya alet etmemelidir,
5) İhlâs, niyet sağlamlığı ve niyet doğruluğu demektir.

''Niyetler amelin fevkindedir.'' (yani kişinin niyeti amelinin önündedir, amel niyete göre değer kazanır .) Hadis-i şerif

''Dikkat! Vücutta bir et parçası vardır, o iyi olursa bütün vücut iyi olur, o bozulursa bütün vücut bozulur. İşte o kalptir.'' Hadis-i şerif
İzahı; Kalp niyetlerin merkezidir. Ameller niyetlere göre değerlendirildiği içindir ki kalbin salâhı çok mühimdir. Kalp niyetlerin, emellerin, arzu ve taleplerin, kin ve nefretlerin velhasıl âl-i vasıfların da süfli vasıfların da bulunduğu ana merkezdir ve bedenin idare merkezi de denebilir. Adeta bütün azalar kalbin emrindedir, bilhassa muamelâtlarda. Onun içindir ki kalbin doğruluğu, salâhı diğer uzuvlarda kendini gösterir. 

''Kıyamet günü Hak Tealâ'nın huzuruna üç kişi getirilir. Bunlardan birisi âlim, birisi şehit, bir diğeri de servet sahibi zengin. Bunların her biri yaptıkları iyilikleri sayıp dökerler. Âlim ilminden, şehit fedakârlığından, servet sahibi cömertliğinden bahseder, yaptıklarını anlatırlar. Fakat Cenâb-ı Hak bunların anlattıklarını dinledikten sonra (onlara hitaben) Siz yalan söylüyorsunuz! Bu yaptıklarınızı Benim rızamı talep ederek yapmadınız, insanlar için yaptınız. Şimdi gidin karşılığını onlardan alın, diyecektir.''
İzahı;
Onların yaptıkları işlerde ihlâs yani hâlis niyet olmadığı için, şöhret veya herhangi bir dünyevi gaye olduğu için amellerinin Hak katında kabul olunmayacağı bu hadis-i şerifle açıklanmıştır. Niyet bozukluğundan dolayı o en muteber ameller sahibine fayda vermeyeceği gibi, izzet yerine zillete, ikap ve tart olunmaya, mahrumiyete sebebiyet veriyor. Efendimiz(sav) niyetin ehemmiyetine, ciddiyetine dikkatleri çekerek ümmetini uyarıyor.

Allah şöyle buyurur; Ben abdimin(kulumun) zannı indindeyim. İstediği gibi Bana zan etsin. Hiç şüphe yok ki muti(itaatli), muhip (muhabbetli) olan kullarım hüsn-ü zandan asi ve mücrim (cürüm işleyen, günahkâr) ise havf ve haşyetten (korku ve endişeden) vâreste olamazlar.'' Hadis-i kudsi
Kulun Allah indinde hüsn-ü zannının fevkinde bir ameli yoktur (yani hiçbir amel Allah hakkında hüsn-ü zan (güzel zan) besleme kadar muteber olmaz. Evet Mevlâ'nın hükmünde, fiiliyatında, takdirinde şüphesiz hikmetler vardır ve O'nun takdiri en güzelidir diyebilmek.) 

''Bana su-i zan(kötü zan) besleyen bir abidden, Bana hüsn-ü zan(güzel zan) besleyen bir fâsık daha değerlidir.'' Hadis-i şerif

İbn-i Abbas'tan(ra) rivayetle;
''Bir adam geldi; Ya Resûlallah! Hem Allah'ın rızasını hem de derecemin halk tarafından bilinmesini arzu ederek bir iş yaptığım oluyor. Yani hem Allah razı olsun, hem de insanlar takdir etsin. Böyle bir niyetin, temenninin mahzuru var mı? diye sual buyurdu. Efendimiz(sav) cevap vermeyip sükût etti. Nihayet şu ayet-i kerime indirildi. Kehf Sûresi(110) ''Artık kim Rabbine kavuşmayı ümit ediyorsa, (yani Rabbinin rızasını talep ediyorsa) güzel bir amel işlesin ve Rabbine ibadette hiçbir kimseyi ve hiçbir şeyi ortak koşmasın.'' 

Cenâb-ı Hak; ''Ben şeriklerden müstağniyim, kim Benim için bir amel işlerde onda Benden başkasını şerik edinirse Ben ondan beriyim buyurmuştur.'' Hadis-i kudsi

Allah-ü Tealâ buyurur ki; ''İhlas Benim sırlarımdan bir sırdır, onu sevdiğim kulun kalbine yerleştiririm.'' Hadis-i şerif

''Allah buyurur; İnsanlar ihlâslı amelden başkasıyla emrolunmadı.'' Beyyine Sûresi(5)

Hz. Aişe'den(ra) rivayetle; 
''Kıyamet günü olunca bir kul getirilir, beraberinde dağlar gibi iyi amelleri vardır. Bu sırada bir nâdi nida ederek derki, filan kişide kimin hakkı varsa hemen gelsin alsın. Bu nida üzerine oraya birçok kişi gelir ve dağlar büyüklüğündeki güzel amelleri bulunan kişiden haklarını alırlar. Öyle ki öteki beriki ala ala onun dağlar büyüklüğündeki güzel amelleri tamamen biter tükenir. Kişi ortada şaşırıp kalır. Fakat bu sırada Rabbi ona hitaben derki; Ey kulum! Benim katımda senin öyle bir hazinen var ki Ben onu ne meleklerime ne de mahlukâtımdan herhangi birine bildirmedim, onu yalnız ve sadece Ben biliyorum. Bunun üzerine kul sorar; Yarabbi nedir o hazine? Allah-ü Tealâ buyurur; Senin hayırlı, hâlis, ihlâslı güzel niyetlerindir, Ben onları yetmiş katı ile senin lehine yazmıştım.'' Böylece imdadına halis niyetlerinin ecri yetişir inşallah.

Allah buyurur; İçinizdekileri gizleseniz de açığa vursanız da Allah sizi onunla hesaba çeker.'' Bakara Sûresi(284)

''Allah-ü Tealâ iyilik ve kötülükleri takdir edip yazdıktan sonra bunların iyi ve kötü oluşunu şöyle açıkladı; Kim bir iyilik yapmaya niyet ederde yapamazsa Cenâb-ı Hak bunu yapılmış mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet bir kimse iyilik yağmak ister sonrada onu yaparsa Cenâb-ı Hak o iyiliği on mislinden başlayıp yediyüz misliyle hatta kat kat artırarak fazlasıyla yazar. Kim bir kötülük yapmak ister niyet ederde vazgeçerse Cenâb-ı Hak bunu mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet insan bir kötülük yapmak ister onu da yaparsa sadece bir günah olarak yazar.'' Buhari-Müslim 

''Ameller niyetlere göredir. Hata eden veyahutta unutarak birşey yapanın niyeti yoktur (yani bilerek kasıtlı yapmadığı için affa mazhar olur).'' Hadis-i şerif

''Allah-ü Tealâ; Benim sebebimle ümmetimin gönüllerinden geçen kötü düşünceleri yapmadıkça veya söylemedikçe bağışladı.'' Hadis-i şerif

''Bir kimse insanların darılmasına rağmen Allah'ın rızasına sarılırsa, kendinden Allah razı olduğu gibi kulları da razı eder. Buna karşılık eğer bir kul Allah'ın rızasını çiğneme pahasına kulları razı etmeye kalkışırsa, kendisine Allah gazablandığı gibi kulları da aleyhine döndürür. Böylece hem Allah'ı gazablandırmış, hem de kulları memnun edememiş olur.'' Hadis-i şerif
Bu hadisten çıkan ders;
1) Herşey Allah'ın tasarrufunda olduğuna göre kalp ve gönüller de elbette Yüce Allah'ın tasarrufundadır. Sevdirecek ve razı edecek de Allah'tır(cc).
2) Kulundan Rabbi razı olursa, diğer kullarını da o kulundan razı eder.
3) Kul Rabbin rızasına ehemmiyet vermeyip kulları razı etmeye kalkarsa, ne yaparsa yapsın asla razı edemeyecektir.
4) Allah'ın koyduğu ahkâmı çiğneyerek ve böylece Allah'ın gazabını üzerine çekerek kullara yaranmanın imkânsız olduğu gerçeği anlatılmış oluyor.

''İnsanlar helâk oldu, âlimler kurtulur. Âlimler de helâk oldu, amel sahibi âlimler kurtulur. Amel sahibi âlimler de helâk olur, ancak ihlâs sahibi âlimler kurtulur. Ancak bu ihlâs sahipleri de bu dünyada her an büyük tehlike ile karşı karşıyadır.'' Hadis-i şerif
İzahı;
Bu hadis-i şerif ihlâsın ciddiyetini ve ehemmiyetini izhar ederek hakikate dikkatleri çekiyor. Amellerin Hak katında kabul görmesinin şartının ihlâs ve hâlis niyet olduğunu beyan ediyor.
1) 'İnsanlar helâk oldu' derken Hak'tan hakikâtten habersiz, gafil, cahil, fısk-ı fücûr içinde olanların helâkına işaret ediyor.
2) 'Âlimler kurtuldu fakat ilmiyle âmil olmayan âlimler de helâk oldu' diyerek sadece bilmenin insanı kurtarmayacağına işaret edilmiştir. 
3) 'İlmiyle âmil olan âlimler kurtuldu, fakat onlar da amellerinde ihlâslı değillerse veya ihlâslı amel sahibi olmayan âlim ve âmiller de helâk oldu' diyerek âlimler, âmiller uyarılıyor ve ancak ihlâs sahibi âlimlerin ve âmillerin kurtuluşu olacağına işaret ediliyor. 
4) 'Ancak ihlâs sahibi olanlar kurtulur' diyor ve o ihlâs sahibi olanların da her an tehlikeyle karşı karşıya olduklarına dikkatleri çekerek, ihlâslarında her an tehlike söz konusu olduğunu, ihlâsı zedeleyecek şeylerin kalbe südûr edeceği endişesini, bu ihlâslı, hâlis niyetli şahısların da bu itibarla her an korku içinde olabileceklerine işaret ediliyor.
Kısaca; ihlâsı zedeleyen şeyler riya, ucb, sum'a vs gibi. Çünkü peygamberler hariç hiç kimsenin garantisi yoktur. Son nefese kadar imtihan devam edecektir. Onun için devamlı tekayyüzde olunması gerekir 

''Her kim Allah ve Resûlü'ne iman eder, namazı kılar, ramazan orucunu tutarsa onu cennete koymak Allah üzerine bir hak olur. O kimse ister Allah yolunda hicret etsin, isterse içinde bulunduğu veya doğduğu toprağında, evinde otursun.'' Hadis-i şerif

''Allah buyurur; Ben salih kullarıma öyle şeyler hazırladım ki ne gözler gördü, ne kulaklar işitti.'' Hadis-i kudsi
(Bu salih kuldan murad; ihlâslı amel işleyen kullardır.) 

''Allah-ü Tealâ insanların ihtiyaçlarını gördürmek için öyle kullar yaratmıştır ki onlara cehennem azabı yoktur. Kıyamet günü onlar için nûrdan kürsüler hazırlanır. İnsanlar hesaba çekilirken onlar Allah-ü Tealâ ile sohbet ederler. İşte ihlâslı kulların mükâfatı böyledir.'' Hadis-i şerif

''Kim mümin kardeşine yardım ederse ve ihtiyacını gidermek için hareket edip yürürse kendisine Allah yolunda cihat etmiş olan mücahitlerin sevabı gibi sevap verilir (rızaullah için olmak şartıyla).'' Hadis-i şerif

''Kim bir müslüman kardeşinin ihtiyacını Allah rızası için ihlâsla temin ederse Allah'ın dostu olur (yani o kulunu Allah sever). Bir kimse mümin kardeşinin sıkıntısını giderirse ve onu sevindirirse Allah o mümine mahşerde ve sırattan geçerken nûrdan iki ışık ihsan eder.'' Hadis-i şerif

''Ben kullarımdan kalpleri hüzünle dolu, boyunları bükük ve Bana yönelik olanların yanındayım.'' Hadis-i kudsi

Şeddat bin Evves(ra) anlatıyor;
''Bir gün Resûlullah'ı ağlarken gördüm, sebebini sordum. Cevaben buyurdu; Ümmetim için korktuğum bir iş var ki şirk. Ümmetim puta, güneşe, aya, taşa vs tapmayacaktır. Ancak amellerine riya sokacaklar, bu da korktuğum şeylerin en korkuncudur. Allah içinde hardal tohumu kadar riya olan ameli kabul etmez.'' Hadis-i şerif

''Kim sabahleyin üç defa 'eüzü billahissemiül alim mineşşeytanirracim' diyerek Sûre-i Haşr'in son üç ayetini okursa, Allah onun için yetmişbin melek yaratır, vazifelendirir akşama kadar o kişi için dua ederler. O gün ölürse şehit olarak ölür, akşamleyin bunu yapan da aynı derecededir.'' Hadis-i şerif
Bu hadis-i şeriften anladıklarımız;
İhlâsla yapılan ibadet ve taatın (az da olsa) Allah'ın indinde pek muteber olup, pek çok ecirlere ve meleklerin duasına vesile olacağıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder