22 Temmuz 2013 Pazartesi

GÜZEL AHLÂK

''Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere geldim.'' Hazreti Muhammed(sav)

''Ben kötü tabiatları bertaraf etmek(ortadan kaldırmak) üzere gönderildim. Din (yalnız) temenni ile olmaz.'' Hadis-i şerif

''Başkaldıran, serkeşlik eden müstesna ümmetimden herkes cennete girecektir.'' Sahabi sorar; Ya Resûlallah! Serkeşlik eden, başkaldıran kimdir? Efendimiz(sav) cevaben; Bana itaat eden cennete girer, bana isyan eden de muhakkak baş kaldırmış ve serkeşlik etmiştir. Bana itaat eden Allah'a itaat etmiştir, bana isyan eden de hiç şüphesiz Allah'a isyan etmiştir'' Hadis-i şerif
Bu ve benzeri hadislerin muhtevası şu ayete muvafıktır; 
''Allah buyurur; kim Resûl'e itaat ederse muhakkak ki Allah'a itaat etmiştir, kimde yüz çevirirse(sakın üzülme) zira Biz seni onların üzerine günahlarından koruyucu olarak göndermedik.'' Nisa Sûresi(80)

''Ümmetimin fesadı zamanında dinin esaslarının sarsıldığı, ümmetimin dağılıp parçalandığı ve İslâmi düşüncenin iğfaline çalışıldığı bir dönemde İslâmi yol adına getirip ortaya koyduğum disipline(sünnetime) sımsıkı sarılan, hatta onun esaslarından bir tanesini bile ihya eden şehit sevabı kazanır.'' Hadis-i şerif

''Hakiki muhacir Allah'ın yasakladığı şeylerden kaçandır ve onları terk edendir. Hicret ikidir; biri kötülüklerden hicret, diğeri de Allah ve Resûlü'ne hicrettir. Yani ibadet ve taate yönelmektir.'' Hadis-i şerif

''Allah, bid'at sahibi bid'atini terk etmedikçe, onun amelini kabul etmez.'' Hadis-i şerif

''Sizden biri mal ve yaratılışca kendinden üstün olana bakınca, nazarını bir de kendinden aşağı olana çevirsin. Böyle yapmak Allah'ın üzerinizdeki nimetini küçük görmemeniz için gereklidir.'' Hadis-i şerif

''İki haslet vardır ki bunlar kimde bulunursa Allah onu şükredici ve sabredici olarak yazar; dünya işlerinde durumu kendisinden düşük olana bakıp kendisinde olan üstünlük sebebiyle Allah'a hamd eden  ve  dini meselelerde kendisinden üstün olanlara bakıp, onlara uyan (eksiğini görüp ona uymaya çalışan).'' Hadis-i şerif

''Ey insanlar! Selâmı yayınız, yemek yediriniz, akrabalarınızla alâkanızı kesmeyiniz, onlara yardımlarınızı devam ettiriniz, insanlar uyurken siz namaz kılınız. Bu sayede selâmetle cennete girersiniz.'' Hadis-i şerif

''Bir an evvel amellerinize davranınız. Çünkü önümüzde karanlık gecelerden kopmuş parçalar gibi fitneler vardır ki, ademoğlu öyle fitneler hengamında dinini azıcık bir dünyalık mukabilinde satar da mümin olarak sabahlamışken kâfir olarak akşamlar, mümin olarak akşamlamışken kâfir olarak sabahlar.'' Hadis-i şerif
İzah; Bu hadis-i şerifte beyân olunan fitne sözcüğü çok kapsamlı olmakla beraber, en şerlisi ve en tehlikelisi din kisvesi altındaki sahte şeyhler de olabilir. 

''Allah buyurur; Ey kulum! Seni kendim için yarattım, bütün eşyayı da senin için halk ettim. Benim senin üzerinde olan hakkım, senin için yaratılanların seni gaflete düşürerek Ben'den alıkoymamasıdır. Çünkü sen Benim için yaratıldın.'' Hadis-i kudsi

''Yazık o kimseye ki insanları güldürmek için yalan söyler, yazık ona yazık ona.'' Hadis-i şerif

''Yedi sınıf mümin vardır ki, Allah-ü Tealâ onları hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde kendi gölgesinde gölgelendirir. Bunlar;
1) Âdil imam=Devlet reisi
2) Allah'a ibadet içinde yetişen genç
3) Tekrar dönünceye kadar kalbi mescite bağlı olan kimse
4) Allah için birbirini seven, Allah rızası için ayrılan iki kişi
5) Güzel ve makam sahibi bir kadın tarafından davet edildiği halde, ben Allah'tan korkarım deyip icabet etmeyen kimse
6) Sağ eliyle verdiğini sol eli görmeyecek kadar gizli bir şekilde sadaka veren kimse
7) Allah'ı tek başına zikrederken gözlerinden yaş boşalan kimse
Açıklama; Resûlullah(sav) bu hadis-i şeriflerinde her zaman iradesiyle var olabilmiş ve Allah'a irtibattaki gücünü ortaya koymuş Hak dostlarına işaret etmektedir. Güneşin, bulutların yerini alıp her yanı kasıp kavurduğu, beyinlerin kaynadığı günde Hakkın himayesine aldığı, O'nun gölgesinden yani Hak Tealâ'nın himaye gölgesinden başka gölgenin bulunmadığı o müthiş günde tek sığınak vardır o da Hâlık'ın himayesinin gölgesidir elbetteki. İşte o gölgeden yararlanacak bahtiyarları haber veriyor Efendimiz(sav).
1) Âdil imam=Devlet reisi dünyada sorumluluğunun şuurunda olan ve uhdesine aldığı emânete riayet ile Hak, adalet ve istikameti temsil eden lider ve devlet reisi.
2) Allah'a ibadet içerisinde yetişen genç ki, nefsaniliğin en azgın olduğu dönemlerde bedeni ve cismani hislerine ve arzularına rağmen kendini Hakka kulluğa adamış delikanlı erkek veya kız.
3) Tekrar dönünceye kadar kalbi mescite bağlı olan ise, kulluk arzusu ve neşvesi cismani isteklerinin önüne geçmiş ve kalbi sürekli mescitlerde atan ibadet eri salih kul.
4) Birbirini Allah için seven, bir araya geldiklerinde Allah için bir araya gelen, Hak rızasını Hak sevgisini mihrap edinmiş muhabbet fedaileri ki bunlar Hakka vuslatta Hak rızası kazanma uğrunda sürekli birbirleriyle yardımlaşırlar.
5) Hayatını hep marifetullah(Allah'ı bilme), mahafetullah(Allah korkusu), muhabbetullah(Allah sevgisi) kuşağında sürdüren iffetli, ismetini(manevi temizlik) muhafaza eden yiğit.
6) Allah'a karşı sadakat ve vefasının remzi olarak Hak rızası uğrunda infâkını Hak Tealâ'dan başkasının bilmesine gönlü razı olmayan, ihlaslı, samimi kul.
7) Yalnızlık anlarında tefekkür, murakabe, zikirle, fikirle buudlaşmış, yer yer gönlünde beslediği duygularını göz yaşlarıyla izhar eden, her zaman irade gücünü Allah'tan alan, o irade gücüyle masiyet(günah) arzularını kırıp manevi ummanlara dalan muhabbet eri ki, kâh aşkından kâh haşyetullahtan göz yaşı döken, Hakka kurbiyetini göz yaşlarıyla ispat eden hakiki dost.

''Kulun gündüz ve gece amelini yazan hafaza melekleri yazdıklarını Allah'a yükseltirler, Allah sahifelerin baş ve son kısmını hayırlı bulursa meleklere şöyle der; Sizi şahit tutuyorum, Ben kulumun sahifesinin iki tarafı arasında kalan kısmını mağfiret ettim.'' Hadis-i şerif

''Kim temiz rızık yer ve sünnete uygun amelde bulunur, halkta kendisinden bir kötülük gelmeyeceği hususunda güven duyarsa cennete girdi demektir. Efendimiz'in(sav) bu beyanı üzerine bir sahabi; Ya Resûlallah! Bugün böyleleri çok, dedi. Resûlullah(sav) da, Benden sonraki zamanlarda da böyleleri olacaktır, buyurdu.''Hadis-i şerif
Açıklama; Resûlullah(sav) helâl rızıkla beslenip, söylediği sözler ve yaptığı işler sünnet ve Kur'an ahkâmına uygun insanlara adeta cennet hususunda garanti vermektedir. Yeterki halk da ondan gelecek her çeşit kötülükten emin olsun. Efendimiz(sav) her asırda böyle iyi insanların çokça olacağını müjdelemiştir. 

''Allah-ü Tealâ şöyle buyurdu; kim Benim veli kullarımdan bir kuluma düşmanlık ederse Ben de ona harp ilân ederim. Kulumu Bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım şeyleri edâ etmesidir. Kulum Bana nafilelerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık Ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli ve aklettiği kalbi olurum. O Ben'den bir şey isteyince veririm, Ben'den sığınma talep ettiğinde himaye ederim. Mümin kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddütüm kadar hiç tereddüte düşmedim. O ölümü sevmez, Ben de onun sevmediğini sevmem.'' Hadis-i Kudsi
Açıklama;
1) Hadiste geçen veli kuldan, Allah'ı bilen, ibadetlerine eksiksiz, muntazam ve ihlasla devam eden itaatli kimse kastedilmiştir.
2) Veliyullah takva ve taatle Allah'ın dostluğuna talip olduğu için Allah da onu muhafaza ve ona yardımını garanti ederek dostluğa kabul eder. Allah'ın dostuna düşmanlık eden sanki O'na harp açmış gibidir, O'na harp açan da sanki Allah'a harp açmış gibidir.
3) Kulun Allah'a yaklaşması önce iman ile sonra ihsan ile vukua gelir. Allah'ın ona yakınlığı dünyada ona lütfedeceği irfan ile, ahirette ise rıdvan(cennet) ile vukua gelir. Bu ikisi arasında Allah'ın çeşitli nimetleri, ikram ve ihsanları ayrı ayrı tecelli eder. Kulun Hakka yakınlığı, halktan uzaklığı ile kemâlini bulur.
4) Hadisin zâhiri, Allah'ın kula olan sevgisinin nafile ibadetlere devamı ile tahakkuk edeceğini ifade etmektedir. Hadisin evvelinde en sevgili ibadetin farzlar olduğu ifade edilmektedir ki, farzları edâdan sonra nafilelerin ifası gelmektedir. Nafilelerden murad farzların ihtiva ettiği, farzları ikmal eden nafilelerdir.
5) Allah ferman eder, der ki; Ey ademoğlu! Sen Benim yanımda olana, sana farz kıldığım ibadetleri edâ etmedikçe ulaşamazsın. Kul farzları edâ eder, bununla beraber nafilelere de devam ederse Allah'ın muhabbetine ulaşır. 
6) Hadiste geçen 'Ben onun gözü, kulağı, eli, ayağı olurum' denmesi ise pekçok manalar içermekle beraber, kısaca kulun bu azâları ile mübaşerat ettiği işlerde Allah'ın ona yardımı ve o ameller hususunda muhabbetini onun için kolaylaştırmasıdır. Bu da maddi organları korumak ki, kişiyi Allah'ın hoşuna gitmeyen şeyleri kulağıyla dinlemekten, Allah'ın yasak ettiği şeylere gözüyle bakmaktan, dilini kötü kelâm konuşmaktan bunlar gibi bütün azalarını maddi manevi tehlikelerden hassaten günah işlemekten koruyacağını beyan etmiş oluyor. 
7) Hadiste 'Ben'den birşey ister, onu veririm' buyuruyor ki, bu duaya icabette çeşitli şekillerde vuku bulur şöyle ki;
a- Bazen hikmete binaen gecikerek hasıl olur,
b- Bazen talep anında aynıyla hasıl olur,
c- Bazen matlup istenenden farklı şekilde hasıl olur, 
d- Matlup dünyada verilmez de ukbasında oraya has bir keyfiyetle ihsan edilir, yani duasının karşılığını orada görür.
8) Bu hadis-i şerif Allah'a sülûk ve O'nun marifet, muhabbet ve yoluna vâsıl olmada mühim bir esastır. Çünkü ihsan şuuru ile serfiraz olmaktır ki, ihsan sâlikin zühd, ihlas murakabe vb nevinden bütün manevi tabakâtı, kemalâtı ihtiva eder
9) Nahl Sûresi ''Şüphesiz ki Allah takvaya sarılanlar ve ihsan şuuru ile iyiliği ve güzelliği takip edenlerle beraberdir.''
10) Hadiste 'mümin kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddütüm kadar hiç tereddüte düşmedim, o ölümü sevmez, Ben de onun sevmediğini sevmem' buyuruluyor ki burada Yüce Allah o dost kulunun ölümü sevmediğini ifade ediyor. Hak dostlarının ölümü istemeyişleri avamın istemeyişi gibi değildir. Hak dostunun ölümü istememesinin sebebi; dünya ahiretin kazanç yeridir, Efendimiz(sav); 'et dünya mezraatül ahireh' yani 'dünya ahiretin tarlası hükmündedir, burada ne ekersen orada onu biçeceksin' buyurmuştur ki işte bu açıdan dünyaya bakan bir Hak dostu ölümü sevmez. Yüce Allah da buyuruyor ki, Ben de onun sevmediğini sevmem, fakat herşeyi bir hükme bağlayan yüce Allah ölümü de bir hükme bağlamıştır, her ne sebepten dolayı istenmese de vukuu kat'idir.''

''Kendileri müsaade etmedikçe iki kişinin arasına oturmak bir kimseye helâl olmaz .''Hadis-i şerif

''Sizden biriniz oturduğu yerden kalkar, sonra tekrar dönüp gelirse oraya oturmaya herkesten fazla hak sahibidir.'' Hadis-i şerif

''Haramlardan sakın ki insanların en âbidi olasın, Allah'ın sana kısmet ettiğine razı ol ki, insanların en zengini(gönül zengini) olasın, komşuna iyilikte bulun ki (gerçek) mümin olasın, çok gülme zira çok gülmek kalbi öldürür, insanların hayırlısı insanlara faydalı olandır.'' Hadis-i şerif

''Şüphesiz ki Allah sizin için üç şeyden hoşnut olur, üç şeyden de hoşlanmaz. Sizin sadece kendisine ibadet etmenizden, O'na hiçbir şeyi ortak koşmamanızdan ve Allah'ın ipine sımsıkı sarılıp, tefrikaya düşmemenizden hoşlanır. Dedikodu yapmanızdan, çok sual sormanızdan ve malı telef etmenizden de hoşlanmaz.'' Hadis-i şerif

''Bana şu altı şey hakkında tefekkülde(söz verin) bulunun, Ben de sizi cennete tefekkül edeyim;
1)Konuştuğunuz zaman doğru konuşun(yani asla yalan konuşmayın)
2)Vadettiğiniz zaman yerine getirin
3)Emanette emin olun 
4)Irzınızı koruyun
5)Gözlerinizi harama yumun
6)Ellerinizi haramdan uzak tutun.'' Hadis-i şerif

''Ümmetimin hakkında endişe ettiğim şeylerin en korkuncu şirk-i sağirdir(küçük şirk). Ashab küçük şirk nedir? diye sorunca Efendimiz(sav) cevaben buyurur; riyadır. Allah azze ve celle insanlara amellerinin karşılığını verdiği vakitte murailere der ki, dünyada kendilerine murailik ettiklerinize gidin bakalım onların yanında bir mükafat görebilecek misiniz?'' Hadis-i şerif 

''Size ne oluyor ki yalanı hafife alıyorsunuz, nitekim döşek de bir kıvılcımdan yanar. Şüphe etmeyiniz ki her yalan amel defterinize muhakkak yalan olarak yazılır.'' Hadis-i şerif

''Allah bir kulu hakkında hayır murad ederse, onu din ilimlerinde anlayışlı kılar, nefsinde mevcut(olan) ayıpları görmeyi kendisine nasip eder.'' Hadis-i şerif

''Bir kimse Allah için tevazu sahibi olursa, Allah onu yükseltir.'' Hadis-i şerif

''Kul Yaradan'ına taat(itaat, güzel amel) kılarsa, Hak Tealâ ona karşılık marifetini ihsan eder. Kul taati bıraktığı zaman Hak Tealâ o hali geri almaz, kalpte bırakır. Kıyamet günü o taatsiz kula şöyle der; Seni marifet hali ile kullar arasından ayırdım, birçok ihsanda bulundum, bu halleri sen de bildin, bilginin gereğini niçin yerine getirmedin?'' Hadis-i şerif

''Kul bir dostunun yardımında bulunduğu müddetçe Allah da o kulun yardımında bulunur.'' Hadis-i şerif

''Cebrail(as) gelerek, Ya Resûlallah! Rabbin Tealâ senden sılayı kat edene sıla etmekle, seni mahrum edene atiye ve ihsan etmekle, sana kötülük edene iyilik etmekle emretti. İşte İslamiyette ve beşeriyette en üstün en yüce ahlâk budur.'' Hadis-i şerif

''Müminlerin iman bakımından en kâmili ahlâk bakımından en güzel olanıdır, sizin hayırlınız kadınlarınıza hayırlı olanınızdır.'' Hadis-i şerif

''Bir adam gelerek, Ya Resûlallah! Çocuğumun bendeki hakkı nedir? diye sual buyurmuş. Efendimiz(sav) cevaben ona güzel bir isim koymak, onu güzel bir şekilde terbiye etmektir ve ona karşı güzel davranmaktır, buyurmuşlardır.'' Hadis-i şerif

''Ne mutlu o kimseye ki nefsini kibirden arındırır, huyunu güzelleştirir, malının fazlasını infak eder ve sünnette iktifa eder (yani helal dairede olanla yetinir), harama, bid'ate düşmez.'' Hadis-i şerif

''Birisinin müslüman olmasına vesile olan kimse cenneti hak etmiştir.'' Hadis-i şerif

''Cenneti mesken edinmek isteyen kimse cemaatten ayrılmasın.'' Hadis-i şerif

''Sen bir şeyi Allah'tan korkarak bırakırsan, Allah da sana daha iyisini verir.'' Hadis-i şerif
İzah; Hadis-i şerifte Efendimiz(sav) bir hakikate işaret ederek ümmetini uyarıyor. Herhangi bir menfaat söz konusu olsa bile o menfaat ve çıkarı İslam prensiplerine muvafık değil, en azından şüpheliyse ve bu durumda kul Allah'tan korkarak terk ederse o kuluna Allah-ü Tealâ'nın daha hayırlısını vereceğini Efendimiz(sav) tebşir etmektedir.

''Şükrünü eda edebileceğiniz az mal, şükrünü eda edemeyeceğiniz çok maldan daha hayırlıdır (kanaat bitmez tükenmez bir hazinedir).'' Hadis-i şerif

''Ebu Derda(ra) Ya Resûlallah! Bana cennete girmek hususunda birşey öğret, dedim. Efendimiz(sav), Öfkelenme! Allah indinde rızaya nailiyat için bir kulun öfke yudumunu yutmasından daha sevaplı bir yudum olamaz.'' Hadis-i şerif

''Allah korkusu her hikmetin başıdır, günah ihtimali olan şeylerden sakınmak (yani vera) ise amellerin seyyididir(efendi).'' Hadis-i şerif

''Ben sizi ateşten uzaklaştırmak için eteklerinizden tutuyorum, sizler ise kelebekler ve çekirgeler gibi (yani) bunların kendilerini ateşe attıkları gibi körü körüne(kendi kendinizi) ateşe atıyorsunuz (adeta ateşe hücum ediyorsunuz).'' Hadis-i şerif

''Ümmetimin salihleri çok namaz kılmış ve çok oruç tutmuş olmalarından dolayı cennete girmezler. Bilakis kalplerinin temizliği, ruhlarının cömertliği ve bütün insanlara olan merhametlerinden dolayı Allah'ın merhametine mazhar olurlar ve bu  sebeple cennete girerler.'' Hadis-i şerif

''Müminleri merhamet ve yardımlaşmada tek bir vücut gibi görürsün. Nasıl ki bir aza rahatsız olunca diğerlerini ateş ve uykusuzluk alırsa, onlar da öyledir.'' Hadis-i şerif

''Yeryüzündeki fukara ve zuafaya merhamet ediniz ki melaike-i kiram da size merhamet edip, hakkınızda hayır dua etsinler.'' Hadis-i şerif

''Merhamet etmeyenlere merhamet olunmaz, yani insanlara şefkat göstermeyene Cenâb-ı Hak merhamet etmez. Cenâb-ı Hakka kasem ederim ki hiç kimse azapsız cennete giremez, (ancak) merhametli olanlar müstesna.'' Hadis-i şerif

''Merhamet edin merhamet olunasınız, af edin af olunasınız, yazık laf ebesi olanlara, yazık günahlarını bildiği halde istiğfar etmeyenlere!'' Hadis-i şerif

''Allah-ü Tealâ buyurur; fazileti kullarımın merhametli olanlarında arayınız, onlara sığının. Zira Ben merhametimi onlara yerleştirdim. Katı yüreklilerde merhamet aramayın, zira onlara da gadabımı yerleştirdim.'' Hadis-i Kudsi

Merhametle ilgili menkıbe;
Her devirde büyükleri çekemeyenler, hased edenler olmuştur. Muhyiddin Arabi Hz zamanında adamın biri bu Allah dostuna düşman kesilmiş. Namazlarının sonunda ona on defa lânet okumayı vazife edinmiş. Zaman gelmiş bu lânetçi ölmüş. Durumu bildiği halde Muhyiddin Arabi Hz cenazesinde bulunmuş ve yetmiş bin kelime-i tevhidi varmış, sevabını o lânetçinin ruhuna bağışlamış ve onun affı için Allah'a çok yalvarmış. Cenaze defnedildikten sonra evine gelen hazret murakabeye vararak Rabbine adeta nazlanırcasına 'Ya Rabbi! Bana lanet okuyan bu   kimseyi affetmedikçe hiçbirşey yemeyip, içmemek üzere ahdettim' demiş. Sonunda bu hatasının affolduğu ilham edilince tebessüm ederek hamdetmiş.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder